featured

Necmettin Çalışkan ’16 Nisan ve sonrası’

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

16 Nisan tarihi ülke için önemli bir milat oldu. Referandumla birlikte nur topu gibi yeni bir süreç ortaya çıktı. Etkilerini yavaş yavaş hissedeceğimiz “iki partili, tek adam sistemini hedefleyen bu yeni yapı, özü itibariyle bir kesimi tasfiyeye yönelik hazırlık gibi olsa da zararın tam olarak kime dokunacağını zamanla göreceğiz.

Sandıktan çıkan neticeyle birlikte ülkemizin en önemli problemleri gerilim ve kamplaşma ayyuka çıktı.

Bu milatla birlikte ülke artık siyaseten ikiye bölündü. Doğal olarak sosyal, kültürel ve siyasal sonuçlar doğuracak.

***

Ülkede FETÖ davaları bir linç kampanyasına dönüştü. Darbe girişiminin üzerinden bir yıla yakın zaman geçmiş olmasına rağmen hala ortaya net olarak bir şey konulamadı.

Sincan’da görülmeye başlayan Çatı Davadan mahkeme tutanaklarına yansıdığı kadarıyla darbeci askerler, “Evet bu işte biz varız. Ama bunu bize kim yaptı? Bizi kim yönlendirdi,? ” havasındalar. Bu ifadeler doğruysa  gizli bir elin kendilerini kullandığı, kumpasa düştükleri anlaşılıyor. Yani iç ve dış düşmanlar bunu yaptı ama fitili kimin ateşlediği bilinmiyor. Esas mesele de bu.

İçinde bulunduğumuz süreç bir an önce sonlandırılıp 15 Temmuz Darbe Girişimiyle ilgili davalarda yargılama süreci bir an önce tamamlanmalı, suçlu olanlar cezalandırılıp, suçlu ile suçsuz birbirinden ayrılmalıdır.

İktidar sahipleri duymuyor olabilir. Toplum ciddi bir feryad-ı figan içerisinde. Bunu yandaşlar ve karşıtlar söyleyemiyor. Yandaşlar yandaş olmanın verdiği körlükle görmezden geliyor; karşıtlar da baskı ve sindirme korkusuyla sessiz kalıyor.

Ama bizim, kime neyi, ne niyetle söylediğimiz gayet açık olarak bilineceği için açıkça söylüyoruz ki hem sosyal hem ticari hem de siyasal açıdan OHAL bir an önce sona ermeli, yargılamalar hızlandırılmalı, normalleşme başlamalıdır.

Aksi takdirde durum her geçen gün daha büyük fecaatlere doğru gitmektedir. Artık bu dönemde kimin mağdur olacağı kestirilememektedir. Şahıslar ve kurumlar yıpratılmakta, suçu olmayanlar da işin içine çekilerek iş sulandırılmaktadır.

***

En önemlisi de -iktidar farkında değil ama- baltayı taşa değil, kendi ayağına vuruyor. Bugün tutuklu olan 50 bin kişinin  eminim 49 bin tanesi Ak Parti’ye oy vermiştir.

İktidarın siyasal ve sosyolojik tabanı bu süreçte mağdur olmakta ve çevre etkileriyle hemen herkes bu acıyla yanmaktadır. Uzaktan ya da yakından Fetö ateşinin düşmediği neredeyse hiçbir dindar aile yoktur.

Kanaatimizce, sadece bir söylem olmaktan öte, gerçekten “at izi it izine karışmış” bu süreçte kontrol hükümetten çıkmıştır. Gizli bir el devreye girmiş ve dindarlar aleyhine süreci yönlendirmektedir.

Anlaşıldığı kadarıyla iktidarın arzusu OHAL’i başkanlık seçimine kadar sürdürmektir. Problemlere kulak tıkayınca sadece sesi duymazsınız.

MHP’nin desteği ile aldığı oy oranı ortadayken; bu mağduriyet ve feryatların sosyal yapıya yansımasıyla bu sürecin daha da fazla iktidarın ve sosyal tabanının aleyhine işleyeceği açıktır.

“MHP’nin ipiyle ne kadar kuyuya inilir?” sorusu göz ardı ediliyor.  Kaldı ki Ak Parti içerisinde liderler kadrosunda yer alan Gül, Arınç ve Davutoğlu gibi birlikte yola çıkılan(!) ve kenarda kalan isimlerin önümüzdeki dönem nasıl bir rol oynayacağı meçhul. Kardeş olarak hatırlatmak istedik.  Yazılan, çizilen senaryolar hafife alınmamalı; her şey senaryo ile başlar sonra gerçeğe dönüşür.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Necmettin Çalışkan ’16 Nisan ve sonrası’

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir