featured

Suriye-Türkmenleri İçin Yeni Önlemler Ve Devlet Politikası Nasıl Olmalı

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Yazıma başlarken Suriye-Türkmenleri Meclisi yönetimine teşekkür ederek başlamak istiyorum. Geçen hafta bu sayfada yazdığım “Suriye-Türkmenleri Çaresiz ve karamsar” başlıklı yazıma duyarlık gösterdiler. Hemen Türkmenlerin kampları bulunan tüm yerleşim yerlerine birer irtibat bürosu açtılar. Bundan böyle Yayladağı, Osmaniye, Gaziantep kamplarında kalan Türkmenlerin sorunları anında dinlenecek. Çözüm için ilgili yerlere iletilecektir.

Sayın ve çok kıymetli Araştırmacı yazar Mehmet TEKİN’in “Hatay İşgal Yılları ve Bağımsız Hatay Devleti Kronolojisi” adlı kitabında Bayır-Bucak Bölgesi için “ Fransız İşgalinden sonra 9.Ekim.1920 tarihli Kararname ile Bayır-Bucak bölgesinin sancağa bağlandığını ( O günün Sancağı bu günün Hatay İlidir. Sancak Merkezi İskenderun). 12.09.1921 yılında 1052 no’lu Yüksek Komiserlik Kararnamesi ile Bayır-Bucak Bölgesi Sancaktan ayrılıp Lazkiye’ye bağlanmış. ( Bayır-bucak bölgesini Sancaktan ayırmalarının sebebi Sancağın Türk nüfusunu azaltmak için ayırmışlar. Olası bir Uluslararası referandumda Türk nüfusu az görünsün diye bu karar alınmış.) Daha sonra İstanbul’da Aralık.1936 yılında kurulan “Hatay Erkinlik Cemiyeti Tüzüğünün bir maddesinde cemiyetin gayesi” ( Antakya-İskenderun ve çevresi ile Bayır-bucak ve Hazine nahiyelerini erkinliğine-bağımsızlığına- kavuşturmak) şeklinde ifade edilmiştir.

Bayır-Bucak Türklerini Uluslar arası ilişkiler yukarıda yazdığım şekliyle olmasını isterken, Fransızların Temmuz-1921 işgali sırasında Ordu (Yayladağı) İlçesinin insanları Bayır-Bucağa göç etmişlerdir. Fransızların işgalinden sonra Bayır-Bucağın etrafındaki Alevi köylerindeki insanları kışkırtan söylemler yapan Fransız güçleri Bayır-Bucağın köylerine saldırmalarına neden olmuşlar. Bazı Bayır-Bucak köylerini yakmışlar. Bunu gören Bayır-Bucaklı insanlar Nevraz Sohta adlı bir ağanın başkanlığında silahlanarak adına “ Fellah” savaşı denilen köylerine yapılan saldırıları geri püskürtmüşlerdir. Bu mücadeleler uzun süre devam etmiştir.

1938’de yapılan Hatay’ın Anavatana katılma oylamasında Bayır-Bucak halkı daha önceden yapılmış olan organize sonucunda Yayladağı’na gelerek oy kullanmışlardır. ( Benim babamın oy kullandığına ait kartı halen bende bulunmaktadır.) Bu olaylardan sonra Suriye’de ileri gelen Bayır-Bucaklılar zaman, zaman ferdi,  zaman zaman toplu olarak Anavatana göç etmişlerdir. En belirgin göçlerden yani T.C.’nin Bakanlar Kurulu Kararı ile 1946, 1952 ve 1967 yıllarında toplu göçler yapılmış. Türkiye bu göç eden Bayır-Bucaklıları vatandaş etmiş. İskân etmiş. Bazılarına toprak vermiştir. Türkiye’ye gelenler gelmiş. Gelmeyenler orada Suriye’nin ayrımcı idaresi altında hayatını, varlığını sürdürmüştür. Dar olan toprakları çeşitli nedenlerle daha da daraltılmış. Laskiye’ye göçe zorlanmış. Araplaştırma politikası uygulanmış. Köylere kadrolu imam verilmemiş. Yüksek tahsillerini Türkiye’de yapılmasına müsaade edilmemiş. Türkiye’de bir şekilde okuyanlara iş verilmediği gibi 4 yıl askerlik daha sonra gözetim altında tutma ailesine eziyetler gibi işlemler reva görülmüştür. Kısaca Bayır-Bucaklılar yıllarca çalkantılı, zor, acı yıllar geçirmiştir. En son iç savaş sırasında köyler adete boşalmıştır……

Bu uzayıp giden zamanın kısacık özetini yazmaya çalıştım. Şu andaki iç çekişmenin karışıklığın, savaşların, ölümlerin, çalkantıların bir gün sona erdiğinde; Şayet Suriye bütünlüğü sağlanamayacaksa yani küçük devletlere veya otonom idarelere kavuşacaksa ( Her ne kadarda olsa Suriye Türkmenleri meclisi icra heyeti bana göre görüş belirtmede tek yetkili ise de) T.C. devletinin A, B, hatta C planlar olmalıdır. Değişik görüş veya planlara belki bir katkı sağlar umudu ile:  Görüşlerimi, deneylerim ışığında,belirtmek gerekirse;

1-Bu kadar acıyı eziyeti çeken bu necip millet bana göre huzuru, rahatlığı, hakkaniyetle uygulanacak yeni yaşama koşullarını hak etmiştir. Benim içimden geçen birinci çözüm teklifim, bu topluluğa en uygun düzenlemenin Türkiye’ye bağlanması için, yeni düzenlenecek bir Uluslararası protokol la mı? Olur. Yoksa Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bir politikası ile mi? Olur. Bilemem. Türkiye’nin 82. ili olma şerefine kavuşturulmasıdır. Olursa bence yılların acısı, son bulmuş olur. Gerçek adalet uygulanmış olur.

Not: Suriye Türkmenleri için uygulanacak politika ve çözüm tekliflerini gelecek yazımda yazma umudu ile hoşça kalın.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Suriye-Türkmenleri İçin Yeni Önlemler Ve Devlet Politikası Nasıl Olmalı

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir