featured

Montaj

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bundan 3,5 yıl önceydi.

Mübarek Ramazan Ayı’nın son günlerinde bir ikindi vaktiydi.

Dörtyol’da 4 polisin şehit edilmesi sonucu yaşanan olaylarla ilgili düzmece bir ses kaseti internete sızdırılmıştı.

Ses kasetindeki konuşmanın bana ait olduğu iddia ediliyordu.

Daha yeni interneti açıp ses kaydını henüz dinlemiştim ki telefonum çaldı.

Arayan kişi kendisinin Taraf Gazetesi Ankara temsilcisi N.  olduğunu söylüyordu.

İnternette dolaşan ses kasetindeki sesin bana ait olup olmadığını ve kasetin Montaj mı? Olduğunu sordu.

Telefonun diğer ucundaki gazeteci hanıma,  iftardan sonra avukatım ile görüşüp hakkımdaki iddialar ile ilgili basın açıklaması yapacağımı söyledim ve telefonu kapattım.

Aradan daha bir saat geçmemişti ki bu sefer de aynı gazetenin İstanbul temsilcisi aradı.

(Sıkı durun asıl macera şimdi başlıyor.)

Taraf gazetesi İstanbul temsilcisi telefonda aynen şöyle diyordu;

-Lütfi Bey, biraz önce sizi gazetemizin Ankara temsilcisi N.Hanım aradı. Sizinle yaptığı telefon görüşmesini kayda aldı ve o kaydı bize gönderdi. Bizde, İstanbul’daki ses stüdyomuzda bir takım incelemeler yaptık. Bu incelemeler neticesinde,  internette dolaşan ses kasetindeki konuşma ile N.Hanımın sizinle yapmış olduğu ve kayda aldığı görüşmede ki sesin birbirinin aynısı olduğunu tespit ettik. Dolayısı ile internetteki ses kasetinin montaj olmadığı ve size ait olduğunu belirledik. Bununla ilgili bir şeyler söylemek ister misiniz?

O beyefendiye ne söylediğim sır kalacak.

Gerçi siz tahmin etmişsinizdir.

Evet, bu ülkede böyle yüzlerce rezillik yaşandı.

Yüzlerce masum insan,

-düzmece ses kasetleri,

-uydurma ihbar mektupları ve

-saçma sapan gizli tanıklar ile itibarsızlaştırılmaya çalışıldı.

Bu şekilde cereyan eden olayların çoğunda ise insanlar cezaevlerine atıldı.

Çok şükür cezaevine girmedik ama 3,5 yıldır o mahkeme senin bu mahkeme benim dolaşıyoruz.

Adana Özel yetkili Mahkeme’de terör örgütü üyesi suçlaması ile yargılandık ve Allaha binlerce şükürler olsun beraat ettik.

Ne acı değimli?

Yüksek vatan sevgisine sahip bir kişinin, terör örgütü üyesi olarak yargılanması!

Gerçi bu suçlamadan bir yıl sonra Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ Paşa’nın Terör Örgütü yöneticisi olarak cezaevine girmesine şahit olunca ben acımı unuttum.

.

.

.

Ve hala Dörtyol’daki mahkememiz devam ediyor.

Her üç ayda bir duruşmaya katılıyoruz. Onikinci duruşma bitti önümüzdeki günlerde 13. duruşmaya katılacağız.

Mahkeme bu kadar sürünce haliyle ilk duruşmalardaki heyecanda azaldı.

İlk duruşmalarda basının ve BDP Milletvekillerinin ilgisi yüksekti.

Her mahkememize muhakkak birileri geliyordu. Leyla Zana, Sırrı Sakık ve diğerleri.

Mahkeme devam ettiği için dosya ile ilgili bilgi veremiyorum.

İnşallah bu mahkemeden de beraat alınca yaşanan süreci bu köşede sizinle paylaşacağım.

Bunları niye mi yazdım.

İki gün önce 7000 kişinin dinlendiğini gazetede okuyup aynı günün akşamında da Sayın Başbakanımıza ait olduğu söylenen ses kasetini izleyince 3,5 yıl önceki benim için son derece üzücü olan günler aklıma geldi.

Neler yaşadığımı, bir ben, bir de Allah biliyor.

Samimiyetimle söylüyorum şu an Başbakanımızı en iyi anlayanlardan biri şüphesiz benimdir.

Onun yerinde kesinlikle olmayı istemezdim.

Bu gün Başbakana ait olduğu söylenen ses kaydının Montaj mı? Yoksa gerçek mi olduğu tartışılıyor.

Başbakan montaj diyor,

Muhalefet ise gerçek diye ısrar ediyor.

Belki birileri kızacak ama Başbakanın ve ailesinin şu an içine düşmüş olduğu durumu konuşmayacağım. Çünkü kasetler üzerinden siyasete ilk günden beri karşıyım. Sadece şunu diyebilirim “gam yok, Allah var ve eden bulur.”

Oysaki Sayın Başbakan o günlerde iftiraya uğramış bir vatandaşı olarak benim hakkımı korumak yerine 2010 referandum seçim çalışmalarında bu ses kaydını çoğu yerde kullandı ve bizi yerden yere vurdu.

Biz ne mi yaptık.

Kimsesizlerin Kimsesi olan Allah’a sığındık ve ona dua ettik.

-Ya Rab sen kimsesizlerin Kimsesi-sin. Bize yapılanları görüyor ve duyuyorsun. Bize bunları yapanları senin adaletine bırakıyorum.

Geçen bu 3,5 yıl içerisinde hayatımız alt üst oldu. Hala daha düzenli bir iş kuramadık ve eğitimimizi bitiremedik.

Ve şimdi.

Sayın başbakanımız bizi, bize ve kendisine yapılanlara karşı ortak mücadeleye çağırıyor.

Peki, şimdi bu çağrının üzerine ne mi yapacağım,

Hukuk mücadeleme sonuna kadar devam edip Yaradan’ın adaletinin tecelli etmesini bekleyeceğim.

(Bu mücadelemde beni bir an olsun yalnız bırakmayan başta aileme, dostlarıma, avukatıma ve Sayın A. Şefik Çirkin’e sonsuz teşekkürler.)

Kalın sağlıcakla…

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Montaj

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

6 Yorum

  1. 2 Mart 2014, 20:49

    Sade icten duygulu yazilarinla cok yararli olacagin kaanetimle hos geldin baskan.

    Cevapla
  2. Ben de Lütfü Başkan gibi o dönemde ”Silahlı terör örgütü üyesi ” şüphesi ile 6 ay buyunca Adana Cumhuriyet Savcılığı tarafından dinlenen bir Dörtyolluyum.Eden buluyor inşallah.

    Cevapla
  3. aldığımız islami terbiye ve ananelerimize göre düşmanımız olsa bile haksızlık yapmayacak,haksızlığa alet olmayacak,haksızlığın yanında yer almayacağız inşaallah.

    Cevapla
  4. 27 Şubat 2014, 15:01

    Acırsan acınacak duruma düşersin, yöntemini kullanan birisi için daha radikal yazmalıydınız başarılar diliyorum……..

    Cevapla
  5. Adalet herkese bir gün lazım olur.

    Cevapla
  6. Gam yok, Allah var, eden bulur.

    Cevapla