featured

Anayasa Milli olmaz

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Eski Anayasa Mahkemesi üyesi ve Turgut Özal Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sacit Adalı, Türkiye’nin ilk defa sivil bir anayasa yapma şansı yakaladığını belirterek, “Anayasa, milli olmaz. Milli olursa, bütün her şeyiyle milli bir anayasa olursa, dünyadan kopmuş olur” dedi.

Bu yıl ilk öğrencilerini kabul eden Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nin (Adana BTÜ), ‘Akademik Yıl Açılış Töreni’, Yeşiloba Yerleşkesi’ndeki hizmet binasında gerçekleştirildi. Törene, eski Anayasa Mahkemesi üyesi ve Ankara’daki Turgut Özal Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sacit Adalı’nın yanı sıra ne, çok sayıda akademisyen, öğrenci ve üniversite çalışanları katıldı. Törende konuşan Rektör Adem Ersoy, çok kısa süre önce kurulmalarına karşın hızlı bir gelişim gösterdiklerini söyledi. Öğrenci merkezli ve uygulamalı eğitim vereceklerini belirten Ersoy, “2018-2020’de kendi alanımızda Türkiye’de ilk 5, dünyada ise ilk 300 üniversite arasında yer almayı hedefliyoruz. Bunu başaracağımıza inanıyoruz” diye konuştu.

PARTİLERE ELEŞTİRİ

Prof. Dr. Sacit Adalı ise konuşmasında, dünyada ve ülkede yaşanan gerilimlerden yakındı. Yeni anayasa yapımıyla ilgili gelişmeleri değerlendiren Prof. Dr. Adalı, şöyle devam etti:

“İnsanlar bir şeyler istiyorlar. Kendilerinden eksik bırakılan hakların teslimini istiyorlar. Bunun için bir anayasa yapılıyor. İlk defa sivil anayasa yapma şansına sahip olduk. Anayasal düzen 1808’de başladı. Biz 200 yıldır bu kulvarda yürüyoruz ve ilk defa sivil anayasa yapma şansını bulduk fakat kullanamıyoruz. Garip ki onca gayrete, isteğe rağmen bir türlü yapamıyoruz. Sanki birbirimizden bir şeyler kaçırıyoruz. Halbuki o kadar kolay ki. Anayasa, milli olmaz. Milli olursa, bütün her şeyiyle milli bir anayasa olursa, dünyadan kopmuş olur. Her memleketin hukuk kuralları vardır. Tamam, bizim de var. Fakat onlar mahalli kurallardır. Anayasalar, mahalli kurallar üzerine bina edilmez. Evrensel hukuk normları, temel hukuk kaideleri üzerine kurulur. Şu veya bu partinin tartışacağı bir konu da değildir. Evrensel hukuk kuralları da belli. Bunları ihmal ettiğiniz zaman, zaten anayasa anayasa olmaz. Kanun olur, kendinize mahsus bir kanun yapmış olursunuz ve geçicidir. Bütün insanlığı kucaklayan, kapsayan, herkesin kendini içinde bulabileceği bir anayasa, en fazla evrensel kuralları barındıran anayasadır. Fakat ne çare ki şu anda 4 parti sanki parti menfaatlerini ön plana almış gibi kırmızı çizgi ifade ediyorlar ve olmazsa olmazlarını ortaya koyup ileriye götüremiyorlar.”

‘YEPYENİ’ ANAYASA VURGUSU

Yapılmak istenenin yeni bir anayasa yapmak değil, 1980 Anayasası’nı revize etmek olduğunu savunan Sacit Adalı, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Halbuki, yapılacak şey o değil. Yapılacak şey, askeri bir vesayetin altında yapılmış bir anayasanın revizyonunu yapmak değil. Oturmuşuz onu revize ediyoruz ve kavga da oradan çıkıyor. Onu biraz değiştirmek. Halbuki, tamamen yepyeni bir anayasa. Onu tamamen kenara bırakıp yepyeni bir mantık ve felsefeyle yeni bir anayasa yapmak lazım. Turgut Özal Üniversitesi 2011 yılında üniversiteler içinde ilk defa bir anayasa taslağı hazırladı ve TBMM Başkanlığı’na sundu. Bu taslağın birinci maddesi, ‘İnsan en onurlu varlıktır, hayatın gayesi insandır’ diye başlar. ‘Türkiye Devleti veya Cumhuriyeti’ diye başlamıyor. Şimdi hak ve hürriyetleri şimdi ilk defa tartışarak, bütün toplumun kesimleriyle katılımcı bir şekilde bir araya gelerek, konuşarak yapma bakımından son derece güzel bir ortamdayız. Keşke eski anayasa üzerinde tartışma, onu revize etme düşüncesi olmasaydı. İleride o da değişir belki. Fakat daha kötüsü, sivillerin geçen 2 senede 59 maddeden öteye geçememeleri. Bu niyeti kötü olanlara fırsat veriyor. 1960, 1980 ihtilali bu sebeple oldu. Siviller kendi problemlerini çözemiyorlar, yukarıdan bir el gelir, problemleri çözer. Kim? Güçle olan. Güçlü olan kim? Asker. Silahı elinde tutanlar. Böyle bir şeyin artık son bulduğu bir devirdeyiz. Son bulmasının esas şartı da mevcut anayasayı tamamen değiştirerek yapabilmek. Hem de tereyağından kıl çeker gibi. O kadar telaş edilecek bir durum yok anayasa yapmakta.”

28 ŞUBAT AÇIKLAMASI

Çok geniş bir anayasaya yapılmasına ihtiyaç bulunmadığını aktaran Sacit Adalı, şunları kaydetti:

“Bence şöyle 40-50 maddelik bir anayasa ile Türkiye rahat idare edilebilir. Çok sayıda hürriyet bahşedilmiş anayasada. Seyahatten, fikir hürriyetine kadar her şey var. Bence 2 hürriyet yeterli anayasada. Bir, insan onuru dokunulmaz ve insan hayatı kutsaldır, kıyılamaz. Bu kişi hürriyetini en bariz olarak ifade ediyor. Bir de, diğer bütün hürriyetleri içine alan kendini ifade edebilme hürriyeti. Ama ben merkezli bir dünyanın insanıyız. Herkes muhteremdir. Bir hırsız da, katil de. Ben yaratmadım ki onu, Cenab-ı hak yarattı. İnsan hayatı muhteremdir, şereflidir. Galiba yaşadığımıza inanmış durumdayız. İnandığımızı yaşayamadık bugüne kadar. Çok zor devirler geçirdik. Beni rahat bırakın. Ateist olurum, Budist olurum size ne. Siz öyleyseniz bana ne. Demokrasi olmasıydı laikliğin garantisi de olmazdı. Maalesef 28 Şubat döneminde laiklik bir din olarak algılandı. Laiklik kalsın, diğer her şey batsın önemli değildi. Laiklik de bir diğer mutlu yaşamanın manivelalarından biridir. Laiklik kimsenin kimseye karışmamasıdır. Niye karışalım ki. Ben 1955’te 6-7 Eylül olaylarının içinde yaşadım. Bir komşumuz Rum, biri Ermeni idi. Biri kapıdaki Abram ismini İbrahim olarak değiştirdi. Gelen güruh, Türklüğünü Müslümanlığını ispat etmeni istedi. İspat edemeyenin evini yakıp yıktılar. O hadiseler Türkiye’de bir kırılma noktasıdır. Şimdi bütün ümidimiz, temiz bir anayasanın sivillerce yapılması. Yaşadığımıza değil de inandığımızı yaşamamıza müsaade edilmesini istiyoruz.”

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Anayasa Milli olmaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir