Bir çok seçimde görev aldım. 2011 seçimlerinden beri görev almamaya çalışıyorum. İlk görev aldığım yıl 27 yaşımdaydım. Vatandaşın tercihine saygı duymak bir yana, her oyu namus kabul ettim.
Doğrusu da bu değil mi?
Namus kabul ettiğimiz tercihleri, aslına uygun tespit etmek için azami gayret göstermek hemen her insanın namus görevi.
Bir seçmenin tercihini, el çabukluğuyla değiştirmek veya gözlemcisi olmayan partinin oyunu geçersiz saymak insanlıkla bağdaşır mı?
Bağdaşmaz…
Seçimde hile asla kabul edilecek bir şey değilken, “medeniyetler kenti”nde bu tartışmalar niye?
5.000’i aşkın hileli oydan bahsediliyor. Yani, ölü, hükümlü, asker vb. oy kullanamayacak kişilerin yerlerine 3.000 küsür sandıkta oy kullanılmış. Her sandıkta 5 sahte oy kullanılmışsa, bu 1.000 sandık eder. Sandık başkanlarının çoğu öğretmen.
Yani 1.000 sahtekar öğretmenimiz mi var?
Sandık kurulları da ortalama beş kişiden oluşur.
Hile yapan insan sayısı, böylece 5.000’e ulaşıyor.
5.000 bin de oy kullanacak sahteci lazım. Topladığımızda 10 bin sahtekarımız olduğunu söylememiz gerekiyor.
Sahte oy kullanmak sır olmayacağına göre, her kirli oyu 10 kişi bilse, sayı birden 100.000’e ulaşır.
Bu durumda, 800.000 seçmenin 1/8’i sahtekar…
5.000 hileli oy varsa, en az 100.000 kişi suç ortağıdır. Sayı çok daha fazla olabilir.
Eğer gerçekten 5.000 hileli oy varsa, durum gerçekten vahimdir. Çünkü, öğretmeni memuru, esnafı, köylüsü, şehirlisi, yaşlısı ve genciyle en az 100.000 sahtekarı olan bir şehir dünden ölmüştür.
İddialar YSK tarafından inceleniyor. Bu incelemenin titizlikle yapılacağına inanmak istiyoruz.
İddialar, umarım asılsızdır.
İddialar doğru ise, ne kazanan sevinsin ne kaybeden üzülsün. Çünkü 8 kişiden birinin sahtekar olduğu bir şehirde başkanlık yapmak züldür.
Ben, sahtekarların bu kadar çok olduğuna inanmıyorum.
Bakalım haklı çıkacak mıyım?
