featured

Ülkümüz Turan-3

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

“Küreselleşen Dünyada Ulus Devletlerden Birleşik Devletlere Geçişin Tarihi Süreci”

İlkel yaşamdan Uygar Yaşama Geçiş

Türkiye Birleşik Devletlerinin aslında gerçekleşebilir bir ülkü olduğunu daha iyi ifade edebilme adına filmi baya bir geriye sarmanın faydalı olacağı kanaatindeyim. Sırası ile ;
İnsanoğlunun ilkel yaşantıdan uygar yaşantıya nasıl geçtiğini,
Küçük gruplar halindeki yaşamdan büyük birlikteliklere geçişin nasıl olduğunu ,
Ve nihayetinde kurulan bu ilkel siyasi birlikteliklerin yapılarını inceleyip süreci bugüne getirmeyi planlıyoruz.

Şayet insanlığın ulus devlet düzeyine nasıl geldiğini iyi ifade edebilirsek bugünde Birleşik Devletler modeline geçişin nasıl kaçınılmaz bir gerçek olduğunu tam olarak anlatabilmiş oluruz.

İnsanoğlu yerleşik hayata neden ve nasıl geçmiştir?
İnsanoğlu neden bir siyasi birliktelik kurmaya ihtiyaç duymuştur?

Bu bölümde özellikle cevabını arayacağımız sualler başlıca bunlardır.

Aslı hattında bu iki sorunun cevabı birbirini takip eden ardışık bir süreçtir. Yerleşik hayata geçiş ile birlikte insanlarda bir arada yaşama gereksinimi ortaya çıkar ve akabinde çağına uygun siyasi birliktelikler kurulur. Ama yinede biz sürecin nasıl işlediğine dair somut verilere ulaşmanın faydalı olacağını düşünerek daha derinlere şöyle bir yolculuk yapmak istiyoruz. Konunun iyi anlaşılması için tarihi yolculuktaki ısrarımızı da aşağıda tek cümle ile özetliyoruz.

“Unutulmamalıdır ki bugünü anlamanın en iyi yolu dünü iyi anlayabilmekten ve yarın için yapılacak tüm projeksiyonlarda başarılı olmanın yolu da yine dünü iyi okumadan geçmektedir.”

Gerek arkeoloji, gerekse paleontoloji (fosil bilimi) bilimi bizlere 1,5-2 milyon yıldır yerküre üzerinde insanların yaşadığını söylemektedir. İnsanlığın bilinen ilk yaşamından uygarlık dönemine kadar olan bölüme bilim insanları Tarih Öncesi Çağlar demiştir. Uygarlık döneminin başlangıcı olarak da yazının bulunması temel alınmıştır. Tarih Öncesi Çağlar olarak isimlendirilen bu dönem M.Ö 600.000 ile M.Ö 3500 (yazının bulunması) arasıdır. Yazının bulunması ile başlayan ve bugüne kadar süre gelen dönem de Tarih Çağları olarak isimlendirilmiş. (Tablo-1)

Tablo-1 Tarih Çağları

Tarih Öncesi Çağlar da insanların temel hareketlerinden ve kullandıkları malzemelerden yola çıkılarak iki temel bölüme ayrılmıştır. Bunlar ise Taş Devri ve Maden Devridir. Tarih Öncesi Çağlar olarak nitelendirilen bu dönemde bizim için asıl önemli olan İnsanlığın yerleşik hayata geçişinde önemli rol oynayan parametreleri doğru olarak görebilmek. Zira Tarih Öncesi Çağlar olarak isimlendirilen ve bir başka ifade ile İlkel yaşam diye de bilim insanları tarafından adlandırılan bu döneme bakmamızda ki asıl gaye ilkel siyasi birlikteliğin kodlarına ulaşmaktır.

Bilim insanları tarafından ilkel yaşam olarak ifade edilen dönem, insanoğlunun yerküre üzerindeki tüm yaşamının nerede ise büyük bir bölümü kapsamaktadır. “Gerçekten, araç yapan ilk canlı türlerinin(1) yeryüzünde görülmesinin yaklaşık tarihi olarak kabul edilen, zamanımızdan iki üç milyon yıl öncesinden üretimin başladığı zamanımızdan yaklaşık on bin yıl öncesine kadar geçen milyonlarca yıl ilkel topluluk dönemini; onu izleyen yaklaşık beş bin yıl ilkel topluluktan uygar topluma geçiş dönemini ve ancak son beş bin yıl uygar toplum dönemini oluşturmaktadır.(2)

İnsanoğlu ilkel yaşantısının büyük bir bölümünde toplayıcı-tüketici konumunda hayatını devam ettirmiş. Hayatta kalabilmek için avladığı hayvanları tüketerek oluşturduğu bir döngü içinde yaşamını sürdürmüştür. Av peşinde ve sürekli yer değiştirme ile geçen bir yaşam, haliyle yerleşik hayata geçişin önündeki en büyük engel olmuş. Yaşamın getirdiği ve uygulamalar sonucu elde edilen birikimler neticesinde av hayvanların evcilleştirilip onların yetiştiriciliği üzerine bir hayat tarzına geçişi zorunlu kılmıştır. Böylece sürekli konar-göçer durum terk edilip hayvan yetiştiriciliği noktasından hareketle ağır ağır yerleşik hayata geçiş süreci başlamıştır. Hayvan yetiştiriciliği ile birlikte toprağı işleyerek tarımsal faaliyete kısaca üretime geçilmiştir. Çok uzun yıllar tüketici olarak geçen dönem sonunda üretime dayalı yeni bir hayat tarzına dönüşmüştür. Yerleşik hayata geçilme ile birlikte tarımsal faaliyetlerin daha sağılıklı yapılabilmesi için su kenarları tercih edilmiştir. Ve böylece su kenarlarında yaşam bulan yerleşik hayata geçiş başlamıştır. Kısa zamanda su kenarlarında ki verimli arazilerde yeni medeniyetlerin inşa sürecine girilmiştir. Medeniyetlerin inşa sürecine girmeden buraya kadar olan bölümü kısaca özetlersek;

– Av-avcı ilişkisi üzerine geçen ve sürekli yer değiştirilerek devam eden göçebe hayat,
– Toplayıcı-Tüketici hayat tarzından Hayvan Yetiştiriciliğine dayalı yeni bir döneme geçiş,
-Toprağın işlenerek tarımsal faaliyetlerin yapıldığı kısaca üretime geçildiği dönem,
-Tarımsal faaliyetlerin sağılıklı yapılabilmesi için su kenarlarının tercih edilmesi.
Yerküre üzerindeki yaşamın sınıflandırılması üzerine bilim insanlarının bazı yaklaşımları olmuştur. Örneğin bunlardan Gene Lubbock’a göre insanlık; 1-Avcılık, balıkçılık, toplayıcılık, 2-Çobanlık, 3-Tarım, 4-Uygarlık aşamalarından geçmişti.(3) Farklı bir bakış açısına sahip olan John Lubboc ise insan yaşamını 1-Yabanıllık, 2-Barbarlık ve 3-Uygarlık Dönemine ayırmıştır.(4)

Bölümün başında cevabını aradığımız iki temel sorunun kısa ve öz cevabı aslında insanoğlunun temel ihtiyaçlarından doğan gereksinimlerini karşılamak için sürekli bir değişim içinde olduğu gerçeğidir. Ve buraya kadar olan kısımda bu sorulara daha anlaşılır cevaplar verdiğimizi düşünerek bir adım sonrasına sağılıklı bir geçiş yapabiliriz. Bir adım sonramız ise yerleşik hayata geçişin akabinde insanoğlunun birlikte yaşama sürecini iyi anlayabilme çalışmamız olacaktır.

Su kenarlarında kurulan küçük siyasi birliktelikler bir araya gelerek zaman içerisinde büyük medeniyetler oluşturmuştur. Bu medeniyetlerin oluşum aşaması ise ancak zamanla mümkün olmuştur. Milletleşme sürecinden çok uzak olunan bu dönemde insanlar daha çok güçlünün güçsüzü himayesine aldığı birliktelikler oluşturmuş. Daha sonraki süreçlerde bu birliktelikler köle ve köle sahiplerinin oluşturduğu birliktelikler, derebeylikleri, akraba veya yakın akraba ilişkisi üzerine oluşan birliktelikler, farklı kesimden insanların ortak bir yaşam mücadelesi çatısı altında birleşerek oluşturduğu koloniler şeklinde kendini göstermiştir. Bu birliktelikleri bir arada tutabilme adına zamanla ilkel kanunlar öne sürülmüş ve birlikte yaşamın ilk ilkel izleri bu şekilde devam etmiştir. Örneğin uzun bir nehrin kıyısında yukarıda bahsettiğimiz birçok birlikte yaşam şekli aynı anda hayatını devam etmeye mecbur kalmıştır. Bu mecburiyetin asıl sebebi ise şüphesiz verimli arazilerin varlığıdır. Yakın coğrafya üzerinde yaşayan bu birçok birliktelik zamanla birbirinden etkileşmiş ve farklı medeniyetlerin doğmasına sebep olmuştur. Medeniyetlerin ortaya çıkmasında diğer önemli sebepler de hiç şüphesiz ki; Buzul devirlerin sona ermesi, iklim koşullarının düzelmesi, ateşin bulunması, verimli tarım alanları, yerleşik hayata geçiş, önemli su kaynakları, farklı toplumları etkisi ve yer şekilleri olmuştur.

İlk siyasi birlikteliklerin yapısını incelerken, daha çok su kenarlarında kurulan medeniyetlerden kısaca bahsetmenin konun daha iyi anlaşılması adına faydalı olacağı inancındayım. Özellikle ilkel yaşamın son dönemi ile uygar yaşama geçişin ilk dönemine denk gelen (İlk Çağ) zaman aralığında kurulan medeniyetlerin özellikleri ilk kurulan siyasi birlikteliklerin de izlerini taşıması bakımından önemlidir.

Kaynaklar:
1 Benjamin Franklin (1778’de) insanı araç yapan hayvan olarak tanımlanmıştı.
2 Alaeddin Şenel, İlkel Topluluktan Uygar Topluma Geçiş Aşamasında Ekonomik Toplumsal Düşünsel Yapıların Etkileşimi, Ankara, 1982, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları
3 Gene Lubbock, The Primitive Inhabitants of Scandinavia,(1868)

4 John Lubbock, The Origin of Civilization and the Primitive Condition of Man, (1870)

Kalın sağlıcakla…

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Ülkümüz Turan-3

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir