Kırıkhan’ımıza Yeni Bir İmaj

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Öncelikle güzel Kırıkhan’ımızın güzel insanlarının dikkatine.Daha sonra İlçemizin Kaymakamı başta olmak üzere, Belediye başkanımızın, belediye encümen üyelerinin ilgili Orman ve çevrecilik müdürlüklerimizin ve tüm sivil toplum örgütlerimizin dikkatine aşağıdaki görüşümü acizane sunuyorum. Bence Kırıkhan’ımıza yakışır. Bilemem okuyanların ve duyanların görüşleri nedir? Onu da sonra göreceğiz….

Akdeniz bölgesinin bitki örtüsü denince, herkesin verdiği cevap aynıdır. Maki bitki örtüsü bunu dünya alem bilir. Zeytin ağacı da bir Akdeniz ağacıdır. Bu bilinir. Bilinmeyen bir konu değildir. Şimdi diyeceksiniz nereden çıktı Akdeniz bitki örtüsü, zeytin ağacı da neymiş.?

Kırıkhan’ımızın ana caddelerine her gelen belediye başkanları, kendince veya daha doğru ifade ile iktidarlarca bir düzenlemeler yaparlar. Bu düzenlemeler içinde ağaçlandırma, çiçek ekme veya sökme gibi günlük gelip geçici olarak, egolarını tatmin edici bir çalışma bir düzenleme yaparlar. Sözüm ona yalnız belediyeler mi? Karayolları, Devlet su İşleri hatta Özel İdareler hep bir şeyler yapmak için uğraşırlar. Uğraşırlarda Kırıkhan’a göre belirlenmiş bir proje üzerinde değil. Yani gerçekten lazım olan,eksik olan bir hizmeti yapmazlar. İşte dediğim gibi o günün idarecisi kendi inisiyatifine göre bir şeyler yapar ve tarihten gelir geçer.

Örnek şehir olmasını arzu ettiğimiz İlçemize böyle hizmetler gerçekten yerine getirilmiş hizmet olarak yerini bulmadığı için olması gerekli duruma Kırıkhan’ımız gelmemiştir.

Peki kalıcı ve dillerde söylem olarak bir özellik bir marka olarak acaba bir karar alınarak bu Kırıkhan’ımıza uygun bir ağaçlandırma yapılamaz mı? Bana göre yapılır.Yapılırsa da çok güzel olur.Kalıcı olur. Ekonomik değeri olur. Hiç kimse de bunu bozmaz, böylece artı masraf ta olmaz.

Yazımın başında ifade etmeye çalıştığım Akdeniz bölgesine uygun bitki örtüsü ZEYTİN AĞACI Kırıkhan’ımıza yakışır diye düşünüyorum. Öyle ki her yere ekilmeli. Dağa, taşa, bağa bahçeye, yol kenarlarına, ayrılan ikili yollara, mahallelerde evlerin bahçelerine Zeytin ağacı ekilse, Bu ekimler Belediyelerin Park Bahçeler Müdürlüğü ile İl Tarım Müdürlüklerinin önderliğinde ekimler yapılsa ne güzel olmaz mı? Bodur zeytin türleri ne güzel görünmez mi? İnanın şimdi den Muşlu tepesinden, İki eşekli tepesinden, eski su deposu tepelerinden çamlıktan baktığımda güzellikleri görür gibi oluyor inanın içim al ver ediyor.

Hatta Sayın Valim Kırıkhan, Reyhanlı Kaymakamlıkları aracılığı ile Belediyelere Zeytin ağacını ekmeyi en azından öne çıkarma gibi öneri yapılarak ilimize yeni bir imaj olarak dillere düşmeli. Zaten Hassa İlçemiz ile Altınözü ile Yayladağı ilçelerimizde Bitki örtüsü Zeytin, bu İlçelerimizde de olursa çok daha güzel olmaz mı? Bu marka olma çalışmasının önderliğini İlçemizin yapması ne kadar hoş olmaz mı?

