featured

Deli Hösün “Antekelilere kırmit mi çaldırıcın ardımdan?”

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Hava o ğader sıcak ki, bellersin Adana’nın sıcağı gelik. Hünkar Köşesi’nde ahpaplardan oturok. Cemekenler açılık, küfür küfür hava eso. Hünkar Köşesi de Anteke’nin menşür kahvelerinden. Uzun Çarşı’nın başından Dördayağa giderkene, Şıh Muhammet Camısı’nın yanında. Evvelden, Fransız zamanında çetecilerin toplanma yeridi buralık.

Karşıkı masada Hışhış Zeynelden Cülheci Abdusamat’ın oğlu Osman pineki oynuyolar. Allahıma her bir hanek; duysan kenneri, kavga edolar bellersin. Zatana Zeynelcik yutuzmaya hiç gelmez. Hemmene acizir. Bir hulktan kağar, ortalığı dağıdır. Bıldır gine yutuzduğunda masayı devirik, sülahyeler yellere düşük külhaş oluk, tabladakı ka’erlerin herbiri bir yana saçılıktı. Fırcıttığı çay kaşşığı az kalsın gözüme şiklenodu da zornana çekiliktim kinara, kurtarıktım ben beni. Kahveci Şişman Selim İplik bazarının başına ğader kuvalayıktı keni. Halbüse elli kere söleyiğim Zeynelciğe. Bre oğlum bırak bu iskembil oynamayı diyom amma yok; ne feyda. Ardından diğniyo beni cahşo. Mahk. Istıfıl olsun.

Ölen ezeni de yaklaşo. Kağım, birbaş çarşıya enim. Bir de karnım ağıro ki? Sebbehleyin ac karnına habbılmeneni yir, üstüne de leymuneteli dondurma içersen bele olur ıhıcık. Geçen bir avıç okeybe yiyiktim, karnım sürüktü. İşalla amel olmam gine. Dondurmacı Ahmet te ne gözel yapar leymuneteliyi ha! Gel de içme keni bakım.

Kuyumcu bazarına vardım. Avradın enteşesi kırılıkmış. Nişannılıkan Mahamet dayısı dakıktı kene. Halbüse dayısı mıhrısın tekidir. Neşkil edik te paraya kıyık dakıktı enteşeyi, heytim kuruyuk, tacibime gidikti ta o vahıttan dinime. Kuyumcu Simon’a verim de ta’mir ettirim keni. Havaca Simon’un Türkçesi birez za’iftir amma ağnaşırık kennen üç aşşağı beş yokarı. Tam dükkeninden çıkom, baktım Meydan camısından sela verilo. Ölü ölük ellağlem. Kim acebe? Rahmat kıla canına. Sela deyince aklime geldi valla. Ramazan da gelo. Söhürcüler başlar kalana; alıllar ellerine kemanı, cümbüşü geliller zokmağın başına:

“Söhüre sünnet ağa,
Ağaya hörmet
Her gece ibadet Hasan ağa
Gönder bahşışı.”

Hasan ağa kağar, yokardan bağırır: “Yörüyün gidin bre, geldiniz mi gine?” Bunlar hösmez:

“Söhür yaklaştı ağa,
Dilim dolaştı,
Her gece ibadet Hasan ağa
Gönder bahşışı.”

Hasan ağa dellenir. Döker üstlerine yokardan aşşağı bir saplak su…

Avrat böğün Kırhana ortancalı diyezesinin yanına gidik. Diyezesinin torunu nişanlanık, tebrik alolarmış. İkinin çağı dönücü, ziraet bakçasında buluşucuk kennen. Benden kağırt kebabı isteyik. Seyran yapıcımışık ziraet bakçasında. Kassap Hörşüt’e yaptırdım kağırt kebabını; gettim Sait Gül’ün fırınında da bişittirdim. Koydum keni ale gözel, halebi ekmeğin arasına, oh. Baktım, fırıncının fer’ün çırağı benden bişittirme kirası da istiyo. “Hee, he!” dedim kene. “Diğniyo seni Şağbo.” Halbüse her keresinde bes ekmek parası alıllar. “Bre bağale” dedim, “ben Sait ustanın ma’melesiyim; tanımıyon ellağlem beni. Ammi Sait yok diye mi bele yapon bene?”

Koydum eti koltuğumun altına, aldım iki şişe de Settüt’ün kezüzündan, gettim ziraate doğru. Tam Ası’nın üzerinden geçom, su dolapları geldi gözümün öğüne eşkere. Ben yengi yetmeken Ası’da su dolapları vardı. Nanca gözellik katallardı melmekete? Şindi sada eski foturgaflarda kaldı.

Vardım ziraet bakçasına. Baktım avrat benden evvel gelik, kapıda dinelo. Verdik adam başı yirmbeş ğuruş, aldık bilatlarımızı; dıkıldık içeri. Acıkığım amma daha ortalık ğalebe. “Hele bir habbe el ayak çekilsin ele yirik” dedim. Baktım çentesinden bişi çıkaro:

– Bre herif al yi. Nö’met diyeze seğe nişan paklevisinden iki aşşık gönderdi.

Oyf! Kozlu pakleviyi de çok severim mishefime. İki lokmada höplettim yidim kenneri amma elim dıbık oldu. Allahtan Orta Kahve’nin karşısında piner var. Elimi yakerim kende.

Hava karangılık olmaya başladı. Avrat tutturdu, çocuk bakçasında höngülhöşe binemişik. “Kele aklini mi yitiriksin? Hırfişleyiksin ellağlem. Eşşek ğader herif höngülhüşe bino deyiciler. Kele, Antekelilere kırmit mi çaldırıcın ardımdan?”

Açtık ğazatayı otların üstüne. Ale gözel yidik kağırt kebabımızı. Üstüne de içtik kezüzümüzü; ohh. Ne gözel de gengirttiro, bilomun keni?

Heydi kendinize mıkıyet olun. Doeler.

Yazı: Mehmet TANRIVERDİ

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Deli Hösün “Antekelilere kırmit mi çaldırıcın ardımdan?”

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir