featured

Ova Köylerimizde Oyunlarımız

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Yaşama biçimi, olarak kısaca Kültürün tarifi bilinir. Oyunlarımızda zamanla yaşama biçimine göre değişmiş. Bozulmuş, hatta unutulup gitmiş olduğunu, çok küçük bir araştırma sonunda gördüm. Bazı folklorcular, soğuk yerlere ve sıcak yerlere göre aynı oyunların değişerek oynandığını iddia etse de, gerçeği yansıtmadığını ortaya koymak için aslında bu konuya girdim. Gerçektende öyle olmadığını gördüm.

50-60 yıl önceki zamanlarda ova köylerimizde bulunan aşiretler( yakın akraba toplulukları) oyunlarımızı örf ve adetlerimize ve dini inançlarımıza uygun olarak yaşarlar ve uygularlardı. Öyle dendiği gibi “ Ayakların yere vurulması, omuzların titretilmesi ve oyunlarda hayda veya zılgıt gibi özelliklerin fazla olması” yoktu. Aksine rahatlığın ve huzurun, kendine güven ve dostluğun verdiği heyecanla oyunlar dik duruş, ağır hareketlerle sanki yerdeki yumurtayı kıracakmış misali, ayakların yavaşça inişi şeklinde oynanırdı. Zaten halayın başını çeken bir oyuncu tüm maharetlerini gösteren davulun ve zurnanın ritminde adeta kendinden geçercesine başka bir beyefendice başka bir gösteriş ve güzellikte ahenkli olarak ritim tutturmak için bazen ortaya geçerek oyuncularında bu ritme uyması için onları coşturur. Hatta oyuncuların arasında bulunan sesi güzel olanlar bölgeye uygun uzun havalar çekilirdi. Bu havaların sonunda oyuncular bellerindeki tabancaları çekerek havaya ateş ederler iyi zılgıt çalanda zılgıtını çalarak ortalığı şenlendirirdi. Başta oynayan kişi bu oyununu öyle dendiği gibi zenne şeklinde omuz titretme, veya yiğitliğe, edebe aykırı bir hareket edemezdi. Çünkü orada toplumun çok saygın büyükleri vardı. Bu zamanda oynanan oyunlar genelde garibin ayağı, Helebi, Deli arap, Dokuzbuçuk ve Küllük gibi oyunlar oynanırdı.

Zamanla özellikle, ova köylerinde yaşama standartları belli bir zamanda yükselice yaşama Kültürü de değişmeye hatta bozulmaya başladı. Bu bozulma günümüze kadar devam etmektedir. Bu toplumdaki bozulma ile birlikte oyunlarımız, geleneklerimiz, kısaca milli ve manevi değerlerimizle birlikte oyunlarımızda değişmeye bozulmaya, hatta yok olup unutulmaya başladı. Bozuldu da. Bazı araştırmacıların oyunlarımızı şu anda gördüğü gibi yazıp söyleyerek rapor etmeleri doğaldır. Şu anda öyledir. Ama şuanda öyle diye bizim oyunlarımız ve oyun adabımız böyledir demek bana göre yanlıştır. Bu konuyu Hz. Mevlana’nın “ Düşkün hasta olmazsa, tıp sanatı o güzelliği nasıl ortaya çıkar.” Sözü ile bağlamak istiyorum. Oyunlarımız hasta olmuş. Foklör araştırmacıları şimdi ortaya çıksın.

Özellikli olan Reyhanlı’da bulunan Çerkezlerin Çeçen,Aspura,Kate ve Riğ gibi oyunları daha 25-30 yıl önce düğünlerinde ve özel günlerde oynuyorlardı. Şimdi bilemiyorum. Yine Serinyol Beldemizin hemen altında bulunan Araphan köyümüzdeki köylülerin dehnek ve özel kıyafetleri ile kendilerine mahsus oyunlarını oynadıklarını gözlemlemiştim. Kırıkhan’ın Camuzkışlası, Kaletepe Köylerinde Grani, Çepikli ve Macirikin gibi bölgeye özgü oyunların oynandığını  gördüm. Bu oyunlar Diyarbakır-Lice’de oynanan oyunlara çok benzemekte ancak bizim köylerimizde bu oyunu oynayan insanlarımız biraz daha dik, ağır ve haşmetli bir görünüm içinde oynadığını söylemeden geçemeyeceğim. En son 1991 yılı Hatay Festivaline davet etmiştik. Özel ilişkilerle Deve oyunu dedikleri: Bir deve kervanı ve bu kervanda esirleri esirlerin kervanbaşını ve korucularını temsil eden seyirlik oyunlardandır. Burada deveyi 21 kişinin oluşturduğu üzerlerine örtü örterek deve görünümü veren ve yürüyen bir gösteri. Çok değerli bir organizasyondu. İleride Kırıkhan’ımıza yerleşen Bulgar, Bayır-Bucak, Ahıska, Afgan, 408 Evler olarak bilinen Trabzonlu ve Yörüklerin oyunlarını da inceler okuyucularımla inşallah paylaşırım. Kısaca, foklör denildiğinde, Milli Bayramlarda 3-5 dakikaya sığdırılan gösteriye dönük oyunlarımızdan ibaret değildir.

Sonuç olarak:1- Önce gençlerimize: Kültürünüze sahip çıkın. Babalarınızın, dedelerinizin kültürünü yaşamaya geliştirmeye bakın ki, birliğimiz, dirliğimiz daha da güzel olsun. 2- Başta sayın valim olmak üzere, Halk Eğitim Müdürlüklerimiz, İl Kültür Müdürlüklerimiz, Üniversitemizde bulunan değerli öğretim görevlilerimizin tez verirken bu konuları vererek çözüm ve önlemlerin alınması ile ilgili teklifler çözüme kavuşturulmalı.3- En önemlisi de Belediye Başkanlarımızın evlendirme dairelerini, kır düğünü de yapılabilecek  mekanlar olacak şekilde oluşturulmalıdır.

Bu konuyu 4 başlık halinde kendime göre yazmaya çalıştım. Hiçbir okuyucumun katkı vermemesini oyunlarımızın öneminin farkında olmayışına, ve gerçekten oyunlarımızın unutulmuş olduğuna bağlıyor. Hoşça kalın. Sağlıklı kalın diyorum.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Ova Köylerimizde Oyunlarımız

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir