featured

“Beyaz Altın” Eski günlerini arıyor

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Türkiye’de 1970′li yıllarda 600-650 bin tonu bulan rekoltenin yarısının karşılandığı Çukurova yöresindeki pamuk üretiminin geçmişten günümüze kadar her geçen yıl azaldığı ve bu yıl işlenmiş haldeki ürünün 120 bin ton dolayında olmasının beklendiği bildirildi. Adana Ticaret Borsası Başkanı Muammer Çalışkan, yaptığı açıklamada, Çukurova yöresinde sulamanın başladığı 1970′li yıllardan itibaren pamuk üretiminin bölge ve ülke ekonomisinde önemli bir yer edindiğini söyledi.

Türkiye’nin o yıllarda pamuk üretiminin 600-650 bin ton olduğunu, bunun 300-350 bin tonunun Çukurova’dan karşılandığını belirten Çalışkan, toplam rekolteden işlenen 300-350 bin ton lif pamuğun ülke ihtiyacını karşıladığını, kalanının ise ihraç edildiğini ifade etti.

Çalışkan, yöredeki pamuk üretiminin 1990′lı yıllara kadar en üst seviyede seyrettiğini, o dönemde mazotun ucuz olması, tarımsal hastalıkların fazla olmaması, ilaçlamanın az yapılması ve elle toplama maliyetinin düşük olmasından dolayı çiftçilerin ciddi paralar kazandığını kaydetti.

Türkiye’nin ihracatının 1.8 – 2 milyar dolar civarında olduğu dönemde 400 milyon dolarlık pamuk ihracatı yapıldığını hatırlatan Çalışkan, o dönemlerde yöredeki tekstil sanayinin çok güçlü olduğunu, çok sayıda büyük firmanın üretim ve ihracatlarının da bölge ve ülke ekonomisine artı değer kattığını dile getirdi.

Çekirdeğiyle yağ sanayisinin, lifiyle tekstil sektörünün ve küspesiyle hayvancılığın ana girdisini oluşturan ve bir zamanlar “beyaz altın” olarak nitelendirilen pamuğun önemli ve stratejik bir ürün olduğunu vurgulayan Çalışkan, şöyle konuştu:

“Geçmiş yıllarda pamuklar açmaya başladığında Çukurova beyaza bürünür ve ‘Çukurova beyaz gelinliğini giydi’ diye haberler yapılırdı. Ama şimdi pamuk ekilen ve beyaza bürünen alanlar daraldı. Neredeyse Çukurova artık beyaz gelinliğini giyemeyecek duruma geldi. Bir zamanlar 300-350 bin ton lif pamuk üretilirken bu rakam şimdi 50-60 bin tonlara düştü. Bu yıl işlenmiş haldeki ürünün 120 bin ton dolayında olması bekleniyor. Bunun nedeni maliyetin artması, ürünün fiyatının yükselmemesi ve alternatif ürün mısırın daha karlı olması. Pamuğun yüzde 95 oranında alternatifi mısır. Çiftçi mısırı daha az maliyetle ve daha az emekle ekiyor, daha kolay hasat ederek satıyor. Pamuk ekiminin azalmasının diğer bir sebebi de elle toplama işçisinin son yıllarda bulunamaması. Bölgemizde yüzde 90-95 oranında makineli hasat yapılıyor. Ancak fiyatlar çiftçinin istediği gibi gitmiyor. Geçen yıl pamuğun kilosu 1,15 – 1,25 lira civarında seyretti. Bu da gerçekten düşük bir rakam. 50 kuruş da destekleme verilmesine karşın çiftçi direk cebine giren paraya bakıyor. Prim az değil ama biraz daha iyi olmalı.”

Havza bazlı üretim önerisi

Çalışkan, Türkiye’nin çok ithal ettiği bir ürün olan pamuğun üretiminin artırılması konusunda önerilerde de bulundu.

Türkiye’deki pamuk üretiminin bu yıl 450-500 bin tonlara düşmesinin beklendiğini aktaran Çalışkan, tüketimin ise 1 milyon 400 bin tonlara çıkacağının tahmin edildiğine dikkati çekti.

Türkiye’nin yaklaşık 1 milyon ton civarında lif pamuk ithal etmesinin söz konusu olduğunu ve bunun için 2 milyar doların üzerinde ödeme yapılması gerektiğini ifade eden Çalışkan, “Tekstil, Türkiye ve dünyanın en önemli sektörü. En fazla ihracat ve istihdam sağlanan bir sektör olarak karşımızda duruyor. Tekstil ve konfeksiyon ürünlerinin ihracatı 26 milyar dolarlarda iken, otomotiv sektörü 20 milyar dolarlar civarında kalıyor. Bu kadar önemli sektörün ham meddesinin daha fazla ekilmesi gerekiyor” dedi.

Dünya fiyatları üzerinden yapılan mukayeseye göre pamuğun birim alandaki katma değerinin mısıra göre yüzde 20-60 arasında daha fazla olduğunu belirten Çalışkan, şöyle devam etti:

“Dolayısıyla biz pamuğu daha fazla ekersek, ülke olarak daha fazla birim alanda karımız olacak. Bu sebeple Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının havza bazlı üretim programı uygulaması gerekir. Bakanlığın havza bazlı üretim haritaları zaten var. Buna göre pamuk üretilebilen yerlerde pamuğun mısıra göre daha fazla desteklenmesi, mısır yetişen yerlerde ise mısıra yüksek miktarda destek sağlanmması gerekir. Havza bazlı destekleme projesi başlatılmıştı ama uygulamaya geçirilemedi.”

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
“Beyaz Altın” Eski günlerini arıyor

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir