featured

Cihatçı Kardeşim IŞİD, Birazda Beni İşid

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Işid ‘in açılımı Irak Şam İslam Devleti

Irak şimdiki bildiğimiz Irak, Şam ise bildiğimiz Şam değil Ortadoğu ve Arap literatüründe Şam “ Suriye, Filistin, Ürdün “, Devletlerini kapsıyor. Yeni Suriye’nin başkenti Şam’dan bahsetmiyor.

Işid ‘ in Arap ülkelerindeki adı DEAŞ ( Dini İslam Irak ve Şam) Yeni Irak Şam İslam Devleti bu tanımlamaya göre iki sonuç çıkarılabilir. Ya bu arkadaşların hedefinde küçük bir İslam Devleti hayali var hedef küçükte tutuluyor. Irak, Suriye, Filistin, Ürdün’den ibaret olan küçük bir İslam Devleti ya da bu ülkelerden başka hiçbir İslam ülkesini Müslüman kabul etmiyorlar. Onlara göre IRAN Şİİ ve düşman, TÜRKİYE zaten kâfir.

Neyse asıl konumuz bunlar değil. Asıl konumuz IŞİD’ in şu anki hedefleri. IŞİD adı daha çok Suriye iç savaşından sonra ortaya çıktı herkes ben de dahil heyecanlandım işte bu IŞİD Beşşar rejimini devirir ve bu mazlum Suriye Halkıda bir an önce evlerine döner. Maalesef benim gibi herkes yanıldı. Hedef Beşşarken hedef birden bire Irak oldu, Irak Ordusu oldu, Kürtler oldu, Türkmenler oldu, camiler oldu, türbeler oldu. Beşşar bunların sayesinde gündemden düştü. Düşman Suriye yönetimiyken Suriye Yönetimini rahatlatan eylemler yapmaya başladılar. 73 Büyükelçilik personelini kaçırdılar.

Zannedersin ki bu personel Beşşar Esad ‘ın ailesi ve rehin alıyorlar. Bu yazıyı son üç gündür bekleyip yazmaya karar verdim. Son üç günde İsrail Gazze’ye bomba yağdırıyor bu cihatçı arkadaşlardan tık yok ben ilk gün IŞİD den şu açıklamayı bekledim “Yeni hedefimiz İsrail’dir İsrail Filistin’den tamamen çekiline kadar onların eceli olacağız.” fakat bu arkadaşlardan tık yok hem de Filistin kendi ideallerindeki kuracakları İslam Devletinin kalbinde yer alırken nedir bu sessizlik.

Böylemi İslam Devleti olacaksınız. Müslümanlar içeride birbirleriyle boğazlaşırken güçlerini birbirlerini kesmeye harcarken İsrail’de hem de Ramazan’da bu cesareti gösterir. Eskiden olsa Hizbullah anında İsrail’e misliyle cevap verirdi şimdi Hizbullah nerede Suriye’de Müslümanları kesiyor Hizbullah’tan da tık yok. Elde kalan tek devlet Türkiye, Türkiye’yi konuşmaya hiç gerek yok 73 rehinesi olan başka bir ülke tanıyor musunuz 3 yaşındaki çocukları rehin tutulan başka bir devlet var mı?

Son olarak bir konuya dikkat çekmek istiyorum İsrail Gazze’ye saldırdığında Ankara ve İstanbul başta olmak üzere protestolar başladı. İsrail ilk 3-4 günde toplam 350 insanı katletti lanetle anılmalı daha fazlası da yapılmalı fakat IŞİD son iki ayda 10 bin Müslümanı ya kesti ya kurşuna dizdi bir öldürmeye 1650 Irak Askerini kurşuna dizdi. Dünya da iki ay da kesilen koyundan daha fazlasını IŞİD kesti hem de Müslümanları kesti camileri yıktı. Mezarları türbeleri yıktı.

Bu protestocu kardeşlerimizden çıt çıkmadı. İsrail Müslümanları öldürünce eylem Müslüman Müslümanı öldürünce çıt yok daha geçen hafta İstanbul’da cami yakıldı içinde kuranı kerim yakıldı hem de bir hafta da iki defa bu eylemler yapıldı toplumdan tık yok neden o camii Şİİ camisiymiş Allah’ın dinini Şİİ Sünni Alevi Caferi diye bölenlere lanet olsun bu ölümlere ayetle son noktayı koyalım.

“ Bir insanı öldürmek bütün insanlığı öldürmek gibidir.” Maide 32. Aklınızı kullanarak kalın sağlıcakla.

Not: Tam yazım yayınlanacağı zaman Diyanetten bir açıklama geldi 19. Maddelik bu açıklamadan dolayı Diyaneti kutluyorum.

iŞTE O 19 MADDELİK AÇIKLAMA

1.İslam medeniyetinin kadim şehirleri olan Bağdat ve Şam başta olmak üzere İslam coğrafyasının bir çok beldesinde yaşanan acı, göz yaşı, ıstırap, şiddet ve çatışmalar bütün müslümanları derinden yaralamaktadır. Yaşanan bu hadiseler, modern zamanlarda medeniyetimizin ortak değerlerinin giderek zaafa uğradığını ve bu değerlerin yeniden hayatiyet kazanması için İslam dünyasının ortak bir çaba göstermesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Zira bu medeniyet değerleri inanç farkı gözetmeksizin birlikte yaşadığı toplulukların temel haklarını teminat altına almış ve onların bugüne kadar varlığını sürdürmesini sağlamıştır. Çünkü bütün insanlık Hz. Adem’in çocuklarıdır ve doğuştan gelen eşit haklara sahiptir. İnsanlar, renk, cinsiyet, dil, coğrafya, v.b. yönlerden bir ayrıma ve ayrımcılığa tabi tutulamazlar. İnsanlığın muhtelif kabile, dil ve renge ayrılması fıtridir. Bu durum Allah’ın ayetlerindendir ve tanışmak, dayanışmak ve hayırda yarışmak içindir. İnsanlar arasındaki bu farklılıkların bir üstünlük ve ayrımcılık gerekçesi yapılması dini, ahlaki ve insani temelden yoksundur.

2.Bütün müminler kardeştir. Hiçbir gerekçe müslümanların birbirine zarar vermesini haklı kılamaz; bunu meşru kılacak etnik, siyasi, mezhebi hiçbir sebep de ileri sürülemez. Hiçbir siyasi, dini sosya-kültürel yapı İslam kardeşliğini ve müslümanların vahdetini bozmaya yönelik çalışmalara girişemez. Nitekim İslam kimliği bütün müslümanlar için en üst aidiyettir. Bu kimlik siyasi, toplumsal, mezhebi her türlü alt kimliğin üstündedir. Mezhep, meşrep v.b. dini oluşum ve aidiyetler, ikincil aidiyetler olup İslam kimliğinin önüne geçirilemez.

3.İslam dini insanlığa huzur, barış, güven ve iki cihan saadetini sağlamak için gelmişir. İslam, ahlakî kaygılara dayalı bir toplum inşa etmeyi hedefler. Tarihsel süreçte ortaya çıkan itikadi-fıkhi mezheplerin gayesi de İslamın asli değerlerini anlamak ve onlara her zaman ve zeminde hayatiyet kazandırmaktır. Mezhepler, İslamın bu temel gayesini ortadan kaldırmaya yönelik tutumlar için gerekçe yapılamaz.

4.İslam ilke olarak kin, nefret ve düşmanlığı meneder ve her koşulda hak, hukuk, adalet ve barışı önceler. İslam, hukuki olmayan ve meşruiyet temeli bulunmayan şiddet ve çatışmayı asla onaylamaz.

5.İslam dünyasının Suriye, Irak v.b kadim merkezlerinde yaşanan mevcut çatışmaların asıl sebebi din ve mezheb değil, farklılıkları istismar eden güç ve çıkar elde etme tutkusudur. Çıkar çatışmalarının kurbanı olan savunmasız insanların, çocukların, kadınların ve yaşlıların hayatlarına kıyılması ve insanların yerlerinden yurtlarından sürülmesi üzerine inşa edilecek bir yapının kendisini İslâm’la bağdaştırması mümkün değildir.

6.Toplumda kaos çıkartma, kargaşa var etme, insanları topluca öldürme, camileri bombalama ve katliam yapmanın adı terördür. Terör, cihat olarak kabul edilemez. İslam’ın cihadında terör asla bir yöntem olarak kabul edilemez ve uygulanamaz. Nitekim İslamın inanç, kültür ve geleneğinde kategorik olarak din ve mezhep savaşı yoktur. Cihat ise insanların hukukunu korumayı ve hukuk ihlallerini önlemeyi amaçlar.

7.Zulme, sömürüye, işgale, savaşa, baskıya, menfaate, korsanlığa, silaha ve güce dayalı egemen anlayıştan kurtularak adalete, dayanışmaya, bağımsızlığa, barışa, özgürlüğe, dostluğa, bilgeliğe, hukuka ve ahlaka dayalı değerler Müslümanların üst referans değerleri olmalıdır.
8.Hukuken meşruiyeti bulunmayan hiçbir oluşumun, kendiliğinden siyasi bir topluluğa, herhangi bir ülke veya cemaate savaş ilan etme yetkisi yoktur. Hiçbir müslüman da farklı düşünce, değer ve inanç sahiplerine husumetle yönelemez, hasmane bir tutum takınamaz, onları düşman olarak göremez. İnsanların kendi mezhep, meşrep ve geleneklerine uygun biçimde yaşama hakları vardır.

9.İslam tarihinde ortaya çıkan fıkhi, kelami oluşumlar birer düşünce ekolüdür ve bunların her biri kendi özgül koşullarında oluşmuştur, bu tarihi koşulların sonsuza kadar devam etmesi düşünülemez. Tarihte kendi şartları içinde ortaya çıkan ihtilaf ve gerilimlerin bugün tekrarlanması ve devam ettirilmesi istenemez.

10.Hiçbir mezhep, meşrep ve dini oluşum kendi kanaatini mutlak hakikat yerine koyamaz, farklı inanış ve düşünüşleri İslam dışı ilan ederek tekfir edemez, buna dayanarak hayat haklarının ortadan kaldırılmasını tecviz edemez. Bu kabil yaklaşımlara İslamın temel kaynaklarından hiç bir dayanak getirilemez, herhangi bir fetvaya da konu yapılamaz.

11.Bugün müslüman âlimlere düşen en büyük görev, Müslüman toplumları ayrıştırmaya yönelik fetvalar vermek yerine; İslam dünyasındaki farklılıkları bir rahmet ve zenginlik olarak görüp barış içinde birlikte yaşamanın ahlakını ve hukukunu yeniden inşa etmek olmalıdır. Bugün, akan kanı durdurmayan bir sözün kıymeti olmadığı gibi, kan akmasına sebep olacak fetvaların da hiçbir değeri yoktur. Bu tür fetvaların hiçbir dini dayanağı olmadığından bunlar yok hükmündedir.
12.Aslolan herkesin akıl, din, can, mal, nesil, onur ve haysiyetinin korunmasıdır. Müslümanlık beyanında bulunan her fert müslümandır ve hiç kimsenin bu beyanı ilga ve iptal hakkı yoktur. Keza hiçbir fert ve oluşum, ehli kıbleyi İslam dışı ilan edemez. Müslümanları tekfir etme anlayışının, dinen meşruiyeti yoktur. Müslümanların ortak vicdanı da bunu asla kabul etmemiştir. Müslüman toplumların sağduyusu ve akl-ı selimi geçmişte olduğu gibi, bugün de böyle bir anlayışın İslam coğrafyasında tutunmasına müsade etmeyecektir.

13.Hiçkimse bir başka grubu, mezhebi veya dini tezahürü tahfif ve tahkir edici ve küçümseyici bir tavır içinde bulunamaz. Başta sahabe-i güzin ve ehl-i beyt olmak üzere islam büyükleri ve farklı dini yorum çevrelerince referans alınan değer ve şahsiyetler hiçbir şekilde istihfaf edilemez.

14.İslam beldelerindeki her türlü dini mekanlar, mabetler, manevi değeri haiz yapılar ve tarihsel yapıtların hedef alınması, tahrip edilmesi ve saldırıya maruz bırakılması veya yok edilmesi kabul edilemez.

15.Bugün çatışma üreten bütün anlayış ve yapıların temelinde eğitim meselesi olduğu görülmelidir. Müslüman topluluklar başta eğitim alanı olmak üzere sosyal ve kültürel alanlarda çok ciddi bir özeleştiri yapmak ve yaşanan olumsuzlukların nedenlerini dışarıda aramak yerine öncelikle kendi hata ve eksikliklerinde aramak durumundadırlar. İslamın geleneksel değerleri ile günümüz gerçekliklerini bağdaştıran, İslamı bir bütün olarak anlayan ve yorumlayan nesillerin yetiştirilmesi için gereken adımlar mutlaka atılmalıdır. Başta dini yüksek öğretim veren müesseseler olmak üzere bütün eğitim sistemleri güncellenmelidir. Ayırımcı, ötekileştirici ve dışlayıcı değil çoğulcu bakış açısını ve İslamın rahmet ve hikmet mesajlarını özümseyen nesillerin yetiştirilmesi sağlanmalıdır.

16.Sağduyu inisiyatifi delegasyonu tarafından forumda alıınan karar doğrultusunda girişimlerde bulunmak ve çalışmalar yapmak üzere yedi asil ve üç yedek olmak üzere on kişilik temas grubu oluşturulmuştur. Sağduyu temas grubunun kendi aralarında yapacakları çalışma ve program bilahare ilgili kamuoyuyla paylaşılacaktır.

17.İslam coğrafyasında yaşanmakta olan medeniyet içi çatışma hali bir an önce durdurulmalı ve çatışmazlık durumu sağlanmalıdır. Başta siyasi sorumlular olmak üzere sosyal, kültürel, dini bütün ilgililer çatışmazlık durumunun ve kültürünün yaygınlaşması, birlikte yaşama kültürüne dönüşmesi ve toplumsal bilince evrilmesi yönünde çaba sarfetmelidirler. Sağdayu inisayitifi tarafından dillendirilen çatışmazlık çağrısına İslam dünyasındaki sivil ve resmi bütün çevrelerin katkı ve destek vermesi bu çağrının makes bulması için hayati önemi haizidir. Bu konuda ilgili kurum, kuruluş, teşekkül ve şahısların gerekli duyarlılığı göstereceğine ve beklenen desteği vereceğine olan inancımız tamdır.

18.Temas grubu hükümetler, parlamentolar, uluslararası kurum ve kuruluşlar, dini müesseseler, kamuoyu oluşumunda etkin olan teşekküller, bilimsel ve akademik çevreler nezdinde temaslarda bulanacaktır. Barış durumunun devamını sağlamak için atılması gereken adımları içeren öneri paketini bir mektupla ilgili çevrelere iletecektir. Aynı zamanda İslam dünyasındaki ulusal ve uluslararası faaliyette bulunan teşekküllerin sağduyu inisiyatifine katılım ve destek vermeleri için çağrıda bulunacaktır.

19.Sağduyu temas grubu, siyasi ve politik herhangi bir çerçeveye dahil olmadan salt dini ve ahlaki hassasiyetler bağlamında çatışmazlık durumunun sağlanması için çaba sarf edecektir. Çalışmalarında sadece İslam kardeşliğini ve Müslümanların birliğini önceleyecektir.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Cihatçı Kardeşim IŞİD, Birazda Beni İşid

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. “Onların gözleri var, Görmezler. Kulakları var; Duymazlar.”

    Cevapla