Bayrağa Saygı Nasıl Anlatılıp Nasıl Anlaşılmalı?

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

“BAYRAK NEDİR?”  sorusu , biliyor musunuz sayın okuyucu kardeşlerim; günümüzde kime sorarsanız sorun, alacağınız cevabın aynı olduğu belki de tek sorudur. Ben öyle olduğuna inanıyorum. Şöyle ki;

–          Soru, Bayrak nedir?

–          Herkesin vereceği cevap, “ Bağımsızlığımızın simgesidir.”

–          Soruya devam edelim. “Bağımsızlığımızı madem ki temsil ediyor, o zaman bayrağa saygı göstermek lazım.” Örneğin, bayrağı yerlere atmamak , yükseklere asmak saygı göstermek lazım. Buraya kadar bir eksiklik yok.

–          Peki başka devletlerin bayraklarına saygı göstermeli miyiz?

–          Elbette başka devletlerin bayraklarına da saygı göstermeliyiz.

Bayrak, madem ki bağımsızlığın sembolü veya bağımsızlığın simgesidir, o halde başka devletlerin bağımsızlığı beni çok da ilgilendirmiyor. Yani “Komşumuz Yunanistan, veya Fransa, Japonya, Amerika, Hollanda gibi daha bir çok devletlerin bağımsızlığı beni hiç ilgilendirmediği için bu devletlerin bayraklarına da saygı göstermek gerekmez’’ desek çokta yanlış söylemiş olmayız, gibi geliyor bana.

Ama, saygı göstermek lazım. Değil mi?

Eğer saygı göstermek lazımsa bayrağın tarifini yeniden yapmak gerekmektedir. Yani Bayrağa saygıyı niçin yapmamız gerekir?

Sorunun cevabı İstiklal Marşımızda ,

Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.”   Şeklinde ifade edilir.Yani en son ocak en son ev, en son kişi kalana kadar yurdumun üstünde dalgalanacak diyor. Böyle diyorsa, bayrağın anlamı da o zaman değişiyor.

Bayrak:Bağımsızlığımızın sembolü olduğu gibi, Bir devletin sınırları içinde yaşayan her insanı tek tek temsil ediyor. Öyle ise Allahın yarattığı insanları temsil  ettiği için, ve bu insanların sembolü olduğu için, bizde kendilerini temsil eden sembollerine yani bayraklarına saygı duymamız lazım.

Bayrağa bu anlamı yüklerseniz, Başka devletlerin bayraklarına saygı göstermenin önemi anlamı daha iyi anlaşılır. Şöyle ki ; Demiyor muyuz  insanları yaradan dan ötürü seveceğiz. O zaman Yüce Allahın yarattığı dünyadaki tüm insanları seveceğiz. Aynı zaman da onları temsil eden bayraklarına saygı göstereceğiz.

10.Şubat.2013 tarihli Türkiye Gazetesinin haberinde “Siirt’te partisinin kongresine katılan BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak, asılı olduğu yerden aşağıya düşen Türk bayrağı tekrar asılana kadar konuşmasına ara verdi. Olayın medyada polemiğe sebep olabileceğini söyleyen Kışanak, “Bayrağı assınlar konuşmama devam edeyim” dedi. Bayrak yerine asıldıktan sonra konuşmasına devam eden Kışanak, “Kimse bugün bizi bahane etmesin, bahane üretmesin. Yalan yanlış politikalarla süreci heba etme lüksü yoktur.” Şeklinde açıklaması, Türk Bayrağına saygı gösterdiği için değil, olayın medyada polemiğe sebep olacağı için, bayrağın bu günlere bahane olarak sözde devam edilen sürece zarar vereceği için, bayrak tekrar yerine asılana kadar beklemiş.

Bu sözüm ona politikacı, bayrağın anlamını bilmediğinden veya saygı göstermeye bile değer bulmadığı için, bu sözlerle durumu anlatmıştır. Bilse Türkiye Cumhuriyetinin, sınırları içinde yaşayan her insanı, tek tek temsil ediyor, dolayısı ile kendisini de temsil eden bir sembole saygı duyarak başka sözlerle ifade ederdi. Sırf polemik olmasın diye değil, saygı duyulması için konuşmasını kesmesi gerekmez miydi?

Sayın başbakanım, sayın Milli Eğitimi yöneten yetkililer. Sizlere seslenmek istiyorum.

Eğitim öyle bir günlük iş değildir. Eğitimin tohumları ekilmeye başladığı zaman en az 20 yıl sonra meyvelerini verir. Sizler iktidara geldikten sonra, müfredatlarda bulunan milli ve manevi konuları kaldırarak çocuklarımızı ve gençlerimizi ruhsuz, sevgisiz, amaçsız ve bencil bir ruh yapısı içinde yetişmesi için adete yarış yapılıyor. İçinde bilgi olmayan programlara  araştıran, sorgulayan, kendisine bir çıkarım sağlayan programlar uyguluyoruz dediniz. Tutmadı. Çevirdiniz dindar bir nesil yetiştiriyoruz, diyerek okullara seçmeli kuran ve diğer dersleri koymakla meselenin biteceğini zannediyorsunuz. Bu iş bu kadar kolay değil. Bizde bu derslerin verilmesini istiyoruz. Ancak bu dersler seçmeli değil esas ders olarak verilmeli. İnsanlarımız bölünmemeli.

Okullarda çocuklara verilen parasız kitapla, tablet bilgisayarlarla ancak siz birilerini zengin edersiniz. Onlara milli manevi bilgiler verecek dersler, konular veremezseniz bu memleketin çocuklarından birlik, kardeşlik içinde olacak ruhu eksik bırakırsınız. O zaman da TÜRKİYELİ olma fikri de yetmez. Bizden söylemesi. Bu gördüğünüz siyasetçi gibi niceleri çıkar da bizleri birbirine bağlayan değerleri de bir yana atarak artik kimlikler aramaya çalışılır.Maazallah! Bilemem bu sonuç sizleri memnun eder mi? Ederse mesele yoktur.

Bizler her şeye rağmen gücümüzün yettiği ölçüde yüce milletimizin yanında onun değerlerine saygılı olarak sonuna kadar mücadelemizi yapamaya gayret edeceğiz.Biline!

Saygılarımla.

 

5
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
1
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Bayrağa Saygı Nasıl Anlatılıp Nasıl Anlaşılmalı?

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

3 Yorum

  1. 9 Ekim 2016, 19:33

    Bagimsizligi temsi ediyo

  2. 14 Şubat 2013, 12:02

    Türkçe Sözlük’te ‘Bayrak”; bir ulusun, belli bir topluluğun veya bir kuruluşun simgesi olarak kullanılan, renk ve biçimle özleştirilmiş, genellikle dik dörtgen biçiminde kumaş olarak tanımlansa da, aslında ‘Bayrak’ bir devletin numusu ve milletin ahlâkıdır. Bayrak, bireyleri bir ülkü yolunda toplanmaya çağırır; öncüdür, simgedir, semboldür.

    Milletler, hem kendi bayrağına hem de başka milletlerin bayraklarına saygı gösterirler. Çünkü uluslararası ilişkilerde mütekabiliyet esası geçerlidir. eğer sen başkalarının bayrağına saygı göstermes isen, onlar da senin bayrağına saygı göstermezler. Dolayısıyla karşılıklılık esası geerğince, tüm milletler diğer milletlerin bayrağına saygı duyarlar.

    BDP Genel Başkan Yardımcısı Gülten Kışanak’ın Türk Bayrağı’na saygısı var mıdır yok mudur bilemem. Ancak, Gülten Kışanak’ın ülküsü farklıdır. O’nun yolu özerk Kürdistan’dır. Ben demiyorum kendisi diyor. Kışanak, 10 Şubat günü Antalya’da Kepez İlçe Örgütünü ziyaret ettiğinde, diyor ki; “Bizim çetrefilli, anlaşılması zor bir yolumuz yok. Dümdüz bir yolumuz var. O da demokratik cumhuriyet. özerk Kürdistan’dır. Artık 21.’inci yazyılda bir tek kişinin ağzından bir ülke yönetilemez. Bu yetkileri yerellere, bölgelere devredeceksiniz, demokratik bir sistemi kabul edeceksiniz. Biz Kürt halkı olarak kendi özerkliğimizi, dilimizi, tarihimizi özgürce yaşamak istiyoruz. Ama bu yetmiyor. Herkes kendi özerkliğini, özgürlüğünü yaşamalıdır…”

    Ben demiyorum, Gülten Kışanacak böyle diyor. Onların ülküsü farklı, bayrağı farklı. Bu farklıılğı kabul etmeden İmralı görüşmelerinden barış çıkacağına inananlardan değilim çok şükür.

    Devlet ile İmralı arasındaki görüşmelerden “barış” umuduna kapılanlar; PKK’nın önce ateşkes, sonra da silahı bırakacağını, 30 yıldır süregelen terörün sonlanacağını umuyorlar. Herkes analar ağlamasın, silahlar sussun artık düşenceler konuşsun istiyor. Ülkemize barış ve huzur gelmesini istemeyen mi var? Ama bu ülkenin bütünlüğünü ve milletin birliğini de korumak gerekir değil mi? Başbakan Türkiye’nin ve Öcalan’ın da Kürtlerin ilelebet ve ebedi başkanı olsun diye bayrağımızı çeşitlendirecek miyiz? Yeni anayasa yapmak suretiyle Cumhuriyetimizi yeni baştan mı şekillendereceğiz? Birileri Türk milletinden kurtulmak istiyor diye Türklüğümüzden utanacak mıyız?

    Son 30 yılda terör yüzünden kaybettiğimiz canları, çekilen bunca acıları ve terörle mücadele uğruna harcanan en az 600 milyar dolarlık zararı unutacak mıyız?

    Şahsen ben, Türk Bayrağı’na saygısı olanların unutabileceğine ihtimal veremiyorum!

    Hatayvatan okurlarına sevgi ve saygılarımı gönderiyorum…

    Cevapla
  3. 14 Şubat 2013, 09:21

    SAYIN İSMET BOZOĞLAN YAZMIŞ OLDUĞUNUZ BU YAZI İÇİN SİZİ TEBRİK EDER TÜRKİYENİN GERÇEKLERİNİ BİZ OKUYUCULARA YÜREKLİLİKLE İLETİĞİNİZ İÇİN ELİNİZE , DİLİNİZE,YÜREĞİNİZE , KALEMİNİZE SAĞLIK VE KUVET DİLİYORUM.

    Cevapla