Rahmetli Alaiddin Bilgin’i Kırk yıl önceden tanımış, eşi Münire hanımın ekmeğini, kahvesini içmiştim. Son zamanlarda oğlu İnönü Mehmet Bilgin’i her ziyarete gittiğimde, özellikle öğleden sonraları zar zor görmesine rağmen üst kattan aşağıya iner “Komşular nasılsınız? Diye sorar, sonra bir koltuğa oturur ve başlardık eski günlerdin söz etmeye. Her defasında “On gün kaldı Sene-i devriyesine” der, “Bu Sene helva yaptırıp dağıtıcım.” Diye de konuşurduk eski günlerde ve gelecek günlerden. Ben sürekli oğlu hakkında ileri geri konuşur laf çarptırır, bazen de İnönü’nün küçük oğlu Burçak hakkında laf çarpardım, “Müniri teyze fazla çarpmasın seni diye” söylerdim. Münire teyze gayet kibar bir şekilde “Oğlum onlara helal” derdi.
Münire teyze bir sohbet sırasında Babasının kendisini ilkokuldan aldırıp Kur’an Kursu’na kaydettirdiğini anlattı. Bayan öğretmeninden hep dua ile söz ederdi. Kur’an öğrendiği ve hatim indirdiği için de hayıtından gayet memnundu. Kayın babası Hafız Osman’dan, kayın biraderi Hüseyin’den konuşur, Alaaddin amcayı sekiz yıl olmuştu kaybedeli. Ama hep saygıyla, muhabbetle anlatırdı. Öyle ki onun CHP li damarından bile şikayet etmezdi. İki oğlu, iki kızı vardı. Hepsinden memnunluğunu kendisine iyi baktıklarını ve sürekli dua ederdi. Kardeşi İhsan’ı özlediğini ifade eder “Bir o kaldı, bir de bacım. Allah hepsinden razı olsun.” Diye de hemen belirtirdi.
İnönü Mehmet Bligin’in Matbaasının üzerindeki büronun üstünde otururdu. Her sabah ve her hafta sonu İnönü Mehmet Bilgin annesinin yanına çıkar, sobasını yakar. Çayını hazırlar ve uyandığında üşenmeden, şikayet etmeden, yüksünmeden çıkartır, öğle ve akşam yemeği ile yakinen ilgilenirdi. Şimdi onun gazetesinde onun meslektaşı ve baba dostu olarak yazmak ve yayınlamak istedim. Anne ve Babasına iyi davranmak, onlara iyi evlat olmak her evlada nasip olmaz.
Bu şehirde yaşarken gördüğüm ve gıbta ile baktığım üç kişiden biri. Bu nedenle de ayrıca farklı bir sevgim var. Biri Ali Tekin, Birisi Rahmi Vardı. İlhami, Rahmi ve Dr. Şeref Vardı benim için çok özel bir yere sahipler. Annelerinin yanından hiç ayrılmadılar ve nihayetinde onun adına “Muhabbet Camii’ni” inşa ederek kalıcı bir eser bıraktılar. Birisi de İnönü Mehmet Bilgin. Sekiz senedir Annesi ile yakından ilgileniyor. Eşi Emel, çocukları Burçak ve Burak hemen her gün uğrayıp hatır soruyor, her türlü ihtiyacını karşılıyorlar. İnsan olarak anne ve babamıza yaşadıkları sürece bakmak insani bir görev olduğu kadar Dini bir görevdir.
Münire teyze geride iki oğul, iki Kız bıraktı. Bunlardan olan dokuzu erkek, ikisi kız torunları var. Bu torunlarının da inşallah anne ve babalarına da aynı derecede sevgi ve saygı ile bakarlar.
Münire Teyze o çok özlediği hayat arkadaşına komşu oldu. İnşallah Cennette de komşulukları devam eder. Biz hakkımızı helal etmiştik, inşallah Alaattin amcaya selamımızı ve dualarımızı ulaştırır.
Mekanın cennet olsun komşu.