featured

Bayırbucak Türkmenlerinin ‘Söylemek İstedikleri 2’

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

BAYIR-BUCAK TÜRKMENLERİNİN ( SÖYLEMEK İSTEDİKLERİ ) 2

Geçen yazıma kaldığım yerden devam etmek istiyorum.

Evet acılı ve çileli yıllar, Bayır-bucak Türkmenlerinin değer yargılarını çok değiştirdiği bir gerçektir. Ancak değişmeyen gerçek ve inanç odur ki : “ Bir gün mutlaka anavatan Türkiye’ye kavuşacaklar ve yıllarca mücadelesini yaptıkları toprak ve özgürlüklerine kavuşacaklardır.” Yıllarca bu inanç ve özlemle birçok zorluğa göğüs germişlerdir.

Yıl 2011 “Arap baharının rüzgarı Suriye’yi de önüne katmış “ evinde, köyünde yaşamaya çalışan insanlar, kendilerini birden Türkiye’de bulmuşlardır.

“Türkiye’ye geldiğimiz, daha doğrusu Türkiye topraklarına ayak bastığımızda ilk yaptığım iş iyice soyunup toprak üzerinde yuvarlanmak oldu.” Demişti, dayım oğlu.

Ankara’da bir araya geldiğimizde birbirimize sarılarak ağlaşmıştık. “ Allah’ım sen her şeye kadirsin. “ “Her şey de bir hayır vardır. “ diyerekten, yıllarca beklediğimiz Anavatana kavuşma ve birbirimizi daha yakından tanıma fırsatı elde etmiştik. Çok seviniyorduk. Çünkü kısa süre içinde tekrar köyümüze, topraklarımıza dönecektik. Öyle bir dönüş ki özgür ve o toprakların asli unsuru olarak dönecektik. Kısaca içimiz içimize sığmıyordu. Ne diyeceğimizi ne yapacağımızı bilemiyorduk…

Bu duygu ve heyecanla çadırlara yerleştirildik. İşte o yerleştiriliş. Aradan 5 yıla yakın zaman geçti. Bu zaman 2 metre eni 3 metre uzunlu olan mekandı, ve büyük aile. Ortaya bir bez gerildi. Bir yanında oğul ile gelin bir yanda baba ile anne , ve çocuklar uzunlamasına yataraktan geçen yıllar….

Hiç seslerini çıkarmadı Bayır-Bucak’ın gün görmüş insanları. Hiç şikayetçi olmadılar durumlarından. Hatta Geldikleri terk ettikleri toprakları savunmak için oluşturdukları Birlikler gencecik evlatlarını gönderirken bile büyük bir heyecan ve istekle gönderdiler. Geçen günler aylar ve yıllar içinde genç evlatlarının şehit haberleri, 377 şehit haberi bile onları inanın çok üzmedi. Olsundu. Vatan için, dedelerinin hatta babalarının, kendilerinin yıllarca yaptıkları savaşlar bitecek. Kendi topraklarında özgürce yaşayacaklardı ya, o kendilerine yeterdi.

Bir gün baktılar 73 köyden sadece 3 köy kalmış. Bir gün baktılar savaşacak genç kalmamış. Bir gün baktılar ki 5 yıl önce bırakıldıkları yerdeler…

Artık aralarında sessizce konuşmalar başladı. Gerçi sessiz konuşma alışkanlıkları yeni değildi. Köylerinde de yıllarca sessiz konuşmuşlardı…

Etraflarına baktılar. Savaşa giden, evlatlarını şehit veren, Öz vatanım Amcaoğullarım diyerek sarılan, hatta sizler, “bu toprakların gerçek sahiplerisiniz “ diyerek avutulan kendileri ile hemen yanı başlarındaki diğer Araplar, Dürziler hatta ne olduğunu bilemedikleri gruplar çok daha bakımlı çok daha özenle yapılmış yerlerde kalıyorlar. Karşılığında savaşa da gitmiyorlar. Üstelik devamlı Türkiye aleyhine de konuşuyorlar…

Olsun da zorlarına giden böyle davranılması değil. Tekrar döndüklerinde yine kendilerini aşağılayıcı sözlerle, onurlarının kırılıcı söz ve davranışlarıyla karşı karşıya kalmaları idi. Çünkü buraya gelmeden önce; Her Bayır-Bucaklının bildiği ve sessizce söylediği sözün söylenmesi idi.

“ Suriye’de yaşarken Arap kardeşlerimiz derdi ki; Ne mutlu size arkanızda Türkiye var, Zalim Esed Rejimi birinize zulüm etse iki saat içinde Türk Tankları Lazkiye merkezde olur. ….”

Bu duygular içinde yıllar sonra gelinilen nokta.

Not: Yazıma kaldığım yerden devam etmek umudu ile.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Bayırbucak Türkmenlerinin ‘Söylemek İstedikleri 2’

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

0 Yorum

  1. 28 Nisan 2016, 15:26

    Okudum,duygulandım ama gerçekler böyle. Hayat devam ediyor. Tekrar okuyacağım

    Cevapla