featured

 Önce iş güvenliği

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Gümrük ve Ticaret Uzmanı Mehmet ÇARDAK bir açıklama yaparak iş güvenliği hakkında bilgiler verdi;

Mehmet Çardak açıklamasında şunlara yer verdi;

6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu 30 Haziran 2012’de yayımlandı. Bu Kanun ile birlikte tüm özel ve kamu kuruluşları iş sağlığı ve güvenliği bakımından çeşitli önlemleri almakla yükümlü hale getirildiler.

Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri de (OSGB) işyerlerinin yükümlülüklerini yerine getirmek için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yetkilendirilmiş uzman kuruluşlar olarak belirlendiler.

Bakanlıkça yetkilendirilen Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri (OSGB); işyerlerinde çalışanların sağlık ve güvenliklerinin sağlanması, denetlenmesi ile İş Güvenliği ve Sağlığı (İGS) yönetim sistemlerinin kurulmasından sorumludurlar.

NEDEN İŞ GÜVENLİĞİ

Daha birkaç ay önce Soma’daki bir maden ocağında meydana gelen patlamada maalesef 301 vatandaşımızı kaybettik. Geçenlerde İstanbul/Şişli’deki bir inşaatta 32. kattan düşen asansörde 10 işçimiz daha canından oldu. Gün geçmiyor ki herhangi bir işyerinde bir iş kaza olmasın. İş kazalarında işçi ölümlerinin ardı arkası gelmiyor.

Oysaki 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun asıl amacı; iş kazalarının ve meslek hastalığının en aza indirilmesini sağlamaktır. Ama Türkiye’de her yıl en 1500 – 2000 işçi iş kazasında hayatını kaybediyor. Aslında bu ölümlü olaylara iş kazası değil, ‘cinayet’ demek lazım gelir.

Geçtiğimiz günlerde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik açıkladı: “Türkiye’de iş sağlık ve güvelik sözleşmesi yapma zorunluluğu bulunan 680 bin tehlikeli ve çok tehlikeli işyerlerinden 180 bini özleşme yapmış, 500 bini yapmamış. Nerede bunlar, tehlikeli ve çok tehlikeli işyerleri?” dedi.

Aslında bizim Bakan Çelik’e şunu sormamız gerekiyor: Nerede bu sözleşme yamayan tehlikeli ve çok tehlikeli işyerleri? Tehlikeli ve çok tehlikeli işyerleri neden iş sağlığı ve güvenliği sözleşmesi yapmıyor? Önce can mı yoksa mal mı? Bakanlığın denetim görevi yok mudur? İş sağlığı ve güvenliği sözleşmesi yapmayan tehlikeli ve çok tehlikeli işyerlerine uygulanacak yaptırımlar yok mudur? Yoksa uygulanmakta olan cezai yaptırımlar caydırıcı değil midir?

Türkiye’de meydana gelen iş kazaları neden önlenemiyor? Ya da iş kazaları neden en aza indirilemiyor? Tehlikeli ve çok tehlikeli işyerlerinde üretim ya da maliyet zorlaması mı var? İş kazalarının hiç olmaması için ya da en aza indirilmesi için gerekli tedbirleri almak ve denetimleri yapmak Çalışma ve Sosyal Bakanlığı’nın görevi değil midir?

ÇAĞDAŞ KÖLELİK SİSTEMİ

TBMM’de kabul edilen ve 11 Eylül 2014 Perşembe günü Resmi Gazete’de yayımlanan 6552 Sayılı Torba Yasa’da, iş kazalarının önlenmesine ilişkin ciddi düzenlemeler yok. Başbakan Ahmet Davutoğlu, konuya ilişkin olarak yaptığı açıklamada, “İş güvenliği için teşvikler artacak” diyor. Hatta yeni yayımlanan Torba Yasa’nın daha mürekkebi kurumadan yenisi için hazırlıkların başladığı söyleniyor. Bu da gösteriyor ki, iş kazalarının önlenmesi ya da denetimi konusunda yasalarda yetersizlik var.

Son yıllarda, TBMM’nde kabul edilen Torba Yasalardan çıkan yasal düzenlemeler her nedense hep noksan çıkıyor. Meclis’ten doğru dürüst ve noksansız yasa çıkmıyor.

Soma’da meydana gelen o faciadan sonra, TBMM’den çıkacak Torba Yasa’da, güya madencilerin çalışma şartları iyileştirilecekti. Ancak çıkan Torba Yasa’da yapılan düzenlemeler ile işletmelerin yükümlülüğü artırıldığı için patronların üretimi durdurdukları ve birçok madencinin işsiz kaldığı bilinmektedir. Maalesef yapılan düzenlemeler; en çok kazaların yaşandığı madenlerde, tersanelerde, inşaatlarda çalışan işçilerin lehine değil, aleyhine olmuştur.

Ayrıca Soma’da, İstanbul’da meydana gelen ve yüzlerce işçinin ölümüne sebep olan kazalarının gerçek sorumluları da tespit edilemiyor. Ölümlü iş kazalarının gerçek sorumlusu kimdir? İşveren midir? Devlet midir? OSGB’ler midir? Yoksa işçiler midir? Her nedense gerçek sorumlu ya da sorumluları tespit etmek mümkün olamıyor!

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik de, yaşanan iş kazalarında hiç sorumluluğu yokmuşçasına patlıyor ve “İşi daha ucuza yaptırmak için taşeronluk sistemini acımazsızca kullanarak güvenliği ikinci dereceye atıyorlar. İnsanları köleleştirdiler…” diyor.   Zaten 12 yıldır iktidarda olan AKP’nin iş yaşamına ilişkin politikası ‘çağdaş kölelik’ değil midir? Taşeronluk sisteminde işçinin iş güvencesi yoktur. Taşeron işçinin sendikalaşma, toplu sözleşme hakkı yoktur.

Taşeron işçi maalesef günde 11-12 saat çalışarak ömür boyu asgari ücrete mahkumdur.  Böyle bir sistemi uygulamaya koyan hangi iktidardır? Bize göre işçileri köleleştiren öncelikle ‘Taşeronluk Sistemi’ sonra da taşeronlardır.

ÖNCE İNSAN!

Asıl işverenlerin, taşeronların öncelikle insana saygı göstermesi, emeğe değer vermesi gerekir. Mal candan daha değerli olamaz! Bu ülkede işverenler de, devlet de, OSGB’le de, işçiler de iş güvenliği ve sağlığını önemsemelidir! Tüm kesimler üstlendikleri yükümlülükleri eksiksiz yerine getirmelidir. Yeter artık; bu ülkede iş kazaları olmasın, insanların ölmesin!

Eğer bir ülkede; iş güvenliği ve sağlıktan çok servete değer verilirse, bilinmelidir ki orada keseler şişmiş, insanlık ölmüştür. Unutulmamalıdır ki vatanını ve milletini en çok seven, görevini en iyi yapandır! Saygın işadamı; yatırım yapan, istihdam yaratan değil,  çalışanını yaşatandır!

 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
 Önce iş güvenliği

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir