featured

Dörtyol’da Aşık Emin Can şiir şöleni

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Aşık Emin Can şiir şölenine Belen’den Aşık Mustafa İnce, Antakya’dan Adil Çetin, Ali Parlak, Eşref Azgın, Kırıkhan’dan Rahmi Vardı, Vasi Köse, Hüsnü İnci, Yumurtalık Gölovası Köyünden Dertli Kazım, MHP Dörtyol Belediye Başkanı Adayı Yaşar Toksoy ve çok sayıda vatandaş katıldı.

İlim Kültür ve Edebiyat Derneği tarafından geleneksel hale gelen şiir şöleni bu yıl Aşık Emin Can için düzenlendi.

Hatay’ın önemli şairleri ve yazarlarının bir araya geldi gecede Aşık Emin Can anlatıldı.

Şiir Şölen’inde Aşık Emin Can’ın şiirleri, hayatı ve bestelenmiş türküleri geceye katılan şairler, yazarlar ve sanatçılar tarafından okundu.

Gecenin sonunda Aşık Emin Can’a ve Dertli Kazım’a ödül verildi.

Aşık Emin Can’ın ödülünü Adil Çetin verirken, Dertli Kazım’ın ödülünü ise Rahmi Vardı verdi.

HABERİN FOTOĞRAFLARI

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Dörtyol’da Aşık Emin Can şiir şöleni

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. 29 Mart 2014, 19:47

    İsmailoğlu Mustafa YILMAZ
    1944 yılında Gazianteb’in İslahiye İlçesinin Fevzipaşa Bucağına bağlı Kozdere köyünde doğdu. İlkokulu dördüncü sınıfa kadar köyünde, dördüncü ve beşinci sınıfları İslahiye Merkez Cumhuriyet İlkokulunda, ortaokulu İslahiye Ortaokulu’nda okudu. Liseyi ise Gaziantep Lisesi, Afyonkarahisar Lisesi ve Adana Erkek Lisesinde okudu. Yüksek öğrenimini Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde tamamladı.
    Adana Devlet Su İşleri 6. Bölğe Müdürlüğü’nde 30 yıl Devlet memuru olarak görev yaptıktan sonra emekli oldu. Evli ve dört evlat babasıdır. 40 yıl Adana’da yaşadıktan sonra; 2002 yılından bu yana İstanbul’da ikamet etmektedir.
    Küçük yaşlardan beri şiirle ve müzikle uğraşmakta, 23 adet basılı eseri bir o kadar da bestelenmiş güfteleri yanı sıra besteleri bulunmaktadır.
    1992 yılından beri Ozan Dergisi’nin sahibi ve Sanat Yönetmenliğini sürdürmektedir.

    UCU YANIK MEKTUPLAR

    Beni hergün oyalayan, yaşatan
    Sevda yüklü ucu yanık mektuplar,
    Ağlıyorken teskin edip avutan
    Sevda yüklü ucu yanık mektuplar.

    Kalem ile ak kağıda kazdığım
    Özlemimi satır satır dizdiğim
    Sabah vermek için gece yazdığım
    Sevda yüklü ucu yanık mektuplar.

    Boşunaymış bunca telaş, evmeye
    Dil tutulur, söz bulamaz demeye
    Sabah olur cesaret yok vermeye
    Sevda yüklü ucu yanık mektuplar.

    Ateşini kucağıma doldurdum
    Söndü ise tekrar tekrar yandırdım
    Sevdaları tomar tomar kondurdum
    Sevda yüklü ucu yanık mektuplar.

    Kalpler çizdim satırların altına
    Öpücükle katlayarak itina
    Pulsuz sundum yükseklerin katına
    Sevda yüklü ucu yanık mektuplar.

    Benden sana duyguları anlatan
    Dilsizleri yazı ile söyleten
    İsmailoğlu’nu böyle inleten
    Sevda yüklü ucu yanık mektuplar.
    05.02.1960 – İslahiye

    İsmailoğlu Mustafa YILMAZ

    ASLIMI SORARSAN

    Aslımı sorarsan Bozok Beyi’nden
    Karaoğlan Hasan Dedemiz bizim,
    Belen’den ikamet, Oğuz soyundan
    Şehitlerle dolu secemiz bizim.

    Vilayetim Antep ünvanı gazi
    Kazam İslahiye gönlümde hazı
    Kozdere Köyü’nden çaldığım sazı
    Ol makamdan dinler yücemiz bizim.

    Bozkurt düştü bir ayağın kırdırdı
    Yedi millet çakal oldu saldırdı
    Göv Mehmet dedemi Frenk öldürdü
    Savaşta dev olur cücemiz bizim.

    Aşık İsmail’dir babamın ismi
    Bir anlık uçmağa mevt oldu cismi
    Şair olmak babam için bir iş mi?
    Tellere sert vurur nicemiz bizim.

    Müslümanız bir Tanrıya taparız
    Türküz devir açar devir kaparız
    Töremize göre düğün yaparız
    Sinsinle doludur gecemiz bizim.

    İsmailoğlu der yükseleceğim
    Büyürse Türkiye sevineceğim
    Mutlu yaşamalı Türk geleceğim
    Dilde destan olur hecemiz bizim.
    08.10.1975 – Adana

    İsmailoğlu Mustafa YILMAZ

    ŞİİR DEDİM

    Şiir dedim ekin bildim
    Gözlerinin ışığını…
    Doğdum kendimi salladım
    Cananla can beşiğini.

    Şiir sevmek aslı oldu
    Güldüm Hıra, Tanrı dağda
    İbrahim sofrası doldu
    Şiir aşım gönül bağda.

    Yüreğime damla damla
    Şiirin düştüğü anı
    Unutmam ilk sevdam gibi
    Şah damarda akan kanı.

    Seyhan, Ceyhan nehri doldu,
    Kirpiklerin vuruşunda…
    Gözbebeğin şiir oldu
    Boğulurum akışında.

    Ben senden bir parça oldum
    Gülsen soyum töreyecek
    Galübeladan atiye
    Ceddime gen sürüyecek…

    Dualarım şiir oldu
    Ferhat, Kerem geldi dile,
    Bütün dünya rızkla doldu
    Avuç açıp şükür ile.
    10.11.1970 – Adana

    İsmailoğlu Mustafa YILMAZ

    ONDÖRT YAŞTA

    Sevdalandım ilk şiiri yazdım da
    Çocukluğun defterini dürerken,
    Şahin gibi yücelere kondum da
    Ondört yaşda onbeşine girerken.

    Bir kuş gibi titremeni duyardım
    Kalp atışın yüregimle sayardım
    Sevgimizi en yükseğe koyardım
    Ondört yaşda onbeşine girerken.

    Bir gururdun, bin fiğandın gönlümde
    Senin gibi göremedim ömrümde
    Kurşun gibi hissederim böğrümde
    Ondört yaşda onbeşine girerken.

    Günler geçer hatırlamam dünümü
    Bakışınca şaşırırım yönümü
    Ateş basar hiç göremem önümü
    Ondört yaşda onbeşine girerken.

    Sana gelen her belaya kol açtım
    Yollarına toplayarak gül saçtım
    Sanki senle kördüğümce dolaştım
    Ondört yaşda onbeşine girerken.

    Velhasılı sana neler besledim
    İSMAİLOĞLU’nu senle eşledim
    Geleceği gözlerine işledim
    Ondört yaşda onbeşine girerken.
    20.08.1960 – İslahiye

    İsmailoğlu Mustafa YILMAZ

    AFYONKARAHİSAR

    Afyon yaylasında duraklayınca
    Herşey güzelleşir tatlı an gelir,
    Hele bir de durup konaklayınca
    İnsana bin ömür, uzva kan gelir.

    ”Afyon ortasında vardır kalesi
    Kale ortasında kızlar kulesi”
    Atatürk’le sönmez Türk meşalesi
    İlk hedefte Akdeniz’e yön gelir.

    Şifadır çamuru, Gazlıgöl suyu
    Eber’den uçuşur ördek, kaz, kuğu
    İnsanı mert olur güzeldir huyu
    Yücelen başıyla dağ Sultan gelir.

    Haşhaşı, susamı, meyvası olur
    Dinar’da leblebi, çeşni kavrulur
    Kaymağı, sucuğu dünya’lem bilir
    Afyon’a her türlü şan, ünvan gelir.

    Kültürün yücelip oluştuğu yer
    İpek yollarının kavuştuğu yer
    Cananın cananla buluştuğu yer
    Afyon diye gönle bir mekan gelir.

    İsmailoğlu’yum tahsili gördüm
    Hocam bilgi verdi doldukça doldum
    Nice hakan çıkar az bile övdüm
    Yüce makamlara ün devran gelir.
    30.08.1970 – Afyonkarahisar

    İsmailoğlu Mustafa YILMAZ

    VERESİ GELİR

    Ümran Çetin’e
    Öyle gönül dostu, öyle candan ki
    Canını istesem veresi gelir,
    İnsan yaşatacak öyle kandan ki
    Kanını istesem veresi gelir.

    Gözlerinin içi güler şikarsa
    Herkesi güzellik isterki sarsa
    Ömründe bir anlık zamanı varsa
    Anını istesem veresi gelir.

    Her sabah yeniden aşık olunca
    Doğru samimice sevda dolunca
    Gönlünde sağ yanı boşluk bulunca
    Yanını istesem veresi gelir.

    Öyle kal bu durum güle yakışır
    Sanki sevdalı ki öyle bakışır
    Varı var, yoku yok nokta çakışır
    Varını istesem veresi gelir.

    Güler tatlı dille canı kucaklar
    Ele, dile, bele sahibi yoklar
    Hünkarın bağında Yezid’i oklar
    Dinini istesem veresi gelir.

    Kara sevdalıyı der ki bulurum
    ”Her Sabah Yeniden Aşık Olurum”
    İsmailoğlu der dilbaz bu durum
    Dilini istesem veresi gelir.
    15.04.2001- -İzmir

    İsmailoğlu Mustafa YILMAZ

    VEYSEL DİYE

    – Aşık Veysel’e –
    Gece, gündüz ağıt yakam
    Veysel diye, Veysel diye.
    Kara güne akca bakam
    Veysel diye, Veysel diye.

    Gözü ama görür idi
    Her gönülü bilir idi
    Bütün millet sever idi
    Veysel diye, Veysel diye.

    Yağmur yağar damla damla
    Gönlüm ağlar her an gamla
    Ağıt yükselir duamla
    Veysel diye, Veysel diye.

    Toprakta tohum zillendi
    Yeşerdi dibi bellendi
    Küçük çocuğum dillendi
    Veysel diye, Veysel diye.

    Sazın elde pas tutmadı
    Ayrılığın soğutmadı
    Dostlar daha unutmadı
    Veysel diye, Veysel diye.

    İSMAİLOĞLU yas saçtı
    Başta duran yüce taçtı
    Kara toprak kucak açtı
    Veysel diye, Veysel diye.
    16.10.1976 – Adana

    İsmailoğlu Mustafa YILMAZ

    İSLAHİYE GÖKÇE DAĞIN DUMANLI

    İslahiye Gökçedağın dumanlı
    Garbilerin rüzgar olur savrulur,
    Enginine kuşlar gelir zamanlı
    Gölde berdi hasır olur serilir.

    Yükseğinde kartalların uçuşur
    Yamaçlarda kekliklerin kaçışır
    Gavurgöl’de ördek turna yarışır
    Höyüklerde nergizlerin görülür.

    İslahiye Hınzır yaylan çok serin
    Vadisine dağda baksan pek derin
    Yaşamayı ister isen tam yerin
    Hava, suyu sağlık verir bilinir.

    Buğdayların bulgur olur pilavda
    Başakların firik olur yemekte
    Mayan Bağ’da üzüm pekmez külekte
    Bahçelerde meyve, sebze yenilir.

    Sakcagöz’de, Zincirli’de tarih var
    Örtülü’de Karasuy’un göz çıkar
    Yesemek’de taslak halde heykel var
    Turislerce gelip gezip görülür.

    İSMAİLOĞLU’yum burada doğdum
    İslahiye için kafa hep yordum
    Doğruluğu, güzelliği bol buldum
    Hayat biter ölüm gelir gömülür.
    13.08.1960 – İslahiye

    İsmailoğlu Mustafa YILMAZ

    YUNUS

    Tamamıyla yokum desen
    Hakka hizmet güne daldın,
    Miskin hale de bürünsen
    Hak bildiğin dine daldın.

    Bizden hürmet seni sayış
    Senden kalan bu yaşayış
    İnsanlığı kucaklayış
    Gönüllerden yana geldin.

    Günlerini etmen heba
    Bildin dokuz göğü baba
    Toprak, ateş, su, yel ana
    Dört unsuru ana bildin.

    Tapduğ’ın bir güzel kızı
    Sana verdi aşktan sızı
    Nere varsan orda izi
    O’nu yakın cana aldın.

    Halk diliyle halka hitap
    Hak buyrulmuş O dört kitap
    Çalışarak oldun bitap
    Coştun kana kana soldun.

    İSMAİLOĞLU dolaşır
    Uçar gibi helallaşır
    Sevgi saygı dost bulaşır
    Aşkı bana bana doydun.
    15.10.1964 – Adana

    İsmailoğlu Mustafa YILMAZ

    ALLAH BİRDİR

    İyilik yapana bin iyilik yap
    Kötülük yapana tek karşılık ver,
    Allah birdir yalnız Allah’ına tap
    Adında bulunur tüm güzellikler.

    Yeri göğü altı günde yarattı
    Gece verdi yeri, göğü kararttı
    Güneş verdi yeri, göğü ağarttı
    Günlerde bulunur tüm aydınlıklar.

    Toprağı yuğurup bir şekil verdi
    Adem’i halk etti bir akıl verdi
    Havva’yı Adem’de bölüp kul verdi
    Canlarda bulunur tüm canlılıklar.

    İlk emiri dinle oku! ha oku!
    Dikersen gülleri saçılır koku
    Durmaz çalışırsan tanıman yoku
    Bunlarda bulunur tüm zenginlikler.

    Dargını barıştır düşman kalmasın
    Elin, dilin, belin kötü olmasın
    Narı Cehennemde daim yanmasın
    Onlarda bulunur tüm erdemlikler.

    İSMAİLOĞLU der onca yaşadım
    Yaşadım yaşadım bunca yaşadım
    Birşeyler yaptımsa anca yaşadım
    İnsanda bulunur tüm bilginlikler.
    20.10.1971 – Adana

    İsmailoğlu Mustafa YILMAZ

    BERABER GİDİLEN

    Beraber gidilen doğru yollarda
    Yolu bükülene yuh olsun yuh yuh.
    Hasretle sarılan mutlu anlarda
    Kolu bükülene yuh olsun yuh yuh.

    Değer vermez başka kendi canında
    Dedikodu, fitne, gıybet hanında
    Yalan söyleyerek halkın yanında
    Dili bükülene yuh olsun yuh yuh.

    Bütün istediği kendi alsın da
    Bire al ona ver kâr çarşısında
    Çıkar için kula kul karşısında
    Beli bükülene yuh olsun yuh yuh.

    Mürşit kapısında pişip erirken
    Sevdiklerine kol, kanat gererken
    Haklıya hakkını peşin verirken
    Eli bükülene yuh olsun yuh yuh.

    Sevdiceğin için düşersen derde
    Aradaki artık kalkarken perde
    Nakış nakış örgü işlenen yerde
    Mili bükülene yuh olsun yuh yuh.

    İSMAİLOĞLU’yum sevip sayarım
    Altın isem yirmi dörttür ayarım
    Hasbahçede güller olur kokarım
    Dalı bükülene yuh olsun yuh yuh.
    10.10.1979 – Adana

    İsmailoğlu Mustafa YILMAZ

    KADERİ YENEMEDİM

    Doğdum büyüdüm işte
    Kaderi yenemedim,
    Güçlüye değer eşte
    Kaderi yenemedim.

    Kötüye attım tokat
    Haksızı ettim sakat
    Hasmımı yendim fakat
    Kaderi yenemedim.

    Oku dedi okudum
    Bilge oldum dokudum
    Er meydanda çok idim
    Kaderi yenemedim.

    Karşımıza dizilmiş
    Anlımıza çizilmiş
    Bahtımıza yazılmış
    Kaderi yenemedim.

    Çok uğraştım olmadı
    Boşa koydum dolmadı
    Çabaladım durmadı
    Kaderi yenemedim.

    İSMAİLOĞLU ağa
    Eşimle kurdum yuva
    Dört çocuk önüm ova
    Kaderi yenemedim.
    10.03.1998 – Adana

    İsmailoğlu Mustafa YILMAZ

    YİRMİBEŞ BAHAR

    Yirmibeş baharı sayıp da geldim
    Kokunu vermiyor çiçek ne de gül,
    Güzeller içinde ben seni sevdim
    Tadını vermiyor menekşe sümbül.

    Bence sana kıymet biçmekse eğer
    Bir tek duruşun da dünyaymış meğer
    Cennet güzelliği sana eş değer
    Senin kadar ancak güzel İstanbul.

    Cilveli tebessüm yüzü güldürür
    Çekimser nazların ocak söndürür
    Bakışın can alır gözün öldürür
    Elinde can bulur şakıyan bülbül.

    Daima sorarım sözler içinde
    Aşkınla yanarım közler içinde
    Aydınlık ararım gözler içinde
    Sabah seherinde şafak bul tan bul.

    Ak gerdanda gonca güllerin açtı
    Miski amber gibi kokular saçtı
    Kenan’ı Yusuf’a eş değer taçtı.
    İyilik içinde bakışın makbul.

    İSMAİLOĞLU’yum namert beslemem
    Senden gayri hiçbir şeyi düşlemem
    Karun gibi zengin dünya istemem
    Sen bana düşersen o zaman kabul.
    07.08.1969 – Kozan

    İsmailoğlu Mustafa YILMAZ – İstanbul

    HERŞEYDEN İLERİ

    Herşeyden ileri bildiğim güzel
    Sevdiğimi bilip bana he desen,
    Çocukca aşkımla sevdiğm güzel
    Aşkıma kapılıp bana he desen.

    Işmarda anlaman yaşın da küçük
    Akgerdanın serbest gördüm de açık
    Darmadağın olmuş saçların saçık
    Bundan bir tel verip bana he desen.

    Senle şor edelim derde yanarak
    Yudum yudum içip aşka kanarak
    Kendin gibi beni sevip sanarak
    Aşkımda eriyip bana he desen.

    Sen olmazsan mahsun boyun bükerim
    Karşımda olsan da hasret çekerim
    Gönüllere sayğı sevgi ekerim
    Geleceği görüp bana he desen.

    Gökçedağ’ın başı sisli dumanlı
    Bana gönül vermen biraz gümanlı
    Bakışın ok olup göze zamanlı
    Yay gibi gerilip bana he desen.

    İSMAİLOĞLU’yum ben seni seçtim
    Aşkın badesini elinden içtim
    Akgerdanı görüp kendimden geçtim
    Gönlüme serpilip bana he desen.
    20.02.1959 – İslahiye

    İsmailoğlu Mustafa YILMAZ

    DİLE BENDEN

    İste dünyayı vereyim
    Dile benden ne dilersen,
    Güneş, ayı indireyim
    Dile benden ne dilersen.

    İste malımı vereyim
    İste kanımı vereyim
    İste canımı vereyim
    Dile benden ne dilersen

    İste yolundan öleyim
    İste uğrundan öleyim
    İste kolundan öleyim
    Dile benden ne dilersen

    İste yolun ben olayım
    İste pulun ben olayım
    İste kulun ben olayım
    Dile benden ne dilersen.

    İste resmini alayım
    İste ismini alayım
    İste cismini alayım
    Dile benden ne dilersen.

    İSMAİLOĞLU seveyim
    İste gülünü seveyim
    İste ölünü seveyim
    Dile benden ne dilersen.
    15.11.1968 – Adana

    İsmailoğlu Mustafa YILMAZ

    YAR DİLİYLE SORULDUM

    Yar diliyle soruldum
    Sorulmak bana yetmez,
    Bulanıktım duruldum
    Durulmak bana yetmez.

    Bilekleri bükendim
    Mert bileği öpendim
    Hizmet ettim tükendim
    Tükenmek bana yetmez.

    Sayılarda asaldım
    Yollarımda yasaldım
    Doldum doldum boşaldım
    Boşalmak bana yetmez.

    Her gönüle bol oldum
    Boş gönüle tam doldum
    Herkes için kahroldum
    Kahrolmak bana yetmez.

    Eğri yolda olmadım
    Haram malı sevmadim
    İnsanları soymadım
    Soyulmak bana yetmez.

    İSMAİLOĞLU gider
    Sevdaları saf eder
    Ters yüreği def eder
    Def olmak bana yetmez.
    03.05.1995 – Adana

    İsmailoğlu Mustafa YILMAZ

    GÜZELİM SEN AĞLAMA

    Güzelim sen ağlama
    Üzülürüm üzülür,
    Acı acı söyleme
    Kırılırım kırılır.

    Uzaklara gitme sen
    Benim gibi översen
    Beni sevmek istersen
    Sevilirim sevilir.

    Sen heyecan şaşkında
    Bana durun suskunda
    Beni yakan aşkında
    Kavrulurum kavrulur.

    Narin güzel kollara
    Sevilecek ellere
    Ö incecik bellere
    Sarılırım sarılır.

    Tuttuğum pak elinde
    Sarıldığım belinde
    Yüz vermezsen hemen de
    Bayılırım bayılır.

    İSMAİLOĞLU bunda
    Bulunduğum yanında
    Korkarım ki kapında
    Kovulurum kovulur.
    12.05.1969 – Adana

    İsmailoğlu Mustafa YILMAZ

    AŞK YOLUNDA

    Aşk yolunda sevdalansam
    Yâr sevgime değer’mola,
    Arkasında gidip koşsam
    Yorulmama değer’mola.

    İnce belde sırma olsam
    Kollarında burma olsam
    Kesesinde sürme olsam
    Yar gözüne sürer’mola.

    Sıcacıkca ocak olsam
    Eteğinde saçak olsam
    Bohçada giyecek olsam
    Yar sırtına giyer’mola.

    Miski amberlerce olsam
    Bahçede ıtırca olsam
    Dallarında gülce olsam
    Koklamaya eğer’mola.

    Yâr teninde nabız olsam
    Bastığı yerde iz olsam
    Kenger olup sakız olsam
    Yar dişiyle gever’mola.

    İsmailoğlu yar olsam
    Maşûkunu sever olsam
    Onbeş yaşında er olsam
    Yâr gönlünce sever’mola.
    01.08.1968 – Adana

    İsmailoğlu Mustafa YILMAZ

    ÇOCUKLARIM

    İlk emir okuyla başlar
    Çocuklarım çocullarım.
    Okumalı bütün başlar
    Çocuklarım çocuklarım.

    İlim Çin’deyse gitmeli
    İnsan ham ise yetmeli
    Hastayı iyi etmeli
    Çocuklarım çocuklarım.

    Bilgi olsun söylenenler
    Öğretmeli öğrenenler
    Tam öğrenir dinleyenler
    Çocuklarım çocuklarım.

    Öğretenler bilgi seli
    Baldan tatlı söyler dili
    Öpülmeli güzel eli
    Çocuklarım çocuklarım.

    Bilginin kötüsü olmaz
    Kötülük bilgide kalmaz
    Çok bilenler geri durmaz
    Çocuklarım çocuklarım.

    İSMAİLOĞLU söyledi
    İsteyenler de dinledi
    Kötü kişi hiç bilmedi
    Çocuklarım çocuklarım.
    12.08.1985 – Adana

    İsmailoğlu Mustafa YILMAZ

    İÇTEN GÜLEN

    İçten gülen bakışınla
    Aklı baştan çekip aldın,
    Bana ışmar yapışında
    Başımdan taç olup kaldın.

    Tatlı sesin can alıcı
    Gönlünde gönlüm kalıcı
    Beni sevdaya salıcı
    Diyerek kalbime daldın.

    Yücelerde inme sakın
    Ben bakarım sen de bakın
    Kavuşmamız çok da yakın
    Hal hatırla benle haldın.

    Bana işveli gülerek
    Gözünle gel gel diyerek
    Bunu vallahi bilerek
    Beni ateşlere saldın.

    Ateşlerde ben yandıkça
    Kalbin kalbimde kaldıkça
    Zikredip seni andıkça
    İşte sen de benle yandın.

    İsmailoğlu bilesin
    Ben gittikçe sen gelesin
    Benimle sende ölesin
    Canıma can veren candın.
    20.08.2009 – İstanbul

    İsmailoğlu Mustafa YILMAZ

    DİYEMİYORUM

    Ayrılırken bile veda etmedin
    Geri dönmeyesin diyemiyorum,
    Bir selamı bile layık görmedin
    Pişman olmayasın diyemiyorum.

    Arkana bakmadan çekerek gittin
    Beni gözü yaşlı zavallı ettin
    Seni sevdiğimi neden ret ettin
    Sevilemiyesin diyemiyorum.

    Küçüktün hevesin bana uymadı
    Bu devin aşkını tutkun duymadı
    Kara sevdam bile uyandırmadı
    Uyanamayasın diyemiyorum.

    Umutsuz dünyama mum alevisin
    Gönül bahçeme de gül fidesisin
    Bilmiş ol kalbimin tek sahibisin
    Sahipsiz olasın diyemiyorum.

    İslahiye sana nasıl dar geldi
    Sevda rüzgarları sana zor geldi
    Onbeş yaşın aşkı sanma köreldi
    Kör olasın diye diyemiyorum.

    Ankara’ya gittin mesken mi tuttun?
    Hangi bağ bozanın aşkını yuttun
    İsmailoğlu’nu yoksa unuttun
    Hatırlanmayasın diyemiyorum.
    25.06.1967 – İslahiye

    İsmailoğlu Mustafa YILMAZ

    TANE TANE

    Baharı terk eden aylar gidince
    Yeşile çöküşür pus tane tane,
    Gündüzü küstürüp gece gelince
    Uykunun içinde düş tane tane.

    Taşmedrese titrer misali gerçek
    Bir korku var haklı haksız çıkacak
    Sanki sehpasında ipi çekecek
    Ölümün içinde küs tane tane.

    Onbeş yaşta sevda gelirse başa
    İstersen yüzüncü yaşını yaşa
    Göze sürme, kalem çekilir kaşa
    Sevginin içinde süs tane tane.

    Mutluluk rüyası için yatarken
    Kötülüğü, atıp iyi tutarken
    Hayat kündesini bana atarken
    Yarışın içinde tuş tane tane.

    İyi görünmeyen hastadır hasta
    İyi sevilmeyen yastadır yasta
    Akıl yaşta değil baştadır başta.
    İzanın içinde, us tane tane.

    İsmailoğlu’yum işte ben buyum
    Aşktan yana gezgin olmuştur huyum
    Ta ezelden beri bellidir soyum
    Geçmişin içinde üs tane tane.

    İsmailoğlu Mustafa YILMAZ

    BEN BİR DEDİM

    Ben bir dedim sen de iki
    Gel ortada eşleşelim,
    Uzlaştırmaz sözün diki
    Güzellikle hallaşelim.

    Neyi umdum neyi buldum
    Seni gördüm sever oldum
    Doldum senle senle doldum
    Dostça sevip dertleşelim.

    Gözler anlar gözü bulan
    Mutlulukla gönle dolan
    Birleşmenin akti olan
    Tak yüzüğü sözleşelim.

    Ben isterim sen ecem ol
    Gündüzüm ol sen gecem ol
    Dilimdeki tek hecem ol
    Gitme gel ki birleşelim.

    Burdan gittin tam gideli
    Yokluğundan oldum deli
    Her aşkın var bir bedeli
    Al canımı uzlaşalım.

    İsmailoğlu ne’tmeli
    Peşi sıra mı gitmeli
    Nefes mi can mı bitmeli
    Namert değil mertleşelim.
    10.02.1968 – Adana

    İsmailoğlu Mustafa YILMAZ

    SEN GELMEZSİN

    Sen gelmezsin öfkeliyim
    Kızarım var kızarım var,
    Söylenirim sevdalıyım
    Azarım var azarım var.

    Tatlı nağme o sözlerde
    Aşkın od’u o közlerde
    Alev alev o gözlerde
    Nazarım var nazarım var.

    Sen olmazsan düşem dara
    Halim benzer ahuzara
    Kara yazgım bahtım kara
    Yazarım var yazarım var.

    Yürek yanar kar bulmaya
    Sen uzakta zor ermeye
    Satlık olan yar almaya
    Pazarım var pazarım var.

    Aşık olup sevenlerde
    Beni seven gönüllerde
    Yarim ile yadellerde
    Mezarım var mezarım var.

    İsmailoğlu kalplere
    Nakış nakış sevgilere
    Mezarımı gurbetele
    Kazanım var kazanım var.
    01.02.2009 – İstanbul

    İsmailoğlu Mustafa YILMAZ

    Cevapla