featured

14 Temmuz 1959 Türkmen Katliamından Geriye Ne Kaldı?

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

14-16 Temmuz tarihleri arası Irak Türkmen şehitleri haftası olarak anılmaktadır. 14 Temmuz 1959’da Irak’ta cumhuriyetin ilanının birinci yıl dönümü için Kerkük’te kutlama hazırlıkları yapan Türkmenlere yönelik sistemli bir katliam yapılmıştır. Burada asıl önemli olan konu Türkmenlerin doğrudan hedef alınmış olmasıdır.

Katliamın bizzat şahitlerinden dinleme imkanı bulduğumuz kadarıyla 3 gün süren bu acı olaylarda pek çok Türkmen’in evine ve iş yerine saldırılmış, “Türkçülük” yaptığı gerekçesiyle “suçlanan” kişiler toplanarak kurşuna dizilmiş hatta Ata Hayrullah gibi dönemin önde gelen Türkmen liderleri araçların arkasına bağlanarak caddelerde sürüklenmiştir.

Bugün de Türkmenler belki de bu acı olayların daha fazlasıyla karşı karşıya kalmaktadır. Nitekim 4 ve 11 Temmuz 2013 tarihlerinde Tuzhurmatu’da, 12 ve 15 Temmuz 2013 tarihlerinde de Kerkük’ün Türkmenlerin yoğun olarak yaşadığı 1 Haziran ve Vasiti mahallelerinde bombalı saldırılar olmuştur. Saldırılarda 50’ye yakın kişi hayatını kaybederken, 100’den fazla kişi de yaralanmıştır. Tarihsel süreç içerisinde de 2003’ten sonra Türkmenler şiddet eylemlerinde doğrudan hedef olmuştur.

2004-2005 yıllarında Musul’un Türkmenlerin yaşadığı ve Irak’ın en büyük ilçesi olan Telafer’de düzenlenen ABD operasyonlarında Türkmenler doğrudan hedef olurken, ilçenin neredeyse yüzde 70’i başka il ve ilçelere göç etmek zorunda kalmıştır. Öte yandan 2006 Şubat’ında Irak’ın Samarra kentindeki Askeriye Türbesi’nin patlamasıyla başlayan mezhep çatışmaları Telafer’i de vurmuş, El-Kaide ve Şii milisler Telafer’de yoğun eylemler gerçekleştirmiş ve Telafer’de hem içeriden hem de dışarıdan Türkmen kıyımı yapılmıştır.

Diğer taraftan 2003’ten sonra Kerkük’te Türkmen varlığı hedef durumuna gelmiştir. Bir yandan Türkmenler fiili saldırıların hedefi olurken diğer yandan da Kerkük’ün Türkmen kimliğine yönelik yoğun bir asimilasyon kampanyası başlatılmıştır. Kerkük’te özellikle Kürt göçü Türkmen kimliğini baskı altına almıştır.

Aynı zamanda Kürtlerin Kerkük’teki idari yapılanma üzerinde de denetim sağlaması, Türkmenlerin mücadele gücünü zayıflatmıştır. Yaşadıkları bölgelerde kendi koruma gücünü sağlayabilen Kürtler ve Araplara karşın, silahlı bir güce sahip olmayan Türkmenler terörizmin hedefi haline gelmiştir. Irak merkezi hükümetinin güvenlik güçlerinin ülke güvenliği konusunda yetersiz kalması da Türkmenleri açık hedef haline getirmiştir. Bu yüzden Kerkük’te karmaşa çıkarmak isteyen taraflar eylemlerinin çoğunu Türkmenlerin yoğun olarak yaşadığı yerlerde gerçekleştirmiştir. Bu konuda elimizde doğrudan bir istatistik olmasa da ampirik bilgiler ışığında Kerkük’te yaşanan şiddet eylemlerinin gerçekleştiği bölgelere bakıldığında yoğun olarak saldırıya uğrayan yerlerin Türkmenlerin yaşadığı yerleşim bölgeleri olduğu kesin ve nettir.

Bu konuda aksi bir iddianın doğruluğunun kanıtlanmasının mümkün olmayacağı düşünülmektedir. Bununla birlikte Kerkük ve Türkmenlerin yaşadığı diğer illerde Türkmen liderler, bürokratlar, siyasetçiler, akademisyenler ve ileri gelenler doğrudan saldırıların hedefi olmuştur. Mustafa Kemal Yayçılı, Yavuz Efendioğlu, Amir Selbi, Yaşar Cengiz, General Adnan Abdurrezzak, Albay Sabah Karaaltun, Ali Haşim Muhtaroğlu, Ahmet Koca ve ismini dile getiremediğimiz nice önemli şahsiyet sadece “Türkmen” oldukları ve Türkmen kimliğine sahip çıktıkları için öldürülmüştür. Birçok Türkmen lideri saldırılardan şans eseri kurtulmuştur.

Burada Tuzhurmatu’da özellikle son 2 yıldır yaşanan Türkmen katliamına değinmenin de gerekli olduğu düşünülmektedir. Tuzhurmatu, önce Kerkük’e bağlıyken, daha sonra 1976’da oluşturulan Selahaddin iline bağlanmıştır. Mevcut nüfusu 150 bine yaklaşmakta ve nüfusun çoğunluğunu Türkmenler oluşturmaktadır.

Aynı zamanda Kürt ve Arapların da yaşadığı Tuzhurmatu, 2003 sonrası özellikle Kerkük’te olduğu gibi Kürt nüfusun yoğun olarak göç ettiği bir ilçe olmuştur. Ancak tarihi, kültürel, toplumsal ve siyasal özellikleri itibariyle tam bir Türkmen yerleşimi olan Tuzhurmatu, 2003 sonrasında da Türkmen siyasetinde önemli bir yer edinmiştir. 25 Haziran 2013 tarihinde Irak Türkmen Cephesi Başkanı Yardımcısı Ali Haşim Muhtaroğlu ve Ahmet Koca ile birlikte 20’ye yakın Türkmen’in hayatını kaybettiği saldırılar sonrasında Türkmenlerin sıklıkla dile getirmesine rağmen göz ardı edilen Tuzhurmatu, Irak siyasi gündemini meşgul etmiştir.

Tüm Türkmen siyasi kuruluşlarının bir araya gelerek ortak tavır gösterdikleri bu olayın Türkmenler için anlam ve önemi Tuzhurmatu’yla sınırlı değildir. Türkmenlere yönelik etkin bir savunma mekanizması geliştirilememesi durumunda Irak’taki Türkmen kıyımının devam etmesi aşikardır.  Sonuç olarak 14 Temmuz 1959 katliamında geriye kalan yine Türkmen katliamıdır. Irak’ın kurucu unsuru olan Türkmenler açık hedef halindedir. Türkmenlerin korunması için etkin bir güvenlik mekanizmasının kurulmaması halinde Türkmenlere yönelik katliamların devam etmemesi işten bile değildir.

ORSAMBilgay Duman
0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
14 Temmuz 1959 Türkmen Katliamından Geriye Ne Kaldı?

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir