featured

Yok sayılan Suriye Türkmenleri

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Basın dedikleri güç gerçekten bir bela. Akı kara karayı ak göstermede maharet sahibi. Öyle anlamlar yüklenen konular var ki bazen deve kaldırmaz, bazen de karıncanın yuvarladığı olarak gösterilmekte. Bu gücün bazen, dünya lideri durumunda kendini gösterenler de maalesef havasına kapılıyor. Uydum kalabalığa misali liderliğini falan ayaklar altına alarak devlet adına yanlışlar yapabiliyorlar. Kobani’ye kendi toprağının üzerinden asker sevkiyatı yapılmasına izin verilmesi gibi. Oysaki askerin gitmesine gerek olmadığı halde asker gönderilerek medyanın oluşturulmak istediği algının pekişmesi gerçekleştirilmiştir.

Evet, Kobani denen yerde savaş olmadı. Kobani’yi İŞİD , PYD’ye savaşsız teslim etti. Bu gerçek ama dünyaya kıyamet kopuyor havası estirilerek aylarca verildi. Maalesef Türkiye yanlışı yaptı. PYD’ye destek mahiyetinde asker gelmesine kendi topraklarından geçmesine izin verdi. Hatta yemeğini verdi. Devletin TV kanallarında şow yapmalarına izin verdi.

Aradan zaman geçti,15.Haziran.2015 Kobani kantonu özgürleştirilmiş oldu. Aradan zaman geçti. 21.10.2015 günü Gire Spi’de Kürt, Arap, Türkmen ve Ermeni halkları demokratik Özerk yönetimini ilan etti. Kobani kantonuna bağlı olacak olan Gire S pi yönetiminin eş başkanlığına Mansur Selum ile Leyla Mistefa seçildi. Bu gelişmeler sürerken birden Esad , Putin’le görüşme yaparken görüntülendi. Sabah gezetesi 22.10.2015 günlü yayınında “ Erdoğan’dan Putine  “PYD ile sakın iş tutmayın başlığını” okuyunca acı bir gülümseme geldi içimden. Yine mi aldatıldın liderim dedim içimden. Geçmiş zamanda PYD denen PKK’nın askeri örgütünün lideri Salih Mursi’yi Ankara’da kırmızı halı sererek ağırlamışlardı dedim. Sonra kandırılmış diye içimden geçirerek yine gülümsedim.

Aynı günün gazete manşetlerinde: “ Esatsız Suriye” tezini çökerten sözler başlığı altında; Dışişleri Bakanı Feridun Sinirlioğlu “ Esad’sız geçiş  için değerlendiriyoruz”   derken Başbakan Davutoğlu “ Esad’lı geçiş değil, Esad’ın gidişini sağlayacak bir geçiş dediği ile ilgili haberler. Hatta bir adım ileri gidilerek “ Terör örgütü PYD ile iş tutarsanız müttefikinizin düşmanı ile iş tutmuş olursunuz” gibi çok iddialı sözlerin sarf edildiğini yazıyor bu yanlı medya. Bu arada Türkiye, ABD,Rusya ve S.Arabistan 23.10.2015 günü Viyana’da PKK gibi PYD’de terör örgütü sayılsın maddesi görüşülecek. Aynı gün yani 23.10.2015 tarihinde Putin akşam ajansında “ Kürtler, Irak Kürtleri ile ve Türkmenlerle birlikte olmalı” sözlerini söylemiştir. Kısaca söz konusu toplantıda PYD’nin terör örgütü olsun maddesi konuşulurken, Türkmenlerle beraber olarak istenilen koridor açılsın denmiştir. Bu sonuca göre Türkmenler yok sayılmış, Kürtlerin Kanton bölgesinde kalarak idare edilmesine hükmedilmiştir. Bu karar Türkmenlerin yok oluşu ile beraber akla gelmeyen sorunlardan da Türk’ün Kürt yönetimi içinde kalmasına zemin hazırlanmıştır. Yazık olmuştur. Bu konuyu malum medya ve hükümet yetkilileri yine açık yüreklilikle yazamamış yetkililer gerçeği konuşamamışlardır.

PYD’nin 15 Haziran’da DAEŞ’ten aldığı Türkiye sınırındaki Tel Abyad’ı dün “kanton” ilan  etmesine değinen Suriye Türkmen Meclisi’nin başkanı Abdullah Mustafa, “Kanton ilan etmek bölgede kurulacak Kürt devletine kılıf uydurmaktır. Bölgenin demografik yapısını değiştirmek için atılan adımlardır. Bu projeyi de uluslararası güçlerin desteklediğini görüyoruz. PYD’yi aklama ve bir terör örgütü olmadığını göstermeye yönelik bir algı yaratılmaya çalışılıyor” diye konuştu.

Mustafa, PYD’nin Tel Abyad’ı aldıktan sonra burada yaşayan Türkmen ve Arapları göçe zorladığını hatırlatarak, Uluslararası Af Örgütü’nün 13 Ekim’de yayımladığı ve PYD’nin savaş suçu işlediğine dikkati çeken raporun Suriye Türkmen Meclisi’nin uzun süredir duyurmak için çaba sarf ettiği bir dramı gözler önüne serdiğini belirtti.

PYD’nin Fırat Nehri’nin batısına doğru ilerleyişinin bölgede yoğunluklu olarak yaşayan Türkmen ve Arap nüfusta büyük bir göç dalgasını tetikleyeceğini vurgulayan Mustafa, şöyle konuştu:

“Kobani, Tel Abyad ve Cezire bağlandı. Artık Afrin ‘kantonu’ ile birleştirme girişimleri var. Azez-Cerablus arası, Suriye Ulusal Koalisyonu’nun (SUK) ve Suriye Türkmen Meclisi’nin devamlı talep ettiği üzere güvenli bölge oluşturulması gereken alandır. PYD, Cerablus’un batısına geçerse, zaten belgelenmiş olan savaş suçunu yaklaşık 500 binlik Türkmen nüfusunun olduğu bölgede yineleyecek. Rakka’da yerlerinden edilen Türkmenler ile kıyaslandığında bu daha büyük bir insani krize neden olacaktır.”

Mustafa, Türkiye’yi hem Türkmenler hem Suriye’de ezilen diğer gruplar için “tek güvenli liman” olarak niteleyerek, “Biz her zaman Suriye’nin toprak bütünlüğünden yana bir siyasi çözüm istedik. Güvenli bölge talebimiz isabetli ve gereklidir” dedi.

Rusya’nın Suriye’de Esed rejimi ile işbirliğini ve PYD’nin “kanton” ilanlarını, “Suriye’de son dizayn çalışmaları” olarak tanımlayan Mustafa, Türkmenlerin demokratik hak ve özgürlüklerin olduğu bir ortamda insanca yaşamayı istediğini belirtti.

Mustafa, Halep’te Rus hava saldırıları başladığından bu yana muhalifler ve rejim güçleri arasında daha da şiddetlenen çatışmalara da değinerek, “Çatışmaların artarak devam etmesi durumunda Halep’ten büyük bir göç olacaktır. Rejim, bu bölgedeki dengeleri değiştirmek için çok fazla baskı yapıyor” diye konuştu.

Suriye Türkmen Meclisi Başkanının verdiği demece göre ve son gelişmelere göre Suriyede Türkmenler bir kere daha yok sayılmışlardır. Ancak Türkmenler yok sayılmakla yok olmadıklarını göstermişlerdir. Bir türlü Türkiye bu yok olma politikalarını görememekte beklide görmezden gelmektedir. İşte Bir Bayır-Bucak Türkmen’i olarak daha önceki yazımlarımda da belirttiğim gibi tekrar ediyorum. Afrin bölgesinden Bayır-Bucak, Golan ve Hama’ya kadar, olan toprakların artık Türkmenlerin yönetiminde özerkliğini ilan etmesi zamanı gelmiştir. Şayet Kürtlerin yönetiminde olacaksa ayrı Türkmen Kantonu ilan edilmeli. Böylece göçe zorlanan Türkmenler bu bölgeye yönlendirilip yeniden yerleştirilmelidir. Bu Türkmen varlığının devamı için gereklidir.

Yani asırlardır sürüp gelmekte olan dirlik ve düzen ortadan kaldırılarak. Misak-ı Milli’ye uymayan ve 20 Ekim 1921 öncesinde çizilmiş olan siyasi hududa tabi olarak bu bölgeler boşalacaktır. Dünün siyasi hududa tabi olarak bu bölgeler boşalacağı için, dünün siyasi hududu netice olarak aleyhimize tecelli eden milli hudut haline gelecektir. Malum olduğu üzere, siyasi hudutlar devlet hudutlarıdır. Milli hudutlar her zaman siyasi hudutlara uymazlar. Siyasi hudutların ötesinde de aynı soydan insanların devamlılığı mevzu bahis ise bu nüfusun bitim noktalarından geçerler. Bu durum Türk Devleti  için bir hayli düşündürücü ve bu mesele üzerine eğilmesi icap ettirici şartları gerektirmektedir.

Dolayısıyla, yukarıdaki konular gerçekleştirildiğinde bu Türk kitlesinin çok az bir ilgi ile ayakta kalacağına, bazı sıkıntılarının giderileceğine, geçici de olsa belli bir süre rahatlayacağını tahmin etmekteyim. Aksi halde, Türkiye’ye göç etmiş nüfusları 50.000 ‘e varan Türkmenler kendi evlerini, köylerini, bağ ve bahçelerini terk etmiş olacaklar. Türkiye vatandaşı olma peşine düşerek yıllar yılı sefil bir şekilde atıl bir durumda kalacakları gibi terk ettikleri topraklardaki yeni kimlikler Türkiye’ye her zaman tehdit unsuru olma eğilimini devam ettireceklerdir. Yetkililerimizin bu günleri iyi değerlendirmesinde Türkiye’nin geleceği için hayati önem olduğunu hatırlatır saygılarımı sunarım. 25.10.2015 İsmet Bozoğlan

 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Yok sayılan Suriye Türkmenleri

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

0 Yorum

  1. 17 Kasım 2015, 09:28

    Yazımda Türkiye’ye sığınan Türkmen sayısını 50 bin olarak yazmıştım. Esad Erber adlı bir araştırmacı arkadaşımın uyarısı üzerine , yazımdaki 50 bin sadece Bayır-Bucaklı olarak yazmıştım. Oysa ki Esad beyin uyarısına göre devletin resmi rakamlarına göre Türkiye’ye gelen sığınmacı Türkmenlerin sayısının 243 bin olduğunu bildirmiştir. Eksik anlaşılmayı düzeltir Arkadaşıma teşekkür ederim.

    Cevapla
  2. 30 Ekim 2015, 23:10

    yazınız çok güzeldir hocam. başarılar dilerim

    Cevapla