featured

bir HAYAD hikayesi..

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Yaklaşık iki yıl önce Suriye’deki savaştan dolayı Türkiye’ye sığınan mülteciler/muhacirler Kırıkhan ilçesinde devletin çadır kamplarında yer kalmadığından şehirdeki evlerde (inşaatlarda, terk edilen ve hatta ağıldan bozma yerler dahil) kalmaya başladılar. Gelenlerin çoğu canlarını kurtarıp hiçbir eşyalarını alamadan gelmişlerdi. Kiraladıkları evler bom boş ne oturacakları bir minder ne halı ne soğuktan koruyacak battaniye ne de mutfak eşyası/erzak… Kırıkhan’ın fakir halkı çoğu zaman ihtiyaç fazlasını değil ihtiyacı olan eşyayı dahi paylaştı ensar oldum dedi muhacirleri kucakladı..

Gelenler;

Kimilerine göre vatan haini,

Kimilerine göre niye geldiler, gitsinler ülkelerinde savaşsınlar,

Kimilerine göre tampon bölge oluşturulup orada bakılsaydılar,

Kimilerine göre bizim açımız varken bunlara mı bakacağız,

Kimilerine göre ayni durum bizim başımıza gelse bunlar bize bakmaz,

Dedi dedi kimileri.. ister haklı ister haksız..

Ama durumun insanlık hali/dramı olduğu.. Allah’ın da bir hesabı olduğu.. imtihan olduğu.. var olan şartlar içerisinde elinden geleni yapma gayretine girişmek; İnsanlık adına İslam adına..

İmkanlıların değil İnsanlıların/İmanlıların nasibine düştü ne düştüyse..

Her gün ortalama 20-30 aile sığınıyordu ilçemize sayı bin oldu beş bin oldu sayı otuz bine dayandı. Çoğu zaman bir evde iki üç aile bazen kırk beş kişiyi bulan nüfus..

Dram büyüktü hem de çok..

Çocukların, kadınların, yaşlıların yürek yakan halleri.. çaresiz babalar..

Yılların derneği olan Umuteli ilk şokları karşıladı, büyük işler yaptı/yapıyor ama gelen mülteci sayısı daha büyük imkanları gerektiriyordu.

Bir hayad filizlenmeye başlıyor..

“mazlumun dini, mezhebi, ırkı, rengi sorulmaz” parolasıyla

Hayatı okuyan/okumaya çalışan, anlamsız hayat/ı/ları sorgulayan, insanlığın bu gidişatını anlamlandıramayan bir grup insan şimdiye kadar oku’duklarını yazmanın zamanı geldiğini düşünmüş olsa gerek..

Aynı şehirde yaşasalar da birbirini tanımayan bir grup insanı yüce Allah bir araya getirdi..

Muhtelif şekilde kendi imkanlarınca ilçeye sığınan Suriyeli mültecilere yardımcı olan bu insanlar gelen sayısının artmasıyla Allah tarafından buluşturulup “Kırıkhan Ensar Muhacir Elele Platformu-KEMEP”’i kurdular/toprağa ektiler..

Planını programını yaptı Kemep.. Kırıkhan’ın on altı mahallesine en az bir temsilci, ayrıca sağlıktan, mal giriş çıkışına, mali işlerden, kıyafete, kiralık ev bulmadan sorunların çözümüyle sorumlu ekipler.. akleden ekipler..

Vardılar petrolün arka bahçesinde küçük bir çadır/karargah.. krizin yönetildiği merkez.. yurtiçinden yurtdışından tüm sivil toplum kuruluşlarının, destekçilerin/misafirlerin ağırlandığı gece de ev bulamayan sığınmacıların kaldığı çadır.. Çadır ama çadır değil.. Arka tarafta küçük bir bölme hem mescit hem de acil durumlar için yardım malzemelerinin konduğu.. ortada soba hem bizlerin yüreğini ısıtan hem de ilçemize yeni sığınan muhacirlerin.. mecit’in 24 saat, sobanın üstünde hazır bulunan çayı.. bu çadırdaki tadı arkadaşlarımız içerisinde tarif edebilen hiç kimse yoktu, edemiyordu da ve unutulmayacak taddı bu..

Çadırın hemen yanı başına konteynırlar ve mini hastane.. binlerce insanın sağlık ihtiyacı da olacaktı üstelik hijyenin olmadığı şartlar ve çocuklarda oluşan salgın.. (ve bir yıldan fazla devlet hastanesinin görmediği/kabul etmediği Suriyeli mülteciler.. Allah her zaman büyük.. ve hayad sorun etmezdi sorun çözerdi.. öyle de oldu, doktor şeref’in öncülüğünde ev ev verilen sağlık hizmeti.. bu da kifayetsiz kalacaktı ama hayad daha da büyüyecekti.. Suriyeli uzman doktor, hemşire, eczacı da varken.. hacı rahmi var çözüm (helvaJ)  var ve olur hayad mini/sahra hastanesi.. kapı kapı evler gezildi kampanyalar düzenlendi atıl/kullanılmayan ilaçlar değerlendirildi eczane oluştu..

Dil de ihtiyaçtı hem de nasıl.. çadırımızda her gün bir saat halo/üstad nezir öncülüğünde Türkçe dersleri..

Yani her şey Suriyeli mültecilerin/muhacirlerin ihtiyacı doğrultusunda şekilleniyordu..

Hayad gönüllüleri sorumlu olduğu mahalleyi avcunun içi gibi bilir.. mahallesine yeni gelenler olduğu zaman kısa sürede müdahale eder.. her gönüllü, ailesinden, işinden, vaktinden kısarak/ihmal ederek kendi aracıyla kendi cebinden koyduğu yakıtla arabasının bagajını, arka koltuklarını hatta ön koltuğu battaniye, kilim, erzak, kıyafet, hatta kömürle doldurup bir nebze yardımla da gelsek biz sizleri kucaklıyoruz, sizinleyiz, yalnız değilsiniz mesajı veriyordu muhacirlere.. çoğu gönüllümüz Arapça bilmese de.. öyle anlaşıyorduk ki hayretle..

Ayrıca bakınız enfal suresi 72. Ayet..

Haftaya hikayemize devam edeceğiz inşallah..

Kalın sağlıcakla

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
bir HAYAD hikayesi..

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir