Antakya Çevre Koruma Derneği (AÇKD)’nin ev sahipliğinde yapılan Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri (DAÇE) toplantısının ardından DAÇE sözcüsü Prof.Dr.Figen Doran bir sonuç bildirgesi yayınladı.
Doran yayınladığı sonuç bildirgesinde, Termik santralleri bölgelerinde ve ülkelerinde kesinlikle istemediklerini belirterek, “Bölgemizi ciddi anlamda tehdit eden ve yaşam hakkımızı elimizden alan Termik Santralleri bölgemizde ve ülkemizde kesinlikle istemiyoruz. Bu konuda başta hukuksal mücadele olmak üzere her türlü mücadeleye hazırız.” dedi.
BU SAVAŞTA YER ALMAKTAN ONUR DUYUYORUZ
Termik santral demenin kirli hava, kirli toprak, kirli su, verimsiz ürün, kaybedilmiş sağlık demek olduğunu belirten Doran; “Biz temiz havamızdan, bire bin veren bereketli topraklarımızdan, pırıl pırıl akan sularımızdan, denizimizden, sulak alanlarımızdan, bölgemize özgü bitkisel yapımızdan, en çok da sağlığımızdan, hele de bebelerimizin minnacık ciğerlerinden vazgeçmiyoruz. Termik santrallerle mücadele bir yaşam mücadelesidir ve bizler bu onurlu savaşta yer almaktan gurur duyuyoruz.” dedi.
BU ENERJİ MODELİ GEREKLİ DEĞİL
“Nükleer Santraller de ülkemizin siyasi bir tercihidir. Tıpkı Mersin halkı gibi bizler de nükleer santral istemiyoruz.” diyen Doran şöyle devam etti; “Çünkü nükleer santraller güvensiz, atık sorunu çözülmemiş, pahalı, alabildiğine kirletici ve tehlikelidir. Japonya’nın bile başına dert olan bu enerji modeli ülkemiz için gerekli değildir.”
SAĞLIĞIMIZ KURTARILMALI
“Başta gelişmiş ülkeler olmak üzere tüm Dünya artık yüz 100 yenilenebilir enerjiye geçişin tek çözüm olduğunu anlamıştır. Rüzgar ve güneş enerjisinin teknik, ekonomik, siyasi boyutlarının çerçevesi çizilmiş, bu enerji modellerinin sanayide, mimaride, ulaşımda ve eğitimde kullanılması ile Dünya’nın kurtulabileceği netlik kazanmıştır. Ülkemizde de derhal temiz ve yenilenebilir enerji teşvikleri yapılmalı, tarım topraklarımız, tehdide uğramış sağlığımız kurtarılmalıdır.”
HES İNŞAATLARI DERHAL DURDURULMALI
“Bu yıl ciddi bir kuraklık yaşanmıştır. Artık görülmesi gereken gerçek, küresel iklim değişikliği ile karşı karşıya olduğumuz gerçeğidir. Hala fosil yakıt kullanan Termik santrallerin arkasında olmak gelecek nesillere karşı büyük bir suçtur. GDO’lu tohumlar yerine kuraklığa uyum gösteren yerel tohumlar desteklenmelidir. HES inşaatları derhal durdurulmalıdır. Ekolojik tarım sistemlerinin geliştirilmesi için yurt çapında önlemler alınmalıdır. Damlama sulama yöntemi zorunlu hale getirilmeli, vahşi sulama sisteminden derhal vaz geçmelidir. Yağmur suları ile yüzey akışa geçen suların toplanıp biriktirilmesi sağlanmalı, bu su bitkisel ve hayvansal üretim için kullanılmalı hatta evsel tüketim için de kullanılmalıdır.”
YÜKÜMLÜLÜKLER YERİNE GETİRİLMELİ
“Bölgemizin her yerinde dağlarımızı kazıyan taş ocakları görülmektedir. Bu ocaklar ekolojik ve tarihi yapıyı tehdit etmekte, onulmaz yaralar açıp faaliyetlerini tamamlamaktadır. Bu kadar çok taş ocağının denetlemesi ve çevresel etkilerinin bertaraf edilmesi mümkün olmamaktadır. Taş ocağı ruhsatlarına ciddi anlamda sınırlama getirilmesi şarttır, hatta gecikilmiştir. Mevcut taş ocaklarının ruhsat süresi dolanları derhal kapatılmalı ve çevresel yükümlülüklerini yerine getirmeleri sağlanmalıdır.
Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri yukarıda özetlenen konularda eylem birliği kararı almıştır. halkımızın çevre örgütlerine olan haklı güvenini hak edebilmek için daha çok çalışacağız. onlarla birlikte ve halkımızın yararına davranacağız.”
