featured

Zalim, Mazlum ve Doğu Kudüs

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Yazı: Necmettin Çalışkan

Gündemin en önemli maddesi Kudüs. Öyle anlaşılıyor ki Kudüs’ün başkent ilan edilme çıkışı Trump’ın ani kararıyla değil; önceden planlı. Gizli eller BOP sonrası bölgedeki ülkelerle yaptıkları iş birlikleriyle buna zemin hazırlamış, şimdi de uyguluyorlar.

Arap baharını doğuran sebepler incelenmeden bu duruma nasıl geldiğimizi anlamamız mümkün görünmüyor.

Olağanüstü toplanan İİT, toplantısına katılması gereken ağır abilerin bir kısmı gelmedi! Acı olan onların aksine dünyanın öbür ucundan Venezüella devlet başkanı katıldı. Katılan ülkelere baktığımızda kim Müslüman kim gayri Müslim diye düşünmek yerine; zalim ve mazlum algısını öncelememiz gerektiği anlaşılmış oldu. Zaten İİT, yaptırım ve ekonomik ilişkilerin kesilmesi konusunda da bir karar almaktan aciz.

Hâlbuki isteyince Katar’a, İran’a, Suriye’ye ve Yemen’e karşı istediklerini uyguluyorlar. Askeri güç oluşması istenince; Katar’a, Lübnan’a, Suriye’ye gönderiveriyorlar.

Gelin görün ki! Müslüman ülkelerdeki ABD askeri üsleri hala duruyor!

Zira birtakım ülkelerle oluşturulan yeni “iş birlikleri/birlikçileri”yle Kudüs’ün elden çıkarılması garanti altına alınmış. Başkent ilan edilmesi büyük bir infial yarattı ama zaten Kudüs işgal altındaydı. Bir de İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) aslında Doğu Kudüs işini 1967 sınırını ve iki devletli çözümü desteklediğini deklare etmiştir.

Tarihi karar! Evet, ama müspet anlamda olmadığı kesin.

Alınan karar ABD’nin istediği ya da savunduğu bir durum. Zaten Kudüs’ün % 16’sına doğu, % 84’üne Batı Kudüs; anlayana!

Kudüs’ü “doğu” ve “batı” olarak ayıran İİT, tuzağa düşmüş ve tam da ABD, batılı güç odakları ve İsrail’in isteğine imza atmıştır. Geçmiş olsun!

Kendi eliyle Kudüs’ünü ikiye bölüp büyük yarısını Siyonist düşmana armağan eden İslâm dünyası zavallı konumuna düşmüştür…

İİT, sonuç bildirgesinin görsel tasarımı fena değil! İki kınama, bir davet etme, bir baltalama tespiti ve bir de harekete geçirme taahhüdü var.

Gidilmesi planlanan BM genel kurulu her şeyin konuşulabildiği, ancak hiçbir karar ve yaptırım gücünün uygulanmadığı bir organ, Ağlama Duvarı! gibi bir şey.

Kudüs konusunda Filistin’e sahip çıkmak için iş birliği yapılacak ülkeler arasında yeni paktlar oluşturulmalı. Mesela körfez ülkeleri yerine Latin Amerika, Çin, Kore, Rusya, Afrika, Malezya, İran Pakistan ve Hindistan çağrılarak “ortak insanlık bildirisi” yayınlanmalı ve yaptırım kararı alınmalı.

Artık bildiğimiz klasik Müslüman ülkeleriyle iş yapmanın mümkün olmadığı bu toplantıyla bir kez daha gün yüzüne çıktı. Bugün direnişin tarafında olan ülkelerle iş birliği yapılmalı. Direniş örgütü olarak Hamas, İslami Cihat, Fetih, Kassam, sağcı-solcu ayrım gözetilmeden varsa hepsini de davet edip böyle yol almak daha doğru.

***

Maalesef İstanbul’da İİT, Kudüs’e destek vermek üzere toplantı halindeyken Müslüman ülkelerin savaş uçakları Yemen’i bombalamaya devam ediyordu. Ölen çocukların Kudüs’ün başkent olup olmaması ile ilgili değillerdi. Önceliklerimizi ıskaladık! Benim zalimim haklı algısı Müslüman ahlak yapısını yerle bir etmektedir. Filistin konusunda bile mezhep kışkırtıcılığı yaparak ayakta kalmaya çalışan bir güruh da maalesef ekmek buluyor.

***

Saadet Partisi öncülüğündeki Yenikapı mitinginde Hamas sözcüsü Ebu Zuhri “Bundan sonra kimin hitabet gücüyle laf kalabalığıyla Filistin dostu olduğu, kimin de icraatı eylemleriyle gerçek dost oluğunu göreceğiz” dedi, güzel söyledi.

Söz mü? Eylem mi? Unutmayalım iman bir eylemdir her kertede yenilenen…

Son olarak; Filistin’in kurtuluşu için 12 yamalı elbisesiyle, hizmetçisiyle eşit şartlarda yürüyen Hz. Ömer ve Kudüs esareti olduğu sürece bana şöhret, huzur ve uyku haram diyen Selahaddinler gerek.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Zalim, Mazlum ve Doğu Kudüs

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir