featured

Eğitimin Gücü

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

1968 -1969 Eğitim Öğretim Yılının ilk ayları. Kurtuluş okulunda 4. Sınıf okutuyorum. Sınıfımda yaramaz mı yaramaz bir kız vardı. Hiç istemediğim bir olay oldu. Sabrım taştı. Kıza bir tokat attım. Kız sınıftan dışarı çıktı gitti. Aradan zaman geçti öğrencim gelmeyince diğer öğrencilerimi gönderdim. Öğrenciler geldiğinde “ Öğretmenim polis amcalar gelmiş, sizi sordular öğretmenim, bizde korktuk geldik “ dediler. Ne oluyor diye dışarı çıktığımda: Asık suratlı yüzünde şark çıbanlarının izi olduğu için “çapar öğretmen”  lakabı ile anılan İlköğretim Müdürümüz Mustafa ORUÇOĞLU gelen polislere “ Burası dağbaşı mı? Defolun. Gidin sizi buraya gönderen gelsin, alsın. Bakalım neyi alıp götürecek” diye yüksek sesle bağırıyordu. O anda beni gördü.” Son dersten sonra yanıma gel” dedi. Meğer sınıfımdaki kız öğrencimin babası baş komiser imiş. Kız doğru babasının yanına gitmiş. Neyse son dersten sonra Müdürümün odasına korkarak girdim. Bana bir şey demedi. Ayağa kalktı fötr şapkasını başına takarak karakola gittik. Doğrudan oradakilere dönerek “ İşte geldik. Önce beni nezarete atın. Sonra öğretmenimi. Kızınız da bu kadar kıymetli ise okula göndermeyin” dedi. Geri dönerek bana “ Haydı sen de git” dedi. Bu olay bana büyük ders oldu. Okula ikinci gün gittiğimde her şey normaldi. Baş Komiser ve hanımı öğrencimin elinden tutarak okul bahçesinde benden özür dilemek için bekliyorlardı.

İlkokul öğretmenim Sadık SINMAZ beni beş yıl okuttu. Allah sağlıklı uzun ömür versin kendisine. Hayatı ile ilgili bir araştırma yapmak istedim. Vardılar Medyaya getirerek bir söyleşi yapmayı planlamıştım. Bir türlü gerçekleştiremedik. Rahmi VARDI beye konuyu söylemiştim. Yine de yapmak isterim. Ona soracaklarım var. Soracağım sevgili öğretmenime; Her dersine girdiği öğrencinin, her okuttuğu öğrencinin vatan millet sevgisini nasıl gönüllerine dolduruyordu. Bunun sırrını sormak istiyorum. Gerçi ben bu soruya kendimce bir cevap buldum. Bize omzundan hiç düşürmediği akardiyonu ile öğrettiği, aşağıda sözlerini yazdığım Marşlardan mıdır?  Yoksa başka bir sırrı mı? Vardı. Bunu inşallah bir gün öğreniriz. Öğreniriz de o her ulaştığı öğrencisini vatan sever yapan öğretmenin sırrı günümüz öğretmenlerine de bir örnek olur.

 DOSTLUK MARŞI Dostluğun bir sevgisiyle    .
Toplandık her an burda
Bu sevgi bağı kopmaz hiç
Dağılsak bir gün yurda
Bu güzel günü andıkça
Çarpacak kalbim benim
Bu sevgiyle ebediyen
Uzanır sana elim

 

ADIMIZ ANDIMIZDIRAdımız andımızdır, yoluna can koyarız
Türk olmayı en büyük şeref
En büyük şeref ve şan sayarız.
Türküz, Türküz dedikçe kalbimiz almakta hız
Türk olmayı en büyük şeref
En büyük şeref ve şan sayarız

Sonuç olarak: Okula ilk gittiğim gün Okul Müdürüm Sabri EROL’un (Allah rahmet etsin) bana yüklediği göreve layık olmak için gayret gösterdiğimi, benim gibi her öğrencinin o görevin kendilerine yüklenilen bir değer olduğu inancı ile o insana laik olmak için bu yükü taşımak ve karakterine, ruhuna, benliğine adeta kazıyarak yaşama zenginliği içinde olmuştur.

Okul Müdürümüz Mustafa YALMAN öğretmenimiz bizlere davranışları ile uzlaşmacı yaklaşımı, hoşgörüyü öğretmiş.

Mustafa ORUÇOĞLU öğretmenimiz dostluğu, insanlar için fedakarlık etmeyi, yanlışa karşı direnmeyi öğretmiş.

Sadık SINMAZ öğretmenimiz bu öğrendiğimiz ve ruhumuzun derinliklerinde sakladığımız ve karakterimizin mayasını oluşturan değerleri önce kendimize sonra ailemize, vatanımıza ve milletimize karşı görev addetmeyi genişletip perçinlemiştir. Gerçekten bizleri hamur gibi yoğurarak istedikleri gibi şekil vermişlerdir. Eğitimin gücü budur. Hepsinden Allah razı olsun.

Burada 24-Kasım öğretmenler günü ile yazdığım yazımın konusuna dönersek. Evet Eğitim toplum için ve toplumun ihtiyaçları için olmalı. Bu da okulda öğretmenler tarafından verilir.

Günümüz öğretmenleri de mutlaka böyledir. Ben bu yazımı aslında günümüz öğretmenlerine yazdım. Doğrudur. Müfredat programları, insani ilişkiler, hayat şartları, dünyanın gelişen teknolojileri bazı şeyleri değiştiriyor. Ne olursa olsun. Bir gerçek var ki oda öğrencilerin öğretmenlerinden aldığı, örnek davranışlardır. Bu bilinmelidir. Onun için: Öğretmenlerimiz kendilerine Eğitim-Toplum ilişkisi bir ölçü olarak almalıdır. Diyerek hoşça kalın sağlıcakla kalın diyorum.

Not: Başka bir zaman öğretmen arkadaşlarımla olan ilişkilerimizde 1980 öncesi ve sonrasını yazma umudu ile.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Eğitimin Gücü

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir