featured

Çanakkale’den Mektup Var

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

18 Mart Pazartesi günü bir arkadaşımın işyerinde oturuyorum. İçeriye asker elbisesi giymiş, genç, kibar bir delikanlı girdi. Elinde dürülmüş bir kahverengi bir kağıt parçası. Genç “Asker” içeri girdiğinde kibar bir lisanla “Çanakkale’den Bir Mektup Getirdim Size” diyerek elindeki rulo halindeki kahverengi mektubu arkadaşıma verdi.

Mektubu açıp okumaya başladık:

“Ben Kürt Memi

Bu şanlı destana Diyarbakır’dan geliyorum. Bu satırları kurşunların ışıldadığı top ve bomba seslerinin birbirine girdiği Allah Allah nidalarının yükseldiği 3 mermi ile 5 canın alındığı Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Arap ayrımı yapılmaksızın vatan uğruna şehit olmaya geldiğimiz Çanakkale’den yazıyorum. Yıl 1915. Günlerden Vatan bile, bile ölüme gitmek nedir bilir misiniz? Aç karnına yırtık çarıklarla cepheden cepheye koşmak nedir bilir misiniz? Nice kahramanlar var bir yanımda kolunu kaybetmiş Rizeli Dursun, diğer yanımda bacağını kaybetmiş Edirneli Bekir. Selam eder onlar da sana. Ben ki öyle kahramanların torunuyum ki Çin Sarayını 40 yiğidiyle basan Kürşat, Türk obalarındaki Alparslan, Akşemsettin’in yetiştirdiği Fatih, Allah’ın sancağını taşıyan Ulubatlı Hasan, Ezanı susturmayan Bilal-i Habeşi idik. Tam takım donanmasıyla gelen düşmana imanını kalkan, bedenini siper eden, kurşunu tükense de süngüsüyle ve gürz gibi inen sillesiyle düşmana göğüs geren Mehmetçik idik.

Ey Türk Gençliği; Kanımızın son damlasına kadar gözümüzü kırpmadan canlarımızı feda ettiğimiz bu cennet vatanı sahipsiz bırakmayın.

Selam ve Dua ile.

Kırıkhan Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı”

Çanakkale. 18 Mart. Bugün 98 yıl önce insanlık tarihine altın harflerle yazılan bir destanın kahramanları düşmanlara karşı bir tek düşünce ile Vatan sevgisi için ölüme gitmişlerdi.

Büyük Şair Mehmet Akif  Çanakkale isimli şiirinde

“Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi?

En kesif orduların yükleniyor dördü beşi.” Diyor. Sonra devam ediyor;

“Sarılır, indirilir mevki-i müstahkemler,

Beşerin azmini tevkif edemez sun’-i beşer;

Bu göğüslerse Hudâ’nın ebedi serhaddi;

‘O benim sun’-i bedi’im, onu çiğnetme’ dedi.

Asım’ın nesli…diyordum ya…nesilmiş gerçek:

İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmiyecek.

Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar…

O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,

Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,

Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!

Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!

Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.”

Bugün Bu Çanakkale’den gelen mektubu okurken yüreğimdeki şükran dualarını gönderdim şehitlerimize. Sonra Ülkü Ocakları Başkanı genç kardeşimize bize o günleri yaşattığı için teşekkür ettim.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Çanakkale’den Mektup Var

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

2 Yorum

  1. 22 Mart 2013, 16:15

    Çanakkale dostluğun, hoşgörünün , yaşandığı müslüman Türk’ün Düvel-i Muazzama karşı vatan müdafasının en güzel örneğidir. Bu nedenle mehmetçik; na mahrem elini, mecdadın mabedine değdirmemek için canını feda etmiş. Öleceğini bilerek şahadet şerbeti içmek için asla yılmamıştır. Bu gün hiç bir islam tarihinde kendi cenaze namazını kılıpta şehit olan mehmetcik yoktur. Ne diyor şair ” Dur yolcu, gelip geçtiğin buyer, bir devrin battığı yerdir.” çanakkaleyi ne kadar güzel anlatıyor bu dizi… yüreğine sağlık ruhları şad mekanları cennet olsun saygılarımla

    Cevapla
  2. 19 Mart 2013, 11:06

    Elinize sağlık Vasi bey. O günleri yaşar gibi oldum. İnan okurken birden titreyerek tüylerim diken gibi oldu. Allah razı olsun.

    Cevapla