featured

Antakya Öyküleri – 1 Pencere

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

2012 yılının Ekim ayının son günü Antakya Öğretmenevinin bahçesinde otururken Sayın Erhan Palabıyık geldi ve hemen sonra da Sayın Nebihe Aksoy hanımefendi geldi. Birlikte oturduk. Nebihe Aksoy hanımefendi, yeni çıkan ilk kitabını hediye etti. Kısa bir sohbetten sonra ayrıldık. Her yeni çıkan kitap, yazarı kadar beni de heyecanlandırır ve sevindirir. “Antakya Öyküleri – 1 Pencere” adlı kitap Velayet yayıncılık tarafından hazırlanmış olup her ne kadar kitabın isminde Antakya Öyküleri – 1 diye yazsa da aslında bir romandır. Sohbetimizde kitabın devamının geleceğini ifade etti Sayın Nebihe Aksoy. Kitap 112 sayfadır. Kitabını, binlerce öğrenci yetiştiren rahmetli eşi A. Behçet Aksoy’a ithaf ediyor. Ve kitabıyla ilgili olarak şunu söylüyor: “1940’lı yıllardan günümüze kadar geçen zaman dilimi içerisinde Antakya’da duyduğumuz ya da şahit olduğumuz olaylara değinerek, sizlere gerçek öykülerle süslü eserler sunmak istiyorduk. Elinizdeki bu küçük romanımız “Pencere” bu düşüncenin ilk ürünü.” demektedir.

Kitap, Harbiye’nin uzak köyü Nehirli’de geçiyor. Çiftçilikle meşgul olan Sabahattin ve eşi Mediha etrafında olan olaylar konu ediliyor. Antakya sokakları, Habibi Neccar Cami, Sempiyer Kilisesi gibi mekânların adları geçiyor.

Romanın kahramanları, Sabahattin, Mediha, Şeyh Bedir, Emine, Şeyh Halil, çocuklar ve yakın çevredeki kişiler. Bu çevrede meydana gelen hadiseler işleniyor. Özellikle de aynı inancın iki temsilcisi arasındaki farka dikkat çekiliyor.

Kitapta altını çizdiğim bir cümle şöyle: “Alim ölü olsa bile diridir, cahil diri olsa bile ölü.”

Yazar, Şeyh Bedir’in bir konuya bakışını şu şekilde aktarıyor: “Mükemmel ruhun yarısı kadın, yarısı erkektir. Dinimiz bu yüzden evliliği kutsamıştır. Mükemmel ruh üretim yapar hayatı bilimsel ve teknoloji anlamında ileri taşır. Maalesef günümüz İslam dünyasının, ruhsal mükemmelliğini parçalayan çıkar çevreleri ve batılı güçler, İslam dünyasında kadını cariye ve ikinci planda yer alması açısından büyük çabalar sarf etmişlerdir. Kadını, geri planda gören zihniyet, ruh mükemmelliğini parçalayan zihniyettir. Cehalet batağı derinleştikçe genişler, tarih ileriye değil geriye sarar.

Günümüzde kadının yerini biliyorsun. Ne yazık ki hedeflerine ulaştılar, insanlığı ileriye taşıyacak kadının kanatlarını böyle kırarlarsa toplum ileriye değil ancak geriye gidebilir.” (s. 48)

Kitapta bir hadis şöyle dile geliyor: “Kötü ile dostluktan kaçının, çünkü sizi değersiz bir şeye satar. Yalancı ile dostluktan sakının, sizi aldatır tuzağa düşersiniz. Size uzağı yakın, yakını ise uzak gösterir. Böyleleri ile zaman kaybetmeyin, hayatınıza ziyan getirir.” (s. 56)

Şeyh Bedir’den güzel bir söz: “Altın ateş ile, erkek kadın ile, kadın altın ile, mümin zorluklarla sınanır. Sen sınıfta kalmışsın haberin yok, bir kadının oyuncağı olmuşsun.” (104)

Kitap, karanlıktan aydınlığa koşmanın gayreti içerisinde olan, özgürlüğe yönelen çocukları da anlatıyor. Ve çocukların hikâyesinin başladığı yerde son buluyor.

Yazar Nebihe Aksoy’u kutluyor ve bu kitabın devamını da yazmasını diliyorum.

M. Adil ÇETİN

Araştırmacı – Yazar

adilcetin1@gmail.com

 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Antakya Öyküleri – 1 Pencere

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir