featured

Muhalefet üç benzemez, hükümet ayrı bir benzemez olunca

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Muhalefet üç benzemez, hükümet ayrı bir benzemez olunca ortaya yeni bir koalisyon hükümetinin kurulması mümkün görülmüyor.

Okullarda toplama işlemini öğretirken “ Un + Su = Hamur” örnek olarak verirdik. Yani iki ayrı benzemez bir araya geldiği zaman yeni bir benzemez ortaya çıkar derdik. Toplamanın Sonucu ortaya çıkar diye söylerdik. Anlamlı değerli kullanılan bir yeni değer ortaya çıkar derdik. Burada muhalefet ve hükümetin değerleri “ Taş, su, çakıl, ” olunca ortaya yeni bir anlamlı değerli madde çıkmıyor. Bunun arasına “ Toprak “ olan iktidarın partisi karışınca ortalık karışıyor çalkalanıyor toprakta suda eriyerek veya taşın arasında ya çamurlu su oluyor ya da topraklı taş. Kısaca istenilen koalisyon yani beklenen hükümet kurulamıyor.

Hayalperestlik ve ihtiras devlet yönetimlerinde hiçbir zaman strateji olamaz. Olmamalı.  “ Şam’da Cuma namazı kılmak “ Milli bir hedef olmamalı idi. Olursa ne olur işte bu günlere geliriz. Hatay’dan başlayan Suriye sınırımıza boydan boya 6 metre eninde 5 metre derinliğinde hendek kazmak ve donatmak durumunda kalırız. Suriye’nin bölünmesi, Türkiye’nin toprak kaybetmesi sonucunu getirdiğini bilmek lazım. Her ne kadar da DEAŞ’tan alınacak toprakların güvenli bölge yapılacağı Başbakan tarafından ifade ediliyorsa da yine bir ham hayal içinde oldukları ortada. Böyle sığ düşünmek niye? Anlamış değilim. Bu gün Suudi Arabistan İsrail’le birlikte menfaati için hareket ederken biz çok basit işlerle uğraşıyoruz.

PYD Amerika’nın kara kuvvetleri olduğunu, PKK yine ABD’nin aktörü olarak görevlendirilmişken, 2009’da devlet olarak kabul edilen “çözüm” sürecinin siyasi bir hata olduğunu artık kabul etmek lazım.

Bayrak indirmeden tutun mahallelerde hendek kazmalara vergi toplamadan tutun askeri birlik kurmalarına, yol kesme, askere polise silah sıkmadan sade vatandaş üzerinde devletin yerini aldıklarını her fırsatta hissettirmelere, Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın PKK’nın kaçırdığı çocukları HDP getirsin diyerek birilerini devlet yerine koyarak bölgede Türkiye Cumhuriyetinin etkinliğinin kalmadığını adeta teyit ediyorlardı. Niçin ? Çünkü : İçteki ve dıştaki oluşan çeteler bir amaç uğruna yeşermesi ve oluşmasına göz yumuldu. İçerdeki “ Barış “ süreci dışarıdaki Esad’in gitmesi için göz yumulan veya müsamaha gösterilmesi sonucundan bu duruma gelindi. Artık mızrak çuvala sığmadığını gören Cumhurbaşkanı “ Güvenlik sorunu var “ şeklindeki konuşmasında “Barış sürecinin” sona erdiğini söylemesi üzerine  fitilin ucu ateşlenmiş oldu. İsyan eden çetelerin, terör örgütlerinin üzerine 22 ilde 590 kişi eş zamanlı operasyonlar ve Zap, Metina, Gara, Avaşin, Basyan, Kandil ve Harkuk uçaklarımızla bombalandı. Böylece Çözüm sürecini sona erdiren adımlar atıldı. Söylemini HDP Eş başkanı ifade edince 11 günde 17 polis ve Mehmetçiğimiz şehit olmuştur. Artık geldiğimiz bu durumu  “bölgede güvenlik önlemleri “ alındı diyen başbakan da bölgede güvenlik önlemlerinin olmadığının da bir işareti sayılmaz mı? Bu arada CHP gençliği “Yarım kalan hayalleri tamamlamaya Suruç’a “ giderek, Kobani’de ki çocuklara oyuncak götürmekle meşgul. Ne diyelim.

Yazımın başına dönersek. Muhalefet partilerin konumu, dolayısı ile üç birleşemeyen olduğunun yukarıda izah etmeye çalıştığım yazımla ortaya koymaya çalıştım.

“Çözüm süreci” analar ağlaması söylemi ile başlatıldı. Türkiye’de herkes anaların ağlamamasını ister. Ben anaların ağlamasını isteyen olacağını zannetmiyorum. Ancak süreç yanlış kişiler muhatap alınarak, kapalı kapılar arkasında, yapılınca yanlış yol yanlış yere götürdü. Oysa ki “ Çözüm süreci” Bölgenin asıl devlet yanlısı insanları ile sık sık bir araya gelinerek, şehit aileler ve köy korucularına özlük haklarını vererek muhatap olunsa idi, olumlu sonuç alınabilinirdi. Hatta muhalefet partileri bilgilendirilip ortak çalışmalar yapılsa idi akıl insanlara gerek kalmazdı. Devlet HDP’yi İmralı’yı muhatap alırsa gelinecek sonuç bu oldu.

Bu durumda: “kaos tohumlarının ekildiğini, bundan yararlanmayı hedefliyorlar” şeklinde AKP’nin geçmiş icraatlarından yola çıkarak  MHP düşünse veya bu sonuca gelerek  koalisyonu kurun ben ana muhalefet partisi olacağım demesi bana göre çokta yanlış bir görüş değil. Aksine, tebrik etmek lazım. Önceden büyük bir öngörü göstererek karar verilmesini alkışlamak gerekirken, bazı yazarlar, işine gelmeyen politikacılar bunlardan etkilenen vatandaşlar devamlı MHP’nin hatta Devlet Bahçeli’yi suçlayarak niçin hükümet olmuyor şeklinde görüş bildirmelerini kabul etmek mümkün değil. Ne yapsın, halen Kobani’ye yardıma gidenle mi olsun, silahlara yaslanarak buralara geldik diyenlerle mi ? olsun. Yoksa her şeyi denetimsiz yalnız başına ucunun nere gideceği belli olmayan hayalperest ve  ihtirasa dayalı projelerle bir yerlere gideceklerini sananlarla mı? Olsun.

Sonuç olarak: Kaos ortamı yaratanlar vurmayalım mı? Şeklinde zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalışmayı bırakıp hatalı ham hayalleri bırakmalı. Denetim ve yolsuzlukların adalete ucu nereye varırsa varsın adalete sevk etmesi gerektiğini, adam gibi çözüm sürecini ve içeriğini kamuoyundan paylaşarak, çok acele bir hükümet kurulmalı. Yoksa hem hükümet kurmak için görüşeceksin hem de yalnız başına iktidar olurmuyum diye hesaplar yaparak erken seçimi düşlemek bana göre  benzemezler rolünü oynamaya devam edecek, devam ederken de sağduyulu vatandaşlarının gözünü boyayarak iktidara devam etmenin yollarının peşinde olunmaktadır. Yazık diyorum. Şu geçen zamana yazık. Değer mi? Memleketin hükümetsiz kalmasına ve iktidar uğruna erken seçim istemek.

Bu benzemezleri seçmen benzer yapar. Ben inanıyorum.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Muhalefet üç benzemez, hükümet ayrı bir benzemez olunca

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

0 Yorum

  1. 3 Ağustos 2015, 11:38

    Isabetli bir bakış açısı. katılıyorum. Keşke, herkes maskelerini çıkararak konuşsa. Maskesiz siyaset, maskesiz demokrasi, maskesiz liderler… Belki de Mesele ” Halaskârlar” dan kurtulabilmek.

    Cevapla