Nevval Sevindi, 28 Şubat sürecinde dik duranlardan. Öyle hatırlıyorum. “Dik” duran herkese saygı duyarım, kim olursa olsun. Lakin geçen günlerde adı geçen hanımefendi, kendisine hiç yakışmayan bir yazı yazarak, tetikçi konumuna düştü.
Üzüldüm.
Bahse konu yazıda Hatay’da Alevilerin düğün yapamadıklarını yazmış. Çünkü Suriyeliler hemen basıyormuş.
Bir kişi çıksın ve Suriyeliler falan düğünü bastı desin. Diyemez çünkü böyle bir şeyin meydana gelme ihtimali sıfır bile değil. Bilenler bilir. Bilmeyenler de bilenlere sorsun.
Nevval Sevindi, ya birilerinin aslı astarı olmayan söylediklerine inandı böyle ipe sapa gelmez bir iddiada bulundu ya da, iktidara olan hıncını bu yazıyla çıkarmaya çalıştı. İkincisi birincisinden daha kötü.
Bahsi geçen yazıda, Suriyeliler yüzünden ayakta beklerken ayakları kangren olan hastaların dramı ile ilgili iddia da yalan. Ancak düğün basma iddiası daha fazla tahrik edici. Gerginlik çıkarmaktan başka işe yaramayacak bu uydurma yazı Nevval Sevindi’ye yakışmadı. Şahsen ben üzüldüm.
İktidarı eleştirmek başka, iftira etmek başka şeydir.
Basın da toplum gibi ikiye ayrılmış durumda. Recep Tayyip Erdoğan’ı ölümüne sevmek ve onda hiçbir hata görememek ile onu düşman görmek ve onda iyi hiçbir şey görmemek arasında fark yok. Aklı selim insanlar, doğruya doğru diyebilmeli. Zaman – Yeni Şafak çizgileri arasına sıkışmak mevcut kavgayı körüklemekten başka işe yaramıyor.
Orta bir yol bulma zamanı geldi ve geçiyor. Eli kalem tutanlar, aydınlar, ilim adamları, cemaat ve kanaat önderleri, doğruya demek zorunda.
Yoksa gerilim artarak sürecek ve çatışmaya dönecek.
Basının birbirlerini nasıl tanımladıklarına bakınca dehşetengiz tabloyu görürüz:
Yandaş- Candaş- havuz- zift- okyanus ötesi.
Aklıselim sahibi, vicdanlı ve ülkesini seven insanların yapmaları gereken şey, bu kavgada taraf olmadan yanlışları ve doğruları söylemeleridir. Nevval Hanımın yapmadığı gibi yapmak.
Aksi takdirde gerilim sürecek ve kavga daha da büyüyecek.
Nevval Sevindi’den demokrat ve aydın tavır bekliyoruz. Yine eskisi gibi.
