Geçmişten günümüze birçok medeniyete ve kültüre ev sahipliği yapmış olan ve çeşitli kültürleri bünyesinde harmanlayan Antakya, bu medeniyetlerin ve kültürlerin mirasını koruyup günümüze taşımayı da başarabilmiştir.
Antakya’nın çoğu 18. ve 19. yy’a tarihlenen eski evleri bu mirasın en güzel örneklerini teşkil etmesi açısından sivil mimari bünyesinde kendi nitelikleriyle ayrı bir öneme sahiptir. Yazımızın konusu olan eski Antakya evleri, Antakya’nın sosyal ve kültürel hayatına açılan kapılar olması açısından da oldukça değerli mekânlardır. Eski Antakya evleri Habib-i Neccar Dağları ile Asi Nehri arasında özellikle Kurtuluş Caddesi civarında yer alır.
Antakya’nın taş döşeli, iki yanında kaldırımı olan, ortasında ise bir su kanalı bulunan dar sokakları etrafında gelişen ve hafif çıkmalarla dehliz şeklindeki sokakların üzerini örten evleri tipik Antakya sokak dokusu ile bu dokuya özdeşleşen konut mimarisini yansıtır. Halk arasında “zokmak” denen çıkmaz sokakları ve dehlizli görünümüyle Roma’nın Pompei sokak dokusunu hatırlatır. Eski konut dokusu bünyesinde yer alan Antakya evleri kendine has özellikleri olup, evlerin çoğu aynı plan ve üslup birliği içinde inşa edilmiştir. Dar sokakların etrafında gelişen evleri dışarıdan tanımlamak oldukça güçtür. Evlerin sokakla ilişkisi doğrudan bulunmaz. Sokaktan bir avlu duvarıyla gizlenen evler, kendi içine dönük bir anlayışta ele alınmışlardır…
Yazı ve fotoğrafların devamı HatayKeşif Dergisinde
Yazı: Özlem ACER