Akdeniz Ülkelerinden İspanya, Portekiz, İtalya ve Yunanistan böyle değil mi? Özellikle  Portekiz ve İspanya’ya ziyarete giden çok kıymetli bir arkadaşım bana “ göreceksin kardeş nereye baksan dağ taş zeytin” demişti. Bakın hiçbir özelliği olmayan bu ülkelerde bitki örüsünü seçmiş ise biz niçin yapmayalım. Ben soruyorum Palmiye ekmek bize ne kazandırıyor. Sadece bulvarlarda bağlara bahçelere ekmek mümkün mü? Ama zeytin ekmek mümkün. Sonra zeytin ağacı neresinden baksan 40-50 yıl meyve vererek evlerimize de ekonomik bir katkı sağlaması bakımından da uygulanmasında bir zorluk çekileceğini zannetmiyorum.

Benim yaşım veya bizlerin döneminden önceki Kırıkhanlı gençler, Sabahın serinliğinde Kırıkhan’ın parkında, yani şimdiki Belediyesinin bulunduğu yer ve tam karşısındaki parkta otururlar, sohbet ederler çay içerler, tavla oynarlardı.Bu oyunlar yalnız değil seyircisi bol olurdu. Oyunlar oynanırken bir yandan da günlük meseleler konuşulur, tartışılırdı. Öğleden sonra Ali ustanın müşebbeh tatlısını yemek için kuyruğa girerdik. Ağzımızın tatlısı ile elimizi hemen zenginler kahvesinin önündeki akan çeşmede yıkardık.Bu tatlılık geçmesin diye Cumhuriyet meydanından geçer büyük çınarların olduğu caddede yürürken yine memleket meselelerinin sohbeti olurdu. Bu sohbet Devlet hastanesinin önünde biterdi.İnanın niçin biterdi ben de bilmiyorum. Orada başlayan dağyelinin göğsümüzü okşar gibi yalayan teması mı? Yoksa birden görünen ceviz yokuşunun harika manzarası mı? Yoksa hemen hastanenin dibinden şelaleye doğru çıkan patika yol mu idi bilemem. Bildiğim bir şey vardı ki oda ebedi dostluklar, sarsılmaz güven veren arkadaşlıklar burada başlıyor, burada  adeta ebedileşiyordu.

Bu dostlukların sonucunda politikalarda da çok başarılı olunuyor, üretilen politikalarla Hataya yön veriliyordu.Her dönem çok etkin milletvekillerimiz memleketin meseleleri yanında Kırıkhan’ımızın yetiştirdiği değerlere sahip çıkar onları atmacaların yemesine izin vermezdi. ( Bu konuyu ileride okuyucularımız isterse anılarımla anlatırım.). Zamanla bu güzellikler eridi.Aktı. Bitti.Yerini çirkinlikler almaya başladı. Kargaşa başladı. Eli ekmek tutanlar, emekli olanlarda geri gelmeyince bu dostluklar bilemiyorum devam edemiyor.Birbirimizden habersiz,tatsız tuzsuz yaşıyoruz. Öyle ya Kırıkhan’ın Meslek yüksek okulunun üç buçuk yıl Müdürlüğünü yapan Oğuz Kılıçoğlu kardeşimizin bu görevinden istifa ederek ayrılmış.Duydum inanın üzüldüm.epeyi zaman sonra kendisini aradım.Geçmiş olsun mu diyeyim yoksa Allah hayırlısını mı? Versin diyeyim dediğimde telefonda gülerek Hayırlısı olur inşallah abi dedi.Niçin dediğimde ^^ Bel kide benim yüzümden bir yatırım olmuyor, düşündüm ayrılırsam Kırıkhan’ımıza belki hayırlı olur diye istifa ettim.^^ dedi. İşin iç yüzünü bilemem ama bu olay olalı yaklaşık bir ay oldu.Basına bu konuya pek yer verilmedi.Ben yazık oldu diyorum. Hemşerimize sahip çıkılmalı idi diyor. Yetkililerden bunun sorulmasını diliyorum.

Kırıkhan’ımızın kalbinden geçen üzerine maniler türküler uzun havalar söylenen Kırıkhan çayının düzenlenmesi inşallah bir çevre düzenlemesi şeklinde olmaz. İnşallah insanların dinleneceği mekanları olan o eski dostlukların oluştuğu mekanların bulunduğu yerler olur da gençliğimiz arkadaşlığın dostluğun lezzetini alır birbirine sahip çıkar. Dileklerimle.

Bu nostaljilerin sonunda insanlar arkalarında bir hoş seda kalması için kalıcı bir şeyler bırakması gerekiyor. Sayabildiğim kadarı ile ben 9 belediye başkanın çalışmalarına tanık oldum. Bunlardan bazıları halen yaşıyor,Allah selamet eylesin. Bazıları da Allah rahmet eylesin.Hiç biri geride bir şey bırakmamış gibi. Yanlış anlaşılmasın buradan hemen şunu söyleyeyim, bu memlekete bir çivi çakandan Allah razı olsun.Demek istediğim marka olma açısından. Emsallerinden farklı bir şeyler anlamında diyorum…

Sonuç olarak bir marka şehri olarak görmek istediğimiz Güzel Kırıkhan’ımıza zeytin ağacı yakışır diyor ve yeni bir imaj kazandırır kanaatlerimle hayırlı olsun derken;

Bir şairin aklımda kaldığı kadarı ile söylediği:

^^ Arkamda yar Önümde zeytin ağaçları- Neyleyim…neyleyim…- Geçti ömrüm- Geldi sonbahar.^^
Saygılarımla
İsmet BOZOĞLAN – Emekli

Not: Kısmet olursa bundan sonraki yazılarım eğitimle ilgili olacak.

 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Kırıkhan’ımıza Yeni Bir İmaj

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

6 Yorum

  1. 3 Şubat 2013, 21:57

    İsmet abi, alışılageldik bir yeşillendirme yerine, iklime uygun bir uygulamayı tavsiye edip, bunun için de zeytin ağaçlarının söz konusu estetiği sağlayacağını hem de fayda getireceğini hatırlatıyorsunuz. Kırıkhan’ ın marka şehir olması için çevre düzenlemesinin öneminden bahsediyorsunuz.Bizi geçmişe, hatıralara götürerek nostalji katıyorsunuz.Yerel isim ve değerlere göndermede bulunuyorsunuz. Size verdiğiniz bu mesajlardan ve anılarımızı canlandırmanızdan dolayı sonsuz teşekkürler. (Abiciğim yalnız bizim “yörükler”in Kırıkhan’ a gelişini unutmuşsunuz.:) )

    Cevapla
  2. 3 Şubat 2013, 16:22

    hocam bence çok önemli bir noktayı konu edindiniz. kırıkhanın eksik olan noktalarından biri de imaj eksikliği. bu önerdiğiniz fikir mantıklı ve hoşuma gitti. kırıkhana giden arkadaşlarım hep ”köy gibi ya ilçe olduğuna inanamadım” diyor. artık kırıkhanın gelişmesi, marka şehir olma yolunda ilerlemesi gerek. çünkü kırıkhan ilçesinin değerlenecek yerleri çok. caddelerde ve parklarda olan zeytin ağaçları gözümün önünde bile. bence bu proje gerçekleşirse kırıkhan ilçesinin eksik olan imajını bir nebze de olsa giderebilir. yazılarınızı takipte kalacağım. ellerinize sağlık hocam.

    Cevapla
  3. 1 Şubat 2013, 01:18

    hocam aramıza hoş geldin başarılar diliyorum. rahmi

    Cevapla
  4. 31 Ocak 2013, 22:34

    Kırıkhan’ın değişmesi için geçici değil kalıcı çözümler gerekli. ilk önce de imajını değiştirmek lazım. Antakya’nın uzun çarşısı, büyük parkları, İskenderun’un sahili var ancak Ancak Kırıkhan’da gitgide daraltılan mesire yeri ve halkın gitmeye çekindiği meşhur çamlık dışında insanların vakit geçirebileceği bir yer yok maalesef. zeytin ağacı projesinin parklar ve meydanlar ile desteklenecek olursa Kırıkhan’ın imajını değiştirmekte büyük bir adım olacağı kanaatindeyim. Sayın İsmet Hocam çok güzel bir yazı, önemli bir noktaya değinmişsiniz. yazılarınızın devamını bekliyoruz.

    Cevapla
  5. 31 Ocak 2013, 18:23

    yıllardır kırıkhanın en büyük eksikliği sadece bizlerin değil dışarıdan gelen misafirlerimizinde tespitleriyle söylüyorum ki imaj eksikliği ve köy havasından kurtulamamasıydı. zeytin ağacı projesi tek başına olmasa bile bir kentsel dönüşüm içinde yerini alarak kırıkhana büyük katkı sağlayacaktır. yetkililerin dikkatine diyorum. ellerinize sağlık çok güzel bir yazı devamını bekliyoruz.

    Cevapla
  6. 31 Ocak 2013, 13:54

    Sözcük anlamı olarak ‘imaj’; his, hayal, bir duyguyu uyandıran, düşündüren şey, görünüştür. Bir kimsenin, bir köyün ya da şehrin kendisine ilişkin olarak başkalarında yaratmak istediği ya da bıraktığı izlenimdir. Bu çerçevede, şahsen ben yaklaşık 50 yıldır Kırıkhan’ımızı izlerim, gözlemlerim. Ancak niye yalan söyleyeyim ki, yıllardın mahalleleri artıyor; caddeleri, sokakları çoğalıyor ve nüfusu çoğalıyor ama bir türlü köy görüntüsünden kurtulamıyor, kentsel dönüşümü sağlayamıyor. Neden? Elbette ki bu şehri yönetenlerin öngörüsüzlüğünden, ufuksuzluğundan, ilgisizliğinden, topluma ve şehre karşı olan asıl sorumluluklarının yerine getirilememesinden kaynaklanıyor. Dışarıdan gelen insanlar ilk defa bir şehre girerken, ilk gördükleriyle o şehrin tarihi, ekonomisi, kültürü ve sosyal yaşamı hakkında kanaak sahibi olurlar. O şehirden çıkarken son gördükleri asla akıllarından çıkmaz, hafızalarında kaydedilir ve zaman zaman o son görüntüler tekrar hatırlanır. Ben şahsen yıllar yılıdır Kırkhan’a girerken de, Kırakhan’dan çıkarken de ilk ve son gördüklerimden, ne yazıktır ki güzel memleketimin imajı hakkında hiçbir fikir sahibi olamıyorum. İtiraf etmeliyim ki, Kırıkhan köy görüntüsünden bir türlü kurtulamıyor, her nedense kentleşemiyor, hele hiç güzelleşemiyor. Geçen hafta sonu İstanbul’da, Zeytinburnu’nda gezerken ne gördüm biliyor musunuz? Zeytinburnu’nun ortasında ‘Zeytinpark’! İnsanların gezdiği, oturduğu, dinlendiği ve çocukların oynadığı o parkta yalnızca zeytin ağaçları var. İsmet Hoca doğru söylüyor; değil yolları, caddeleri, sokakları, Kırıkhan’ın tamamı zeytin ağıcından bir parka dönüştürübebilir. O zaman dışarıdan gelen, Kırıkhan’a giren ve Kırkıhan’dan çıkan insanların aklında o yemyeşil zeytin ağaçları iz bırakır. O imaj insanların aklından asla silinemez. Çünkü o zaman zeytin denince akla Kırıkhan, Kırıkhan denince de akla zeytin ağaçları gelir. Tekrar ediyorum “Kırıkhan’a zeytin ağaçları” yakışır. Kışın çamurdan, yazları tozdan geçilmeyen Kırıkhan, hiç olamasa ileride yemyeşil zeytin ağaçları ile anılır.

    Cevapla