featured

Kana Doymayan Bahar

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Türk kültüründe bahar yeniden doğuş, bahar  aydınlık , bahar güzellik, bahar yeni umutların başlangıcı ve bahar sevgidir, kardeşliktir.

Ne acıdır ki Kuzey Afrika’ya ve Ortadoğu’ya geldiği iddia edilen bahar; kan, gözyaşı, barut, umutsuzluk, kin ve düşmanlık ile birlikte gelmiştir.

Osmanlı İmparatorluğundan türlü oyun ve entrikalarla koparılan topraklar harita üzerinde cetvelle bölünerek tarihte adı sanı geçmeyen devlet, devletçik ve emirliklere bölünmüş; bu bölünmeyi yapanlar öyle itinalı bir şekilde bölmüşlerdi ki adı cumhuriyet, meşrutiyet, krallık, diktatörlük, şeyhlik hangisi olursa olsun fark etmezdi . Yeter ki başa geçenler kendilerine hizmet etsinler. Her bir devlet, devletçik ve emirliğin başına kendi güdümlerinde emirlerini bire bir yerine getirecek insanları koymuşlardı. Eskiyenleri ve söz dinlemeyenleri bazen suikastlarla bazen sözde askeri darbelerle yönetimden uzaklaştırıp etkisizleştirmişler, yerlerine ise yeni piyonlar koymuşlardır.

Son yüz yıla bakıldığında yukarıda anlattıklarımın Kuzey Afrika ve Ortadoğu coğrafyasında yer alan devlet, devletçik ve emirliklerin hepsinde bire bir uygulandığını görebiliriz.

Amerika ve AB ülkelerindeki ekonomik krizler ve Pazar kayıpları ayrıca İsrail’in geleceğini garantileme açısından bu oyun sürekli tekrarlanmaktadır. Son oyunda gözler Sayın Başbakanımızın da eş başkanı olduğu iddia edilen genişletilmiş büyük Ortadoğu ve kuzey Afrika projesi çerçevesinde Ortadoğu ya ve Kuzey Afrika ya dikildi. Sırayla Irak, Tunus, Cezayir, Mısır ve sonunda Suriye…  ama oda ne Suriye’de hesaplar tutmadı. Altı ayda gitmesi planlanan kardeş Esat iki yıl geçmesine rağmen hala gitmedi; pek gideceğe de benzemiyor. Götürmek gayesiyle gelenler birbirlerini boğazlamakla meşgul.

Sözde demokrasinin geldiği Mısır da demokrasi havarisi ABD ve AB nin gözleri önünde demokrasi binlerce masumun kanına bulanarak Mısırı terk etti. Ne hikmetse bu havarilerin hiç birinin de gıkı dahi çıkmadı; çıkacağa da benzemiyor.

Irak’ta bir buçuk milyon insanın kanını dökerek gelen sözde demokrasi ülkeyi üçe böldü. Sünni, şii, kürt birbirleriyle kan düşman. Birde anlamadığım bir dini bölünme birde ırki bölünme oldu, bunu nasıl becerebildiler benim aklım almıyor. Bundan birkaç yıl önce Musul, Kerkük, Erbil ve Tuzhurmatu Türk tü; bu topraklar ne oldu? Bu kadar patlama, çatışma, rehin alma ve tutuklamalardan sonra oralarda Türk kaldı mı bilmem, kaldı ise nerede yaşayacaklar veya onları orada yaşatabilecek, sırtlarını dayayabilecekleri bir güç var mı?

Tunus, Cezayir ve Libya’nın da yukarıda anlattıklarımdan pek bir farkı kalmadı.

Dökülen kan Müslüman kanı, ne acıdır ki dökende Müslüman. Salyaları akarak yıkım ve ölümlerin daha çok olması için ellerinden gelen gayreti gösteren ABD ve AB. Bunlar için ne kadar çok yıkım ve ne kadar çok ölüm olursa , pazarda o kadar büyük olur.

Demek ki vahşi kapitalizmin baharı da kanla beslenen ve kana doymayan baharmış.

Eksik olsun böyle bahar ve bu bahara alkış tutanlar.

“(Akıllı ve olgun) Mü’min aynı delikten iki defa sokulmaz ısırılmaz.” (Buhârî Edeb 83; Müslim Zühd 63)”

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Kana Doymayan Bahar

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir