Kaybedenler, Kazananlar
Gezi Parkı olayları olarak Türkiye’nin gündemine oturan ve dalga dalga Türkiye’nin birçok İlinde devam eden Gezi Parkı olaylarına destek eylemleri, sonuç olarak kime hizmet etmiştir? Konusu ile kısaca “Gezi Parkı olaylarının sonuçlarını analiz edecek olursak”;
Bir gün “Gezi parkı olayları başladı” bu olaylar, masum istekler olarak ortaya çıktı. Ancak bu masum istekleri başlatanlara Başbakan’ın “Çapulcular” demesi ile olay bir anda alevlendi. Bu alev Türkiye’nin her iline sıçradı. Öyle oldu ki en küçük bir konu için insanlar sokaklara döküldü. Sabahlara kadar sloganlar atıldı. Gazlar, sopalar havalarda uçuştu. Bu manzaraya hep beraber şahit olduk. Şu anda ortalık duruldu. Peki, bu süre içinde kim kazandı. Yüzde yüz AKP hükümeti kazandı. Çözüm süreci altında ezilen iktidar. Bu olaylarla kamuoyunda derin bir nefes aldı. Onun için olayların uzun sürmesi için AKP iktidarı çok direndi. Dış devletlerin etkin basını olayları abartınca, hükümet alevin hızını kesti. Kısaca AKP mağdurları oynayarak, sarsıntı geçiren tabanını toparladı. Kaybeden esnaf oldu. Kaybeden ölenler ve yakınları oldu. Kaybeden Türkiye’nin imajı oldu. Yazık oldu…
Bu süre içinde vatandaşın gözünden neler kaçırıldı? O bölüme bakacak olursak;
Geleceğimiz gençliğimizin, eğitimi ile yapılan, adeta oynana oynana örselenen uygulamaların cılkı çıktı diyebileceğimiz değişiklikler vatandaştan, vatandaşın tartışmalarından kaçırılarak yeni uygulamalara geçildi. ( Bu konuyu bundan sonraki yazımda inşallah yazacağım.)Yine çeşitli torba yasalar çıkarılarak, AB’nin uyum yasaları aynen Türkçeye çevrilerek, yani kopyala yapıştır yöntemi ile yeni uygulamalara geçildi. Geçildi geçilmesine de, vatandaşın haberi yok. PKK’nın asayiş timlerini kurmaları hakkında her şey hakkında konuşan hükümet yetkilileri konuşmadı. Konu hakkında KCK yöneticisi Duran KALKAN denen zat “Kürtler kendini savunmayacak mı?” diyerek, konuya açıklık getirdi. Açıklamalarına yine devam ederek “ Böyle asker, polis güçleri oluşturmak sadece Türklerin hakkı değildir” diyerek aslında çok şeyi ifade etmiştir. Nitekim şehitliklere alternatif olarak, PKK şehitliği kurulmuştur. Böylece devlet içinde yeni devlet yapılanması içine girildiğinin belgesi ortaya konmuştur. Vatandaş kaybetmiştir. PKK kazanmıştır. Dolayısı ile hükümet en az 4 ay oldu şehit gelmiyor diyerek kendini kazananlar hanesinde kalmayı başarmıştır.
Yine Türkiye-Suriye sınırı kaynıyor. ABD’nin 100 yıllık “dört ayaklı Kürdistan” planı işliyor. Irak işgal edilerek parçalandı. Irak’ın kuzeyi Barzani’ye verildi. İç savaş çıkarılarak Suriye’nin kuzeyi terörist PKK’nın uzantısı PYD’ye bırakıldı. Sıra İran ve Türkiye ayaklarına gelmiştir. Bu ayaklarda çözüm mü? Çözülme mi? Ne olduğu belli olmayan gelişme ile Türkiye ayağı T.C. Devletini idare eden AKP iktidarı kendi elleri ile teslim edileceğe benziyor. Çünkü PKK tehditleri hiç bitmiyor. Bu durumun sonuçlarından, paniğe kapılan Ankara ise BM’den medet umuyor. İşin en vahim tarafı sınırlarımızda gelişen olayların yorumunu, sayın dışişleri Bakanımız Ahmet Davutoğlu “Etnik temelli emrivakiyi kabul edemeyiz” açıklamasını yaptı. Kime dedi. Yoksa gerçekten Gazetelerin yazdığı doğru mu? 900 Km. uzunluktaki sınırımızın her noktası yol geçen hanı mı? Oldu. Gazete haberlerinde “ PKK uzantısı PYD Türk askerinin terk ettiği karakollara yerleşerek sınırı koruyor” başlıklı yazıları o zaman doğrudur. Bu durumda kim kazanmış kim kaybetmiştir. Okuyucularıma yorumunu bırakıyorum.
Sonuç olarak: Artık seçimlerin ucu göründü. AKP iktidardan düşersek korkusu ile konuların üzerine gitmeyi bırakın, adeta korkup sinmiş bir durumda. Gezi Parkı olayları ile yeni tahrik kar söylemlerden medet ummaktadır. Kendi tabanını yanında tutmak için adeta “ ben gidersem” demeye gelen yeni oluşan çevrelere mesaj göndererek, toparlanma sevdasında. Çünkü sınırlarımızdaki olaylar ve PKK’lıların konuşmaları ve eylemleri yumuşak karın olmuştur. Geçim sıkıntılarının tabandan yukarıya doğru yükselmesi gibi, tüm gelişmelere rağmen, AKP Kaybeden durumuna düşmek istemiyor. Hoşça kalın. Sağlıklı kalın.
