featured

Maliki’nin Erbil Ziyareti

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Irak Başbakanı Nuri El-Maliki, 9 Haziran 2013 Pazar günü Erbil’i ziyaret etti ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesut Barzani ile uzun bir toplantı gerçekleştirdi.

Ayrıca Maliki, Erbil’de Bakanlar Kurulu toplantısını da yaptı. Irak merkezi hükümeti olarak Irak’ın 18 ilinde Bakanlar Kurulu toplantısı yapma yetkisi olmasına rağmen, Erbil’de yapması farklı bir anlam içermektedir. Kabine’deki bütün bakanların katılımıyla yapılan toplantının Erbil’de gerçekleştirilmesi, IKBY açısında Irak’a bağlılığın vurgulanması anlamına gelebileceği gibi, Irak merkezi hükümeti açısından da güvenin tazelendiği ve kabullenildiği öngörüsünde bulunulabilir. Ancak burada önemli olan nokta algılamaların ötesinde siyasi olarak Irak’taki yansımasıdır.

Maliki Erbil’i en son Kasım 2010’da 7 Mart 2010’da yapılan seçimlerden sonra hükümet kurma çalışmaları çerçevesinde ziyaret etmiş ve burada 19 maddeden oluşan Erbil Anlaşması imzalanmıştı.

Erbil Anlaşmasıyla birlikte ancak hükümet kurulabilmişti. Hükümet kurulmasının ardından ikinci kez iktidara gelen Nuri El-Maliki merkezi hükümeti güçlendirmeye ve kontrolünü arttırmaya çalışmıştı. Bunun üzerine hem hükümet içi muhalefet ortaya çıkarken hem de merkezi hükümet ile IKBY arasında problemler ortaya çıkmış ve iki taraf ilişkileri gerginleşmişti. Hükümet içi muhalefete Erbil’in evsahipliği yapması ve muhalefet toplantılarının burada gerçekleştirilmesi IKBY ve merkezi hükümet ilişkilerini kopma noktasına getirmişti. Hatta gerginlik silahlı çatışma riskine kadar ulaşmıştır. Başta Kerkük ve çevresi olmak üzere merkezi hükümete bağlı güvenlik güçleri ve IKBY peşmergeleri karşı karşıya gelmiştir. Bu gerginliğin azaltılması için farklı düzeylerde yapılan toplantılar sonucu, 2 Mayıs 2013’te Bağdat’ta görüşmelerde bulunan IKBY Başbakanı Neçirvan Barzani ile Nuri El-Maliki arasında 7 maddelik bir anlaşma imzalanmıştır. Anlaşma iki taraf arasındaki ilişkileri yumuşatacağı gibi Irak’taki dengeleri de değiştirecek niteliktedir. Zira gerginlik politikası hem Irak merkezi hükümet hem de IKBY’ye zarar vermeye başlamıştı. Özellikle Sünni Arapların başta Anbar, Musul ve Selahaddin olmak üzere Irak’ın çeşitli bölgelerinde büyük çapta protesto gösterileri düzenlemesi ve bu olayların şiddete dönüşmesinin ardından Irakiye listesi ile birlikte hükümete karşı muhalif kampı oluşturan Kürt partiler, çekimser kalmış ve olaylara müdahil olmamıştır. Nuri El-Maliki’nin Sünnilerin yaptığı gösteriler karşısında geri adım atmaması ve Sünnilerin de eylemlerde tansiyonu yüksek tutması, Irak siyasetini de oldukça gerginleştirmiştir. Bu noktada Kürtler Irak’taki hemen her krizde olduğu gibi fayda sağlayamaya yönelik adımlar atmış ve merkezi hükümet ile görüşmelere başlamıştır. Böylece sadece Sünni Araplar, hükümete karşı muhalif olarak kalmıştır. Irak merkezi hükümeti ciddi bir direniş sergileyen muhalefetin gücünü kırmak için IKBY’ye yeşil ışık yakmış, IKBY de merkezi hükümetle problemli olduğu konuları çözmek için avantaj yakalamıştır. Yani reel olarak karşılıklı algılamalarda bir değişim ya da dönüşüm olmasa da pazarlık masasındaki kazanımlar siyaseti değiştirmiştir.

Bu noktada Nuri El-Maliki ve Mesut Barzani arasında yapılan görüşmenin ardından gerçekleştirilen basın toplantısında belirtilen konular da dikkate alınmalıdır.

Zira özellikle Kerkük ve tartışmalı bölgeler sorununun çözülmesine ilişkin atılacak adımların dile getirilmesi ve bu konudaki kararlılığın ifade edilmesi önemlidir. Mesut Barzani karşılıklı ziyaretlerin devam edeceğini kendisinin de Bağdat’a gideceğini söylemiştir. Yapılan basın toplantısında Mesut Barzani, sorunların çözümünde anayasanın temel alınacağını ve hakemlik rolü üstleneceğini ifade etmiştir. Ancak burada Irak merkezi hükümet ve IKBY arasında anayasanın yorumlanması konusunda derin farklılıklar bulunmaktadır. Bu yüzden anayasasının temel alınarak sorunlara çözüm bulunacağının ifade edilmesi gerçekçi durmamaktadır. Burada yeniden siyasi pazarlıkların ortaya çıkması muhtemeldir. Öte yandan Kerkük ve tartışmalı bölgeler sorunu da sadece iki taraf arasındaki bir sorun gibi gösterilmektedir. Nuri El-Maliki basın toplantısında bir soru üzerine 140. madde ve peşmergelerin bütçesi konusunda anlaşmaya varıldığını söylemiştir. Ancak 140. Maddenin uygulanmasından önce başka aşamaların gerçekleştirilmesi gerektiğini belirten Maliki, bu aşamalar gerçekleştirilmezse sorunların giderilmesi mümkün olmadığını söylemiştir. Tartışmalı bölgeler ve 140. Madde sorununun çözülmesi için nüfus sayımı yapılması gerektiğini belirten Maliki, 2013 yılı içerisinde nüfus sayımı yapılması ve sıkıntıların giderilmesi için çalışılacağını ifade etmiştir. Maliki’ye tüm bunların yapılabilmesi için il sınırlarını düzenleme yasasının parlamento tarafından onaylanması gerekmektedir. Bu yasa Cumhurbaşkanlığından parlamentoya gönderilmiş, ancak ele alınmamıştır. Maliki’nin ifadesine göre, il sınırlarının belli olması durumunda tartışmalı bölgelerin sorunlarının giderilmesi kolay olacaktır. Maliki, bu bölgelerin nüfus yapısının nereye bağlı olacağını tayin edeceğini söylemiştir. Yani halk nereye bağlı olacağına kendisi karar verecektir. Burada hem Kerkük hem de tartışmalı bölgeler için yeni sorunlar ortaya çıkmaktadır. İl sınırlarını düzenleme yasasının parlamentodan geçmesi durumunda Kerkük’ün sınırları da tartışmaya açılacaktır. Zira Kerkük’ün sınırları 1976’da yapılan düzenlemeyle değiştirilmiştir. Bu sınırların eski haline getirilmesi Kerkük’teki nüfus dengesi de yeniden bozacaktır. Diğer taraftan Musul, Selahaddin, Diyala gibi illerde tartışmalı bölgeler olarak ifade edilen yerlerde sadece Kürt ya da Şiiler yaşamamaktadır. Aksine bu bölgelerde Türkmenler ve Sünni Araplar çoğunluğu oluşturmaktadır. Bu noktada Kerkük’le birlikte tartışmalı bölgelere siyasi uzlaşıyla çözüm bulunmalıdır. Ayrıca Nuri El-Maliki bir soru üzerine Halepçe’nin de il yapılabileceğini ifade etmiştir.  Merkezi hükümet olarak bu fikri destekleyeceklerini söyleyen Maliki, bunun takipçisi olacaklarını dile getirmiştir. Halepçe’nin il olması Kürt iç politikasını da etkileyecektir. Halepçe, Süleymaniye’ye bağlı bir ilçedir. Süleymaniye KYB’nin kontrolünde olmasına rağmen, Halepçe’nin il yapılması durumunda buranın kontrolü konusunda da çekişmenin yaşanması muhtemeldir.

Sonuç olarak hem Nuri El-Maliki hem de Mesut Barzani konumunu ve iktidarını kuvvetlendirmiştir.

20 Nisan 2013’te yapılan yerel seçimlerde 2009’daki seçimlere nazaran kayba uğrayan Nuri El-Maliki, 2014’te yapılması planlanan genel seçimler öncesinde elini güçlendirmek ve iktidarını pekiştirmek istemektedir. Hükümete en sert muhalefeti gösteren Sünni Arapları yalnız bırakmak adına, Nuri El-Maliki Sünni Araplarla yakınlaşan Kürtleri kendi tarafına çekerek avantaj sağlamaya çalışmaktadır. Ancak bu durum yeni kutuplaşma ve kamplaşmalara yol açabilir. Irak’ta son 5 yılın ardından en fazla şiddet eyleminin yaşandığı 2013 Mayıs ayından sonra atılacak her adımın iyi hesaplanarak atılması, Irak’taki istikrar açısından son derece önemlidir.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Maliki’nin Erbil Ziyareti

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir