featured

Dinde Reform Tartışmaları

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Nurettin Yıldız’ın yayınlanan bazı konuşmaları büyük tartışmalara sebep oldu. Çocuk yaştakilerin nikahlanması, asansörde halvet ve tahrik eden yorgan vb. konular kişiye özel görüşler kabul edilip adı geçen kişi hedef tahtasına kondu.

Cumhurbaşkanı’nın eleştirileri Nurettin Yıldız’a soruşturma açılması için işaret kabul edilmiş olmalı ki, adli merciler hemen harekete geçtiler.

Aslında Nurettin Yıldız yeni hiçbir şey söylemedi. Klasik kaynaklarda olanları söyledi. Yeni olan ise asansör uyarısı, o da yeni değil zira asansör uyarısı “mahremiyet” konusunun güncel versiyonu.

Cumhurbaşkanının bahsi geçen konu ile ilgili sözleri, “dinde reform mu yapılmak isteniyor” endişesine neden oldu. Ertesi gün söylediklerinin reform anlamına gelmeyeceğini söylese de Cumhurbaşkanının dikkat çektiği noktalar reformdan başka bir kavramla izah edilemeyecek kadar açık:

“1400- 1500 yıllık hükümlerle toplumu yönetemezsiniz, güncelleme şart.” Bu sözler laik veya Kemalist cepheden seslendirilseydi kıyamet kopardı. Söyleyen “mahalleden” olduğu için söyleyenin kötü niyetten hiç bahsedilmedi. İtirazlar, genellikle “reform” kastı yok şeklindeydi. Birkaç ciddi itiraz da görmezden gelindi. Kendisini İslam’a adadığını ifade eden kimi meşhur kimseler ise “reform” tartışmalarını duymamış gibi yaptı.

Duymamış gibi yapma veya görmezden gelme sadece Cumhurbaşkanı’na duyulan sevgi ve saygıyla izah edilemez. Çünkü ifade özgürlüğü çok sınırlandı. Bir cümlenin insanın başına ne getireceğinin belli olmadığı günleri yaşıyoruz. İlaveten sahip olunan makam, köşe ve imkanlar çok kolay elden gidebiliyor.

Reform tartışmasına Hıristiyanlığın tarihsel süreci açısından baktığımızda benzer şeyle görürüz. Hıristiyanlık devlet- toplum ve birey üzerindeki egemenliğini tek parça olarak 1400 yıl sürdürebildi. İlk yüzyılda gizlilik ve oluşum esastı. Bu tespiti “Hurufi”ler gibi sayılara anlam yüklemek için yapmıyorum. 1400 yıl, klasik yorumu eskitebiliyor. Bizim de başımıza gelen şey tam da bu! Bence… İkinci olarak dinin baskın yorumunun devlet, toplum ve birey üzerinde kurduğu koyu egemenlik. Bu baskılar Hıristiyan dünyada reform hareketlerini doğurdu. Bizim klasik yorumumuz ise devlet üzerindeki baskısını kısa süren laik dönemde azaltsa da son zamanlarda yeniden artırmaya başladı. Toplum ve birey üzerindeki baskı ise HIristiytan orta çağını aratmıyor.

Nurettin Yıldız, klasik dönemin sıradan temsilcilerindendir. Söylediği şeyleri Kur’an dışında bütün kaynaklarda bulmak mümkün. Bütün kaynakların yanında günümüz dini oluşumlarının bir kaçı hariç benzer görüşleri savundukları bir gerçek.

Ankara İlahiyat Fakültesinde bizim dönemimizde okuyan öğrencilerin büyük çoğunluğu kadın konusunda Nurettin Yıldız’dan farklı düşünmüyorlardı. Tokalaşmak bir yana kadın sesini haram sayanlar çoğunluktaydı. Hatta aynı sınıfta ders görmeyi zina kabul edenlerin sayısı az değildi. Biz normal insanlar sayıca çok azdık. Yüzde hesabıyla % 20 bile değildik. Bu beşte bir azınlığın çok büyük çoğunluğu ülkücüydü. İçimizde İslamcı veya tarikat üyesi bir veya iki kişi ya vardı ya da yoktu. Bunun yanında ülkücü İslamcıların çok az bir kısmı, kadın konusunda anormaldi. 1980’li yıllarda Ankara’da durum bu idi. Ankara ilahiyat ise Ortadoğunun en ileri dini okuluydu. Gerisini varın siz düşünün.

Cumhurbaşkanı, doğru bir şey söyledi ancak 1400- 1500 yıllık ifadeleri rahatsız edici. Mecelle’de aynı şey daha dikkatli ifade edilmişti: Ezmanın tağayyürü ile ahkamın tağayyürü inkar olunamaz ( Zamanın değişmesi ile hükümlerin değişmesi inkar edilemez). Cumhurbaşkanı ilahiyatçı değil. Bu ifade bundan dolayı kötü niyetle nitelendirilemez. En azından iyi niyetli insanlar için durum böyledir. Ancak yine de bu açıklamayı yapmak Cumhurbaşkanının yapmaması gerekirdi. Çünkü O cumhurun başkanı, sadece Sünni Müslümanların değil.

Cumhurbaşkanının açıklamasının ardından bazı İlahiyat Fakültelerinin ve diyanet teşkilatının destek açıklamaları da doğru değil. Madem konu bu kadar ciddi “neredeydiniz bu zamana kadar” diye sormazlar mı?

Cumhurbaşkanı, “bazı hocalar bizi tefe koyacaklar” diyerek endişesini dile getirdi. Yani bir dil sürçmesinden bahsetmek imkansız.

O, bazı hocalar diş gıcırdatıp bekliyorlar.

Cumhurbaşkanı, çok ciddi bir hadiseden bahsetti. Başka biri de bunu yapamazdı.

Şimdilik kimi aşktan kimi korkudan ses çıkarmıyor.

Bu ciddi bir adım ancak bu adımı aydınların atması lazımdı. Cumhurbaşkanı, tartışma ortamını güvenli hale getirerek çok daha büyük bir katkı sunabilir. Aksi takdirde dini hayat devletin sıradan bir faaliyeti haline gelir ki bu çok vahim bir hata olur.

NOT: Nurettin Yıldız’a açılan soruşturma yanlıştır. Nurettin Yıldız’ın görüşleri suç ise piyasada çok fazla dini kitap kalmaz ona göre.

KONUYA DEVAM EDECEĞİZ

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Dinde Reform Tartışmaları

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir