featured

Belenli Şeyh Ali Baba (Kuddise Sirrûh)

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Ali Baba (K.S.) Hazretleri mana ehli görevlilerinden olup irşada alakalı bir vazifesi olmadığından kimseye manevi ders vermemiş, intisap edip inabe almaya gelenlere fıtratına göre farklı zatları tavsiye buyurmuş olup, nev’i şahsına münhasır riyazetle dolu bir hayat yaşamıştır. Bu hayat tarzı her insanın kaldırabileceği bir yaşantı değildir. Hele insanlara örnek olan tebliğ vazifesinde bulunan insanlar daha itinalı olmak zorundadır.

Bir Allah dostundan ister hayatta ister ölümünden sonra istifade etmek için o zatla asgâri müşterekte birliktelik lazımdır. Bu, ya Hal, ya Zat, ya da sıfatının birinde olmalıdır. Ali Baba (K.S.) den istifade etmek için onun en önemli vasfı olan ömür boyu açlık ve hiç su içmemesi susuzluğundan dolayı biraz aç ve biraz susamış olarak huzura varmak istifadede en kestirme yol olduğu tecrübe ile sabittir. Bu sözler bir kitabın Takdim yazısından alınmıştır.

Kırıkhanlı Mahmut Durusoy Beyefendi, daha önce yazmış olduğu “Sultanü’l Ârifîn BAYEZİD-İ BİSTAMÎ -Kuddise Sırruh- Hayatı, Sözleri, Nasihat ve Duaları” adlı kitaptan sonra Ali Baba ile ilgili de bir kitap yazdı. İstanbul’da 2005 yılında basılan “Belenli Şeyh Ali Baba (Kuddise Sirrûh)” adlı kitap 72 sayfadır. İsteme adresi: Kanatlı Cad. No: 190 Kırıkhan/Hatay’dır.

Kitap, Belenli Ali Baba Hazretlerinin Hayatı, Kerametleri, Mübarek Sözleri, Ali Baba’nın (K.S.) Türbesinden Görüntüler ve Ali Baba’nın (K.S.) Sevdiği Dost ve Ahbaplar bölümlerinden oluşmaktadır.

Ali Baba’nın hayatından kesitler kitapta şöyle geçmektedir: “Belen’in Benlidere köyünün mütevazı bir evinde 1879 yılında dünyaya gelen Ali Baba Hazretleri aslen Kahramanmaraş’ın Elbistan kazasının içmeleriyle ünlü Cela köyü, yeni adıyla Ekinözü beldesindendir.

Ali Baba Hazretleri’nin babası Hanifi Bey, annesi Hafize hanımdır. Öğrenebildiğimiz kadar biri kız üç kardeş olup kardeşlerinin ismi; Mustafa Koklar (Kehler), kız kardeşi Zeynep Ünüvar’dır. Ailenin Osmanlı döneminde lakabı Kehler’dir. Kehler, olgunlar manasını taşımaktadır.

Babası Hanifi Bey Osmanlı döneminde kaza olan Belen’e tayinle gelen bir Osmanlı subayı olup; Asayişle alakalı Jandarma Alay komutanı olup, Miralay rütbesinde idi. Harbi Umumi’de Yemen’e gönderilen subaylardan olup, Yemen’de İngilizlere karşı çarpışarak şehit düşmüştür. Yakın zamana kadar babasının şehit maaşını kız kardeşinin çocukları alırdı.

Ali Baba Hazretleri Belen İlkokulundan sonra baba mesleğini devam ettirmesiyle alakalı Halep Askeri Rüştiyesine gönderilmiş, oradan başarıyla mezun olmuştu. Orduda Yüzbaşılığa kadar yükselmiştir.

Ali Baba Hazretleri harp esnasında komutanlarının teveccühünü çekemeyenler “Düşmana cephanenin yerini bu söyledi” deyip iftira etmişler. Bunun üzerine İstiklâl Mahkemesi’nin ilk sanıklarından olmuş ve mahkemece suçsuz olduğu anlaşılınca serbest bırakılmış. Komutanı da “Evladım biz senin suçsuz olduğunu ve asıl suçlu kim olduğunu biliyorduk. Fakat senin mahkemece aklanıp bu suçsuzluğunun onaylanması gerekiyordu” demiş.

Ali Baba Hazretleri harplerden sonra cihat hizmeti kalmayınca kendi isteğiyle askerden Yüzbaşı iken ayrılmış memleketine dönmüş. Benlidere’de münzevi bir hayata geçmiştir…. nerede öğrendiğini bilemediğimiz tatlıcılığa Belen’de dükkan açarak başlamıştır. Bu tatlıcılığı Kırıkhan’da da Kanatlı Caddesi’nde dükkân açarak kendisine özgü üçgen biçiminde ince açkıyla yapılan bir tatlı çeşidini de geliştirerek baklavacılıkla beraber yürütmüştür. Bir müddet sonra manevi bir işaretle Adana’nın Ceyhan ilçesine gitmiş orada bir tatlıcı dükkânı açmış ve burada bir hanımefendiyle evlenmiştir. Bu evlilik uzun sürmemiştir. Bu evlilikten bir kız çocukları dünyaya gelmiş. Altı aylıkken ayrıldığı kızını 14-15 yaşlarında Adana’da adliyenin yanından geçerken gördüğünü “Ben onu tanıdım o beni tanımadı yollarımıza devam ettik” diyerek dünya gözüyle bir defa gördüğünü kendisini tanıyamayacağından dolayı kızına sahip çıkamadığını beyan etmiştir.

Tatlıcılığı bırakmış seyahate başlamıştır. İlk seyahatlerinde Belen merkez olup Konya’ya Mevlana Celâlettin Rumi Hazretlerine, Şam’da Sahibu-z Zaman Şemsu-s Şumus (Güneşler güneşi) Mevlana Halidi Bağdadi ve Şam’daki diğer Allah dostlarını ziyaret şeklinde olmuştur. Her birinin gidiş mesafesi 500 km civarında olan bu yolculuklarını hep yaya olarak yapmıştır.

İlim ehlinin teslimiyetinin zor ama irşadının kolay olduğunu, cahilin teslimiyetinin kolay irşadının zor olduğunu beyan eder.” (s. 9, 10, 14, 15, 16, 22)

Ali Baba’ya ait güzel sözlerden birkaçı şöyledir:

– Önce aklı ve kalbi doyurmak şart, aklı olmayana iman vacip değil.

– Bu devirde para ile hurileri (kadınları) ekseri Müslümanlar aşamıyorlar. Bu iki putu aşmak lazım, aşan menzile ulaşır.

– Başsız insanın uyuz köpeğe bile gücü yetmez.

– İnanmayanın önüne güneşi koysan karanlık der.

Belenli Şeyh Ali Baba’yı tanımak isteyenler bu kitaba başvurabilirler. “Bizim toparlayabildiğimiz onun hayat kırıntılarından başka bir şey değildir.” diyerek manevi dünyamızla ilgili bir şahsiyeti anlatan bu kitabı hazırlayarak tarih, kültür ve manevi mirasımıza sağladığı katkıdan dolayı Sayın Mahmut Durusoy’u kutluyor ve teşekkürlerimi sunuyorum.

Adil Çetin – Araştırmacı – Yazar –  adilcetin1@gmail.com

3
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
1
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Belenli Şeyh Ali Baba (Kuddise Sirrûh)

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir