featured

Buradan Bakınca

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Kırıkhan’dan, Hatay’dan çevreye baktığımız zaman derin bir umutsuzluk, bezginlik, bıkkınlık görünüyor. Açınızı daha geniş tuttuğunuz zaman ise Ortadoğu denilen bölgemizdeki kargaşa ve savaş ortamı insanı ciddi anlamda tedirgin etmeye yetiyor.

23.7 milyon nüfuslu Suriye’de üç yıla yakın bir süredir iç savaş yaşanıyor. Tarihimizin en güzel şehirlerinde neredeyse taş üstünde taş bırakılmamış. Camiler, minareler yara almış. İnsanlar çoluk çocuk buldukları ilk araçla en yakın gördükleri ülkelere kaçmışlar. “Mülteci” konumundaki bu mazlum ve garip, gureba insanlar ülkemizi daha yaşanır bir ülke gördükleri için Türkiye’ye gelmişler. Bir kısmı Lübnan’a, bir kısmı Ürdün’e kaçmış. Kimi rivayetlere göre ülkemize gelen Suriyeli sayısı milyonlarla ifade ediliyor. Hatay’ın birçok ilçesinde yaşayan Suriyelilerin sanırım en şanslı olanları Kırıkhan’da yaşayanlar. Onlara insanca yaklaşan, ekmeğini onlarla paylaşanlar ile kısa sürede yurt içi ve dışından destek toplayarak yaralarına merhem olanları saygıyla anmamak olmaz. Bazı tanıdıklarımın sağlıkları bozulmuş, iş hayatları felç olmuş, aile yaşamları neredeyse unutulmuş olanlar var. Mültecilere kendi insanları gibi bakmak erdemi gösteren bu arkadaşlar gelecekte yeniden yazılacak olan Türkiye Suriye dostluğu hakkında ciddi övgüler alacaklar.

Hatay’ın diğer bölgelerinde ise ne yazık ki bu sığınmacılara “eğreti” bakan ve ne yazık ki bazı meslektaşlarımın varlığı beni üzüyor. Bu insanların bizim ülkemize neden geldiklerini unutmuş, yardım etmenin ne anlama geldiğini bilmeden bol keseden atıyor. Suriyeli Kadınların vurdumduymaz olduğunu, kucağında bir çocuk varken, yeni bir çocuğa hamile kaldığını, erkeklerin ise boş gezenlerin boş kalfaları gibi amaçsız, umutsuz ve yerlerinden memnun, bu ülkeden hiç gitmeyecek gibi rahat olduklarını ifade ediyorlar.

Yıkılmış, bölünmüş, parçalanmış, insan hakları ayaklar altına alınmış bir rejimin ayakta kalmak için iç savaş yaşanan bir ülkenin geleceğinin de yok olduğu gözleniyor. Tarihi değerleri, müzeleri yok edilen Suriye’nin ne yazık ki geleceği de artık yok. Kuzeyi bölünen, güneyi parçalanan, batısı ayrı bir mezhep devleti için elde tutulmaya çalışılan bir ülke, sınırları cetvelle çizilen 1.Dünya devletlerinden biri daha tarihin bölünmüş ülkelerinden biri olmaya doğru hızla ilerliyor. Bu ülkenin insanları ise geleceği olmayan bir ülkeye niye gidelim inancıyla ülkemizde kendilerine yer yapmaya çalışıyor.

Mısır’ın kanlı olaylara sahne olan meydanlarının, “Arap Baharı”nın hızlı bir biçimde tüm Arap ülkelerinde “Kış” yaşamaması için kendilerini çağdaş ülke ve gelişmiş ülke olarak gören ülkelerin Emperyal devletlerin kan içmeye alışmış yöneticileri ve silah tüccarları bu coğrafyayı yakmaya devam ediyor.

Biz kendi ülkemizde sağlıklı ve huzurlu yaşamak için senelerdir hangi ayak oyunlarından, merhalelerden geçip geldiğimizi çoğu insanımız yaşayarak öğrendi. Ne olur bize sığınanlara insan gibi davranalım. Onları sadece “Mülteci” olarak görelim ve kesinlikle insan olduklarını unutmayalım.

Buradan bakınca sıkıntılarımız var. Geçim derdi, sağlık derdi, eğitim, okul. Nice sorunlarla yaşayan insanlarımız yerel seçimlere hazırlanıyor. Yine bir yığın aday çıkacak ortaya. Kendini bir partinin kodamanının yakını gibi göstererek “Ben vaz geçilmez biriyim” havası atanların sayısı hızla artıyor. Büyükşehir Belediye Başkan aday adayları arasında öyle isimler telaffuz ediliyor ki aklım almıyor. Siyasal hayatını bir partiye düşmanlık ederek yürüten bazı isimlerin bugün o parti genel merkezlerinden çıkmadıklarını görüyorum. Yazık. Siyasi ahlak bu kadar ucuzlamış demek ki.

 

 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Buradan Bakınca

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir