featured

Bana Dinimi Öğretin

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Şüphesiz bir çocuk için Din eğitiminin başladığı ilk yer ailesidir.

Peki, aile bu konuda yetersiz ise!

Öyle ya! Anne ve baba, çocuğuna Dini konularda eğitim verme konusunda yetersiz kalabilir.

Veya ikinci bir senaryo anne ve baba Dini konulara hakim ama çocuğuna bu bildiklerini aktaramıyor.

Bilginin aktarımı öyle kolay bir şey değil.

Hepimiz okuma-yazma biliyoruz.

Okur-yazarlığı olmayan birine okuma-yazma öğretelim, hadi bakalım deneyin.

Öğretmek, bilgiyi aktarmak ayrı bir yetenektir. Bunun için ayrı bir bilim gerekir. Öğretmen adayları üniversitelerde öğrenme ve öğretme tekniklerini geliştirmek için Pedagojik Formasyon almaktadırlar.

Kısaca çocuğa Dinini öğretmek için aile her zaman yeterli olmayabilir.

4 yaşına girmiş bir çocuk için artık algılama-öğrenme-kabul etme dönem başlamış demektir. Bu dönemde çocuğa gerekli yükleme yapılmaya başlanmalı. Bu yaştaki çocuğa yükleme yapacak kişiler elbette ki anne ve babalardır.

Bu yaşta doğru yükleme yapılmayan çocuklar ülkemizde 10 yaşına kadar Dini konulara uzak bir şekil de yetişmektedir.

Sebebi ise ülkemizde Din Eğitimin İlkokul 4. sınıfta başlıyor olması. Dördüncü sınıfa başlayan bir çocukta artık 10 yaşına girmiş demektir.

Anlayacağınız bir çocuk için algılama-öğrenme-kabul etme döneminin en yoğun yaşandığı 4-10 yaş aralığı şayet aileden de bir Dini eğitim alınmamışsa boş ve verimsiz geçiyor anlamına gelir.

Peki, 4. Sınıfta başlayan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi ne durumda.

Hiç kıvırmaya gerek yok.

Bu konuyu hakkıyla yapan hocalarımı tenzih ediyorum fakat gerçek ortada.

Nede olsa bu dersten kalmak yok anlayışının hakim olduğu bir ortamda, birey için hayati önem taşıyan bu derse gerekli önem verilmiyor. Beden Eğitimi Dersi,  Müzik Dersi ve Resim Dersi ile aynı paralellikte seyir eden Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersleri toplum üzerinde maalesef ki yeterli etkiyi bırakamıyor.

Dinin, kişiler tarafından tam anlaşılmamasının yarattığı sıkıntıları 21. Yüzyılda ülkemizde fazlasıyla yaşamaktayız.

Nasıl mı?

İslam Dininin emir ve yasaklarını,

Haramı-Helâlı,

İslam Ahlakını,

Allah’ın merhametini, kudretini,

Peygamber Efendimizin o muhteşem hayatını,

Birey hayatını merkezine alan Yüce Kitabımız Kuran-Kerim’i

İnsana saygıyı,

Çevreye duyarlı olmayı,

Anne-babaya karşı sorumlulukları,

Akraba ilişkilerini,

Zekâtın sağladığı ekonomik refahı,

Sadakanın derin şifresini,

Dua’nın hikmetini,

Ve daha sayamadığımız yüzlerce olguyu tam olarak bilen ve anlayan bireylerin oluşturduğu bir toplumda Allah Aşkına söyleyin;

Harama bulaşmış yöneticiler olur mu?

Anne veya babasını öldüren tipler olur mu?

Sabi sübyana tecavüz eden caniler yaşar mı?

Kimse kimsenin hakkına tecavüz edebilir mi?

Peki!

Gelir dağılımında adaletsizlik yaşanır mı?

Aşırtma eserlerle kimse profesör olabilir mi?

Yalan söyleyen siyasetçi öyle elini kolunu sallayarak gezebilir mi?

Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyen insan bir daha belediye Başkanı seçilebilir mi?

İnsanlar, “çalıyor ama çalışıyor” gibisinden sakat bir düşünce ile oyunu kullanır mı?

Bal tutan parmağını yalar gibisinden pervarsız bir söz atasözü değerinde korunur mu?

Söyleyin Allah Aşkına;

Bu dünyanın kullanma kılavuzu niteliğinde olan Kuran-ı Kerim’i tam olarak özümsemiş insanların oluşturduğu bir ülkede;

İhaleye fesat karıştıran müteahhit olur mu?

Rüşveti makbul sayan memur olur mu?

Çevre kirletilir mi?

Anarşi olur mu?

Vicdanı kanaati gelişmeyen hakimler yüzünden bir dünya günahsız cezaevinde yatar mı?

Fabrikası her yıl kar artırımı yaptığı halde çalışanının (işçinin) maaşına zam yapmamak için elli takla atan patronlar olur mu?

Sırf bıçak parası alacam diye ilaç tedavisi ile iyileşecek bir hastayı ameliyat yapan doktorlar olur mu?

Müvekkilini satan avukat, terazisinin ayarını bozmuş bakkal bulunur mu?

İşin acı tarafı yukarıda saydıklarımın “ben Müslüman’ım” iddiasında olan kişiler tarafından yapılması.

.

.

Yüzde 90’nından fazlasının Müslüman olduğu bir ülkede, insanlara Din eğitiminin tam olarak verilmediğini söylemekteyim.

Bu eğitimi Devletin vermesi tarafındayım.

Şayet devlet bu işten sırf laiklik kaygısı yüzünden uzak durursa, vatandaş da bu ihtiyacını karşılamak üzere farklı merkezlerin arayışına girer.

Ondan sonrada insanlar “ocu-bucu” diye anılmaya ve kendi aralarında ayrışmaya başlar.

Laik bir devlette Din eğitimi ancak bu kadar verilir diyorsun, bu defada insanlar bu ihtiyacını karşılamak üzere cemaat ve tarikatlara gidince de laiklik karşıtı eylemler yapılıyor diyip buraları kapatıyorsun.

Devlet, vatandaşlarının sağılıklı bir şekilde Dinini öğrenmesine yardımcı olmalı. Zira bunu yaparken de Laik’lik fobisini yenmeli.

Laiklik karşıtı bir eylemden bahsetmiyoruz.

Sadece sağılıklı koşullarda ve işin ehli tarafından Dinimizi öğrenmek istiyoruz.

Kafirun Suresi Altıncı Ayet “Sizin dininiz size benim dinim bana” başlı başına laiklik endişesi taşıyanların kaygılarını yok etmektedir.

Haftada iki saatte öğrettiğiniz İngilizce dersi neticesinde toplum olarak İngilizce durumumuz ne ise, İki saatlik Din dersi ile öğrendiğimiz Dinimizin durumu da ortadadır.

Yıllardır aldığımız İngilizce dersi sayesinde bir İngiliz gibi İngilizce konuşmamız gerekirken şuan nasıl hello ve yes düzeyinde isek,

Haftada iki saatlik Din dersi ile de “Ramazanda sakız orucu bozar mı? “Tartışmalarını yapan bir millet halindeyiz.

Sonuç ortada ve bu işin vebali de dünden bugüne bizi yöneten idarecilerde.

Sağılıklı bir Din Eğitimi ile sağılıklı (ruhen ve bedenen) bireyler yetişir. Sağılıklı bireylerin oluşturduğu ülkede de her bakımdan kalkınma ve refahın hükmü sürer.

Bu sebepten dolayı bir an önce;

Bireyin Dinini öğrenmesine Devlet yardımcı olmalı.

Anaokulundan itibaren okullarda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi verilmeli.

Derslere , Matematik ve Türkçe derslerindeki ciddiyetle yaklaşılmalı.

Derse gereken ilgi ve alakayı vermeyen kişiler sınıfta kalabilmeli.

Dersler işin ehli tarafından verilmeli.

Bu branşta bilgisi olmayan öğretmenler bu derlere girmemeli.

Dersin belirli bir bölümü uygulamalı olmalı.

Bir okulda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersine giren en az bir bay ve bayan öğretmen olmalı.

Bugün ülkemizde ki en büyük problem;

Ne terör,

Ne işsizlik,

Ne ekonomik darboğazdır.

Ülkemiz deki en büyük sıkıntı ve problem İslam Dininin tam olarak anlaşılmamasıdır.

Bize İslamı öğretin,

Bizde gerek yaşantımızla gerekse inşa edeceğimiz ülke ile sizleri hayretler içinde bırakalım.

Kalın Sağlıcakla…

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Bana Dinimi Öğretin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

4 Yorum

  1. 17 Nisan 2014, 14:34

    Tebrik ederim Lütfi Bey hastalığın kaynağı ve tedavisi adına çok güzel bir yazı

    Cevapla
  2. 17 Nisan 2014, 12:52

    Lütfü Kardeşim,
    Öncelikle yüreğine sağlık diyorum. Her yürek böyle bir yazıyı kaleme alamaz. Ayrıca, burada bahsettiğin konu insan temelin bozuk olduğu bir ülkede üzerine inşa edilecek binanın ne kadar sağlıklı olacağını anlatmışsın. Ellerine sağlık …

    Cevapla
  3. 15 Nisan 2014, 11:56

    Ellerinize sağlık. Her satırına aynen katılıyorum. Tebrikler ve teşekkürler ederim.

    Cevapla
  4. DİLİNE SAĞLIK REİS (KURBAN)
    GÜZEL VE EKSİK KALINMIŞ BİR OLAYA EL ATMANIZ DAN DOLAYI TEŞ EDİYORUM

    GELECEK NESİLLEİRİN DAHA İYİ DİN KONUSUNDA BİLGİ VERİLMESİ İÇİN ÖZ KAYNAKLARDAN YOLA ÇIKMAK DAHA İYİ OLUR DİYORUM
    1-32 FARZI BİLGİLENDİRMEK
    2- TÜRK İSLAM KÜLTÜRÜNÜ İYİ ANLAMASI
    3 BU İKİ ANA MADDE ÜZERİNDE DURULARAK BU İKİ TEME ÜZERİNDE DİNİN ÖĞETİLMESİ

    Cevapla