30 Ağustos; sömürüye, emperyal güçlere, işgalcilere, halkların emeğine göz koyanlara, insan onuru, şerefi nedir bilmeyenlere, özgürlüğün ne olduğunu anlamayanlara, bağımsızlık ruhunun büyüklüğünü görmeyenlere, mücadele kavramını unutanlara verilen en büyük cevabın günüdür.
Bu gün çağdaş Türkiye’nin benliğini, kimliğini kazandığı gündür. Bugün kazanılmış bir savaşın zaferinin kutlandığı gün değildir sadece. Halkların bağımsızlığını nasıl aldıklarının tüm dünyaya gösterildiği gündür. Kazanılan zafer, bağımsızlık, özgürlük ve çağdaşlığın zaferidir. Bugün Mondros’u, Servi yırtanların, Lozanı ,imzalayanların günüdür.
Türk devrimlerinin en sağlam zemine oturduğu gün işte bugündür. 30 Ağustos, Türk milletinin dünyaya biz tutsaklığı asla kabul etmiyoruz dediği gündür. Ulu önderimiz, ebedi liderimiz, Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi: ‘’Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir. Ben milletimin ve büyük atalarım en kıymetli mirasından olan bağımsızlık aşkı ile yaratılmış bir adamım.
Çocukluğumdan bugüne kadar ailevi, özel ve resmi hayatımın her safhasını tanıyanlarca bu aşkım bilinmektedir. Bence bir millette şerefin, haysiyetin, namusun ve insanlığın var olması ve devam etmesi, mutlak o milletin özgürlük ve bağımsızlığına sahip olmasıyla mümkündür.
Ben şahsen bu saydığım niteliklere çok önem veririm ve bu niteliklerin kendimde varlığını iddia edebilmek için, milletimin de aynı nitelikler ile donanmış olmasını şart ve esas bilirim…’’ diyerek bu günün anlam ve öneminin ne olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
