featured

24- Kasımın Hatırlattığı Anılar

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Kırıkhan’ın Atatürk İlkokulunun Okul müdürü iken 1981 yılında İlköğretim müfettişliği kursuna gitmek üzere görevimden ayrılmak zorunda idim. O zaman gençtik. Okula beraber çalıştığımız öğretmen ve Müdür yardımcılarımız ve Okul aile birliği, koruma dernekleri yöneticileri ile çalışmış gözle görülür bir şey yapmıştık.

Okulumuzdan mezun olan öğrencilerimiz yatılı okullarda ve orta okullarda çok başarılı oluyorlar, okulda düzenlediğimiz etkinliklerle okul veli ve öğrenci dostluğu tavan yapmıştı. (Bilmiyorum bu yazdıklarım bazılarına abartılı gelebilir o zaman beraber çalıştığımız öğretmen arkadaşlarımız var. Beni yalanlayabilirler. Veya, evet diyerek o günlerin anısına aklına gelenleri yazabilirler.)

Görevden ayırmak değil, o zor yıllarda emek verdiğimiz okulumuzdan ayrıldığım zaman ben zannediyordum ki okulun düzeni bozulur. Çalışan öğretmen arkadaşlar rahatsız oluşundan dolayı çocuklarımızın eğitimi aksar şeklinde düşünüyordum. Yerime bu makamı dolduracak birini aramaya başladım. Bulduk. Arkadaşlarla istişare sonunda bulduk.

Okulumuzun en olgun ve çok sevilen görev aşkı ile çalışmaları ile kendini kabul ettirmiş olan Arif SONTUR öğretmen arkadaşımıza teklifi götürdük.

Mehmet AYAN, Seyfi Şahin ve ben “Okula müdür olmasını istediğimizi en uygun kişi olduğunu uzun” anlattık. Allah rahmet etsin mekanı cennet olsun güzel kardeşimiz durdu, durdu, “ ben bu görevi kabul edemem” dedi. Israr ettik. “Hayır beni öğrencilerimden, sınıfımdan ayırmayın” dedi. Gerçektende Arif hoca çok disiplinli, dersine hazırlıklı girer ve dakik çalışırdı. Çok başarılı öğrenciler yetiştirmişti.

Haklı idi. Ancak bizde kendimize göre haklı idik. Atatürk ilkokulu 30 öğretmenli 5 müdür yardımcısı ile Kırıkhan’ın o zamana göre en büyük okulu idi. Bizlerde 80 öncesinin zor günlerinde fedakarlık yaparak çalışmış, eğitimi sıfır olan okulu bilgi yarışmalarında, yatı okul kazanmada ve gittiği okullarda başarılı öğrencilerimizle hep başı çekiyorduk. Arif hoca müdürlük teklifini kabul etmiyordu.

Arif beyin evine gittik. Şu anda nerede ne yapıyor bilemiyorum ama, eşine durumu anlattık. Eşi “ Arif hoca abisini kırmaz onu çok sever, gidin ona söyleyin.” Dedikten sonra ekledi. “ Bu hafta Erzin’e gideceğiz.Sizlerde gelin” dedi. Çok sevindik.

Pazar günü, bir araba bulduk. Çıktık Erzin yoluna. Arabada Seyfi ŞAHİN, Mehmet AYAN, Ben ve Sadık YAKAR(Sadık YAKAR kardeşim. Allah rahmet etsin mekanı cennet olsun meslektaşımızı da başka bir yazımda yazmak isterim. )

Arif hocamızın abisinin evindeyiz. Arif Hocamız durumu sezdi, bize usulen hoş geldiniz derken “nereden geldiniz, der gibi bakıyordu.
Konuyu Rahmetlik Arif hocanın abisi Ziya SONTUR beye ( Allah rahmet etsin, mekanı cennet olsun.) Bizi dinledikten sonra, Başını kaldırdı. “ Arif bey, senden gurur duydum. Böyle güzel arkadaşların olduğu için.” Dedikten sonra, “ Bu arkadaşlarını kırma, kabul et, görevi dedi.” Arif bey “ Emredersin abi” demekle yetendi. Ter içinde kalmıştı.

Kısaca Okuldaki Müdürlük görevinden ayrıldım. Vekaleten Arif SONTUR’A okulu bıraktım. Gönlüm çok rahattı.
Böyle öğretmenler günü, öğretmenler haftası dolayısı ile bir anımı anlattım.

Gelelim bu güne, yani 35 yıl sonrasına. Ben şimdi böyle bir öğretmen arkadaş var mı? Diye düşünüyorum. Bu anda idarecilik yapmak için öğretmenlik şeref ve haysiyetini ayaklar altına alarak, inancını görüşünü hiçe sayarak, mesleğini onurunu ayaklar altına alarak sürünen bazı öğretmen arkadaşlarıma, Arif SONTUR gibi ağabeylerinin kemiklerini sızlatmamalarını istemek hakkımız olduğunu düşünüyorum.
Kimse alınmasın. Bazı öğretmenleri tenzih ederim. Ama biliyorum ki, büyük çoğunluğu hak etmediği yerde. Görev yapmakta.

Sonuç olarak, Arif SONTUR gibi olmak, ayrı bir ayrıcalıktır. Makam için öğretmen arkadaşlarının saygınlığını yitirmemelerini, saygın ve dik durdukları kadar toplumda yerlerinin, değerlerinin artacağını bilmelerini, böyle davranmalarını temenni ederim.

Öğretmenlik mesleğini, mesleklerin en şereflisi yapan vefakar cefakar tüm öğretmen arkadaşlarımın ÖĞRETMENLER KÜNÜNÜ KUTLAR hepsine başarılar dilerken, yazımı Sinoplu Diyojenin “ Yeryüzünde öğretmenlikten daha şerefli bir meslek tanımıyorum.” Sözü ile bitiriyorum sağlıcakla kalın.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
24- Kasımın Hatırlattığı Anılar

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir