Reyhanlı.. Sabır.. Regaib

Cumartesi günü saat 13.55 te meydana gelen patlamalar sonucu kan gölüne dönen Reyhanlı’da Bakanlar, Milletvekilleri, CHP Genel Başkanı ile Perşembe günü Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ziyaretlerde bulundular. Kamuoyunu sakinleştirmek adına yapılan görüşmeler sürüyor, yaralar sarılıp, acılar paylaşılacak. Devlet elbette ki mağdur olan esnafına sahip çıkacak.

Geçtiğimiz hafta Salı günü bir lokantada çıkan tartışmayı büyüten gençler, araya giren büyüklerin çabasıyla yatıştırıldı derken cumartesi günü meydana gelen iki patlama da 51 insanımızı rahmeti rahmana uğurladık.

Komşu ülke Suriye’de kan dökülüyor. Adına ister Arap Baharı, ister Demokrasi mücadelesi deyin, akan kanın sorumlusu olanlar tarih önünde elbette hesap vereceklerdir. Suriye’deki Baas rejiminin geldiği nokta, Suriye halklarının iki yıla yakındır yaşadığı şiddet ve kan bataklığı. Konuştuğumuz, sohbet ettiğimiz, zaman zaman da tartıştığımız Suriyelilerin içinde oldukları belirsizliği gördükçe kahroluyor, üzüntümüzü “Ya Sabır!” diyerek yüreğimize gömüyoruz.

Hatay’ı iyi bilenler bu şehri karıştırmak isteyenlerin zaman zaman yaşattıkları sorunları bilmeyenler yoktur. 80 li yıllar öncesi Antakya’da yaşananlar, Reyhanlı’da yaşananlar Hataylıların geçmişte yaşadıkları olumsuzlukları unutmamışlardır. Antakya Parkında gezmek, Armutlu’da yürümek, Reyhanlı Yenişehir gölünde yemek yemek ciddi sorunlar yaşatıyordu. O günler bir daha geri gelmeyecek şekilde tarihin tozlu yaprakları arasına atıldı. O günleri, ayrıştırma ve ayırma çabalarını bu şehirde yeniden hortlatmaya çalışanlar ağızlarının payını alacak ve bir daha bu tür ayrımcılığı düşünemeyeceklerdir.

Hatay, topraklarında yaşayan Arap, Kürt, Türk, Çerkez, Ermeni, Süryani, Kafkasyalı, Levanten, Alevi, Suni, Ortodoks, Yahudi, Hıristiyan etnik yapıya sahip herkes bu şehrin birleştirici, kaynaştırıcı ruhunu kendi ruhlarında ve bedenlerinde yaşıyor ve yaşatıyor. Kimse ama hiç kimse bu şehrin ruhuna halel getiremeyecektir. Hatay halkı tek yumruk halinde her türlü dış kaynaklı problem yaratma çabasına sıcak bakmayacaktır.

Suriyeli sığınmacıların, özellikle bazı gençlerin kendilerini “Kurtarıcı”, “Mücahit” nitelendirmeleri, öyle göstermelerinin geçici olduğunu onlar da görecek ve yaptıkları yanlışın farkına varacaklardır. Bu arada Hatay ile Lazkiye arasındaki Bayır-Bucak bölgesindeki akan kanın sorumlusu olanların da elbette hesap vereceklerdir. İster Suriye Muhaberatı, ister taşeron örgütü Acelecileri Hatay tahriklerinin çıkmaz sokak olduğunu biliyorlardır…

Cumartesi günü patlamalar ve ardından alınan yayın yasağı kararı dedikodu, söylentiler ve abartılı, tahrik edici girişimler Reyhanlı halkının çelikten direncine çarpmış, onların vakur ve anlamlı davranışları ile sessiz, sakin ve “dua” ile geçiştirilmiştir. Ülkeler ve komşular arasındaki bağların “Sabır” merhemi ile tedavi edilmesi, yapılanların toplumsal hafızaya kaydedilmesi ve unutulmaması gerekir. Cumartesi ve Pazar günü yükselen çığlıkları biz yüreğimizde hissettik. Onların acılarıyla kavrulduk. Onların gözyaşlarını kendi bedenimize sıvadık. Yağmurlarla arındık, durulduk. Mazlum ve garip Suriyeli mültecilere biraz daha sıcak baktık. Osmanlı’nın Halep Paşalığında sıkıntı var. Bu sıkıntılar geçecek ve unutulacak. İşte bu nedenle Regaib Kandili’ne denk gelen bugün ister ellerimizi yukarıya açarak, ister yumruk yaparak uzatalım. Hataylılar Komşu ülke için “Barış” istiyor. Hataylılar “Dostluk” istiyor. Hataylılar “Artık yeter” diyor ve “Bitsin” bu savaş istiyor.

23,7 milyonluk Suriye halkına “Artık yeter. Bu Mübarek üç aylar adına bitsin bu savaş” diye dua ederken, hayatını kaybeden Reyhanlılı kardeşlerimize Allah Rahmet eylesin demekten ve “Sabır” dilemekten başka yapacağımız hiçbir şey yok..