featured

Rusya’nın Yeni Dış Politika Vizyonu ve Rus-Türk İlişkileri

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Modern dünyada süreçlerin hızlı biçimde gelişmesi, Rusya’nın dış politikasını belirleyen temel belgesinin yenilenmesine yol açmıştır. Şubat 2013’te yenilenmiş dış politika belgesi Rusya Devlet Başkanı tarafından onaylanarak yayınlanmıştır. Yeni vizyon, uluslararası arenadaki güç dengelerinin değişmesi, küresel finans krizi, Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesinin istikrarsızlaşması, uluslararası ilişkilerde kültürel boyutun öneminin artması, rekabet ortamının sertleşmesi gibi hususları göze almaktadır.

Rusya’nın yeni dış politika vizyonu, son dönemde çeşitli alanlarda hızla gelişen Rus-Türk ilişkileri için de yeni olanaklar sağlayabilir. Bu bağlamda birkaç önemli husustan söz edebiliriz.

1. Yeni vizyonun öngördüğü ekonomik diplomasinin uygulanması, Rusya ile Türkiye arasındaki ortaklığın temel taşlarından biri olan ticari-ekonomik ilişkilere ek bir ivme kazandırabilir.

Her iki ülkeyi ilgilendiren geniş çaplı projelerin yanı sıra karşılıklı çıkara dayanan yatırım ve ticari işbirliğinin artırılmasına zemin hazırlayacaktır. Rusya ile Türkiye’nin amaçladığı 100 milyar dolarlık ticaret hacmi çok büyük bir rakam olarak görünüyorsa da, ülkelerimizin son yirmi yıl içinde geliştirdiği işbirliği deneyimi dikkate alındığında bu rakamın aslında potansiyelinden daha düşük olduğu görülür.

2. Blok özelliği taşımayan devletlerarası işbirliğinin geliştirilmesi, Moskova ile Ankara’nın bölgesel ortaklığını artırabilir.

Soğuk Savaş’ın mirası olan blok tipi uluslararası kuruluşlar, üye ülkelerin hareket serbestliğini sınırlandırmaktadır, bazen de kuruluş üyesi olmayan komşularıyla yakın işbirliği imkânlarını ortadan kaldırmaktadır. Karşılıklı bağımlılık münasebetlerinin yaygın olduğu çağdaş dünyamızda ise bu gibi sınırlamalar, ne ulusal çıkarların gereği gibi korunmasına, ne de ortak tehditlerinin önlenmesine tam olanak vermektedir.

Rusya ile Türkiye’nin çeşitli bölgelerde örtüşen çıkarları ve paylaştıkları kaygıları mevcuttur. Her iki ülkenin tarihî bağları olan Balkan, Karadeniz, Kafkasya, Hazar, Orta Asya, Orta Doğu ve geniş Avrasya bölgelerinde kapsamlı ortaklık formatlarının meydana getirilmesi, bölgesel istikrara ve refaha katkı yapacaktır.

3. Medeniyetlerin etkileşimi, farklı kültürler ve dinler arasında hoşgörü ortamının yaratılmasına önem verilmesi, yüzyıllardır aynı coğrafyada yaşayan Ruslar ve Türklerin karşılıklı algılanması açısından önem taşımaktadır.

Küreselleşeme sürecinin hem ulusal sınırları, hem de milli kimlikleri silmesi eğilimi karşısında halkların kültür özelliklerinin korunmasına çaba harcamak gerekmektedir. Ancak ulusal değerler korunarak, diğer kültürlerin değerlerine saygı gösterilmesi öğrenilebilir.

Etnik yapı bakımından iki yüzden fazla halkı birleştiren ve milli kültürünün kökleri eşsiz zenginliklere sahip olan Rusya ve bir dizi medeniyetlerin yarattığı kültürel mirasının varisi olan Türkiye için kültür özelliklerinin korunması hayati derecede önemlidir. Bu bağlamda her iki ülkenin tarihî mirasının korunmasıyla ilgili ortak projelerin gerçekleştirilmesi, kültür, eğitim ve turizm alanlarında Rus-Türk ortaklığını yeni seviyeye ulaştırabilir. Nitekim Bizans sanatının mükemmel eserleri olan Kapadokya’daki kaya kiliselerinin fresklerinin restorasyonuyla ilgili Rus-Türk işbirliği, hem restorasyon alanında ustalaşan Rus uzmanların yardımıyla Türk uzmanlarının yetiştirilmesini sağlayacak, hem de Rusya’dan gelen turistlerin bölgeye ilgisini artıracaktır.

4. Çok kutuplu sistemin yaratılmasının aktif şekilde desteklenmesi, dış politikada çok boyutluluk ilkesini gerçekleştiren Moskova ve Ankara’nın ortak uluslararası gündemini genişletebilir.

Soğuk Savaş sonrası Rusya ve Türkiye, dış politika vizyonunu gözden geçirerek uluslararası arenadaki güç dengesi içindeki yerlerini yeniden belirlemek zorunda kalmışlardı. Bu dönemde başta ABD olmak üzere Batı dünyasının üstünlük kazanmasıyla uluslararası sistemin mimarlığı tek kutuplu özellikler taşıyordu. Bu yüzden Rusya, Türkiye ve başka ülkelerin bağımsız dış stratejisi üretme çabaları Batı tarafından hoşnutsuzlukla karşılanmıştır.

Yeni güç merkezlerinin yükselmesiyle çok kutupluluk yönünde gelişmesine devam eden modern uluslararası ilişkiler sisteminde Batılı devletlerin siyasi ve ekonomik hâkimiyeti, gözle görülür şekilde zayıflamaktadır. Aynı zamanda Batı devletlerinin eski hâkimiyetini korumak için verilen rekabetin sertleşmesi, tüm dünya ülkelerini etkilemektedir. Bunun en somut örneğini, Batı kaynaklı finans ve borç krizinin küresel çaptaki tesiri oluşturmaktadır.

Böyle ortamda G-20’ye katılan ve yeni dış politikasının öncülüklerini belirlemiş olan Rusya ile Türkiye’nin güncel dünya sorunlarıyla ilgili ortak çaba sarf etme imkânları çoğalmaktadır. Son yirmi yılda Rus-Türk ilişkileri çeşitli alanlarda yüksek düzeye ulaşmıştır. Günümüz dünya şartları ise olumlu deneyimin bölgesel ve küresel seviyeye taşınmasını gerektirmektedir.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Rusya’nın Yeni Dış Politika Vizyonu ve Rus-Türk İlişkileri

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir