Bir önceki yazımda İslam Dünyası iflas etmiştir demiştim. İflasın sonuçları da muhakkak olacaktı. Aklın kullanılmadığı, bilimin dışlandığı ve vahiyle bağın koptuğu toplumun sapması, yozlaşması kaçınılmaz olup Allah’ın yasasıdır. Yüce Allah’ın yasası buyken bu halde dindarlık/Müslümanlık taslayanlar güya Allah adına yaptıkları yozlaşmaya din/darlık diye sarılmaktalar.
İslam’ı anlamayan kimi küçük gruplar bu sapmayı o kadar ilerletti ki terör üretir hale geldiler. Hal bu ki vahiyle bağları olsa şunu öğreneceklerdi: “-cinayetin ve yeryüzünde fesadı yayma(nın cezası) olarak işlenmesi dışında- eğer bir kimse bir insanı öldürürse bütün insanlığı öldürmüş gibidir; ve bir kimse bir hayat kurtarırsa bütün insanlığı kurtarmış gibi olur.” (Maide 32)
İslam adına! terör işleyen gruplar en büyük eylemini 11 Eylül 2001 tarihinde ikiz kuleleri vurarak gerçekleştirdi. El kaide örgütüyle birlikte İslam terör üreten dindir algısı oluşturulmak istendi. Bu eylemle İslamofobi için dayanak da oluşmuş oldu. Hiç şüphesiz bu algının iki sorumlusu var. Birinci sorumlu dindarlığı artan cahil, ikinci sorumlu İslam terör dinidir algısı oluşturmak isteyen dış güçler. Suçu dış güçlerin üzerine atma gibi bir niyetim yok. Her halükarda asıl suçlu Müslümanlar (bu örgütleri ıslah edemedikleri için) ve Müslümancıklardır.
Küreselleşen dünyada özellikle güçlü devletler birçok operasyonu askerdi savaştı olmadan gerçekleştirmekteler. Terörize olan gruplara ihale vererek amaçlarına ellerini suya sabuna dokunmadan ulaşmaktalar.
El kaide aldığı ihaleyle küresel ölçekte İslamofobi oluşturmaya yetti.
El Şebab Somali’de insani yardım kuruluşları da başta olmak üzere yatırım yapmak isteyen firmalara/ülkelere savaş açmakla birlikte eline silah veren ülke adına çalışmaktadır. Yani o emperyal ülke sömürgesine girmesini istemediği ülkeye el şebab ile defol mesajı vermekte. O kadar gözleri dönmüş ki bu dindarlığı artan cahillerin, sırf insani yardım için Somali’ye giden kuruluşlara dahi saldırmaktalar. Hatta HAYAD derneğinde de çalışan doktorumuz Somali de bu örgüt tarafından öldürüldü.
Boko Haram (anlamı=’latin alfabesi haram’ , ‘batılı eğitim haram’) örgütünün resmi ismi Jama’atu Ahlis Sunna Lidda’awati wal-Jihad (tebliğ ve Cihat için Ehl-i Sünnet Cemaati)’dir. Din diye iddia ettikleri şey bilime ters düşse de ona inanırız diyebilen (aslında Allah’ın ayetini inkar eden) bu bağnaz grubun amacı Nijerya’nın kuzeyinde İslam devleti! kurmak. En son dünyaya adlarını 200 ün üzerinde kız çocuğu kaçırarak duyurdu.
IŞİD (Irak ve Şam İslam Devleti) Irak ve Suriye’de faaliyet gösteren örgüt el kaidenin buralarda ki örgütlenmesi olduğu bilinmektedir. Selefi olduğu söylenen grubun Şiilerle de ciddi bağlantısı bulunmaktadır. Suriye de Esed yönetimiyle sorun yaşamayan örgüt muhaliflerle sürekli çatışmaktadır. Son olarak Türkiye’yi bataklığa çekme ihalesi almış gibiler.
Bu tarz örgütlerin listesi ve kabahatleri çok uzun amacım bunları listelemek değil. İslam dünyasının iflas ettiğini delili olan bu örgütlerin eylemlerini İslam adına yaptıklarını bunu yaparken örgüt hücreleri içinde kullanılan/kullanılmaya müsait kişilerce maşa örgütlere dönüştüğünü bir defa daha vurgulamak.
İslam terörü/zulmü kesinlikle barındırmaz. İslam; teslimiyet/tevhid, medeniyet, barış, insan canının dokunulmazlığıdır.
Temelsiz algılarla din tasavvur edilemez. Algılar Kuran’ın anlattığı Allah, Kuran’ın anlattığı Kuran, Kuran’ın anlattığı Elçi ve Kuran’ın anlattığı Dinden oluşmayınca sapmaların zirvesine ulaşıyor insan! dindarlığıyla.
Kalın sağlıcakla..
