Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencileri tarafından organize edilen ve 16-17 Mayıs tarihlerinde 2 gün boyunca çeşitli bilgi paylaşımında bulunulacak olan 1. Doğu Akdeniz Tıp Kongresi’nin ilk günkü programında “Uluslararası Standartlar ve Türkiye’de Tıp Eğitimi” konusu tartışıldı. Bölge Üniversitelerinden çok sayıda akademisyen ve öğrencinin katıldığı kongreyi Üniversitemiz Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yusuf Önlen ve Tıp Fakültesi öğretim üyeleri de takip etti.
Sunumlar öncesi konuşma yapan Üniversitemiz Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yusuf Önlen, kongre düzenlemenin çok kolay bir iş olmadığını belirttiği konuşmasında, “Kongre hazırlığı bazen aylar hatta yıllar alabiliyor. Ama içimizdeki genç ve dinamik arkadaşlarımız 3-4 ay gibi kısa bir zamanda çok başarılı bir organizasyona imza attılar.” dedi.
KONGRE VESİLESİYLE BİLGİLER PAYLAŞILIYOR
Davetlilere Antakya hakkında bilgiler veren Prof. Dr. Önlen, Antakya’nın tarihin en eski şehirlerinden birisi olduğunu, birçok güzellikleri içerisinde barındırdığını ve ilk olimpiyatlara ev sahipliği yaptığını aktardı. Bununla beraber Antakya’nın gastronomi şehri olarak da tanındığını dile getiren Önlen, davetlilere 500-600 lezzet arasından bazılarını tatmaları tavsiyesinde bulundu. Prof. Dr. Önlen, kongrenin ise şölen ve bayram havasında geçmesini temenni ederek, kongre vesilesiyle insanların uzun zamandır görmediği dostlarını gördüğünü, dostlukları pekiştirdiğini, yıllar içerisinde yapmış oldukları çalışmaları paylaştığını ve bilime katkı sağladıklarını kaydetti.
NOT ALMAYA DAYALI EĞİTİM, TERK EDİLİYOR
Özellikle Türkiye’de verilen tıp eğitimi hakkında değerlendirmeler yapan ve açıklamalarında tıp eğitiminin artık klasik not alma sisteminden çıkması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Tacettin İnandı ise şunları aktardı: “Yani fotokopiler üzerinden okuyarak, ezberleyerek sınıf geçme yaklaşımı artık ömrünü tamamlamış gözüküyor. Bizler bilimsel bir mesleğin temsilcileri olarak bilimsel yaklaşımı içselleştirmek durumundayız. Bilimsel bakış açısını, ortaya çıkartılan bilginin nasıl ele alınabileceğini, nasıl bakılabileceğini içselleştirmek ve özümsemek durumundayız. Bunu sağlamanın en iyi yolu ve yöntemi de bu işin içerisine girmek. Yani notlar okuyarak gelişmemiz mümkün değil. Bunu sağlayacak olan en güzel araçlar da bu kongreler. Pek çok okulda; orta öğretimde hatta ilk öğretimde uygulanan araştırma süreçlerini bizler de mutlaka tıp eğitiminin içerisine entegre etmek durumundayız. Ben bu açıdan fakültelerimizin tıp eğitimi programlarını gözden geçirmelerini arzu ediyorum. Bu tür bilimsel etkinlikleri bu açıdan değerli gördüğümü söylemek istiyorum. Bu sene ilkini yapıyoruz ancak inanıyorum ki bu etkinlik önümüzdeki yıllarda her yıl bu bölgelerdeki fakültelerden birinde olmak koşuluyla daha güçlü daha etkin ve daha başarılı bir şekilde yürüyecektir.”
Daha sonra kürsüye gelen Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. İskender Sayek, “Tıp Eğitimi ve Eşyetkilendirme” adlı sunumunu yaptı. Hazırladığı sunumda ABD başta olmak üzere dünyadaki tıp eğitimine karşı yaklaşımlara değinen Sayek, özellikle tıp alanındaki teknolojik gelişmelerin hasta doktor ilişkisini zayıflattığına işaret etti
ÖĞRENCİLER ARASINDA BİRLİK VE DAYANIŞMA SAĞLANIYOR
Düzenleme kurulunun öğrencilerden oluştuğu ve bölge üniversiteleri arasında birlik ve dayanışma ruhuna katkıda bulunulacağı düşünülen kongrenin amacının, “Bilimsel araştırma ve çalışmaları teşvik ederek öğrenciler arasında paylaşımda bulunmak, öğrencilerin kendilerini geliştirmelerine katkı sağlamak ve ortak problemlere ortak çözümler üretmek” şeklinde tanımlanan açılış konuşmalarında; kontenjan artışlarıyla beraber niteliksizleşen, öğrenciler arasında rekabeti körükleyen, insani bağları zayıflatan, toplum ve tıp öğrencileri arasında boşluklar yaratan, pratik ve teorinin buluşturulamadığı, özgür bilimsel ortamın azaltıldığı tıp eğitim sisteminin dönüştürülmesi gerekliliğine vurgu yapıldı.
