Adamın biri arkadaşına yemek macerasını anlatmış: “Falan lokantaya gittim. Yedim, içtim lakin cebimde beş kuruş yoktu. Hesabı ödememi istediklerinde paramın olmadığını söyledim. Bunun üzerine suratıma tükürdüler” demiş.
Hikayeyi dinleyen kişi ertesi günü “o” lokantaya gitmiş. Bir güzel karnını doyurmuş. Üstüne üstlük meyve – tatlı yiyip bir de kahve içmiş. İşlem tamamlanınca beklemeye başlamış. Uzun süre kimse gelmeyince adam oturduğu yerden bağırmış: “ Kardeşim kim tükürecekse gelsin tükürsün. İşimiz – gücümüz var.
Fıkradan hisse: Lütfi Savaş Hatay Büyükşehir Belediye Başkanlığını CHP’den aday oldu ve kazandı.
AK Parti büyükşehir belediyesini kazanamadı ama 11 ilçe ile meclis üyeliklerinin çoğunluğunu elde etti.
Seçim bitti ancak tartışma bitmedi. AK Partililer büyükşehiri biz yöneteceğiz derken Başkan Savaş anında karşılık veriyor: Hayır ben yöneteceğim.
Kısaca büyükşehiri kimin yönettiği konusunda ricali siyaset ihtilaf ediyor.
Ricali siyasetin ihtilafı “rahmet” değil…
Kesin olan tek husus, Hatay’ın kötü yönetildiği.
Asi Nehri kötü kokuyor.
Bu pis kokunun sahibi kim?
Başkan Savaş mı, AK Partili meclis üyeleri mi?
Sokaklar tükürük ve balgamdan geçilmiyor…
Bu başarı kimin?
Yerlere çöp, izmarit, mendil, yemiş kabukları atmak moda.
Bu pis manzaranın sorumlusunu arıyoruz.
Sabahın köründe, eskici, nayloncu, karpuzcu, overlokçu vb.lerinin sesleriyle uyanmak kaderimiz mi?
Büyükşehiri yönettiğini iddia eden Başkan veya Meclis üyeleri, seyyar satıcıların hoparlör teröründen mesül değiller mi?
Korna- patlak egzoz ve sonuna kadar açık teyplerle mahalle aralarına dalan araçların başarısı kimin hanesine yazılmalı.
Kaldırımlarda bisikletlere alıştık. Motosikletlere kaldırım iznini veren Başkan mı, meclis mi?
Sayın Başkan ve Sayın Meclis Üyeleri, mahallede misket yüzünden kavga eden çocuklardan farkınız yok.
Gazeteler üzerinden kavga etmeyi bırakıp biraz belediyecilik yapın.
Duymadıysanız veya bilmiyorsanız bir “kabahatler” kanunumuz mevcut. Bu kanuna göre, topluma zarar vermenin cezai müeyyidesi var.
Yerlere tüküren,
Yemiş kabuklarını sokaklara serpen,
Sabahın köründe insanları rahatsız eden/ son ses müzikle dolaşan,
Kaldırımlarda motosiklet kullanan bilumum “az gelişmiş” yaratıklara vb.lerine uygun cezaları vermek sizlerin “birinci vazifesi.”Çocuklar gibi kavga edeceğinize, görevinizi yapın.
Vazifenizi yapmazsanız bu halk sizi asla affetmeyecek…
NOT: Hatay yaşanır bir şehir olmaktan çıkıyor. Şehri kimin yönettiğini biran önce öğrensek de yanlış adamlara beddua etmesek.
hocam hatay büyükşehiri ile ilgili yazılan en fayda getirici yazı bu galiba. kime beddua edeceğimizi düşündüğümüz an herkes kaybolacak çünkü.