featured

Körün Aynası kulaktır, göz değil

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Rahmetlik, Veli Ballar tam 48 yıl önce  “ İsmet hoca körün aynası kulaktır, göz değil. “ demişti. Veli emmi, Bayır-Bucaklı idi. Çok bilge bir kişi idi. Çok uzun sohbetlerimiz olmuştu. Sanki bu günleri görür gibi analizler yapmıştı. Ben o zamanlar pek anlamamıştım. Ama doğru çıktı.

Veli Emmi “ Biz körüz. Görmüyoruz. Kulağımızda kapalı. Yolumuzu şaşırmış, deli danalar gibi, oradan oraya gazel gibi savruluyoruz. “  demişti. Anlamamış. Hatta gülmüştüm. Sözün devamında “ Allah kahretsin. Seviyoruz TÜRKİYE’Yİ. Bir b….k varmış gibi illa de buraya geleceğiz. Hep kolayını seçmeyi seviyoruz.” Demişti.

Haklı idi, Veli Emmi. Fransa’nın İşgal ettiği topraklar içinde kalan Bayır-Bucaklılar hedef alınmıştı. Savaştılar. Direndiler. Sonuç değişmedi. Suriye için yaprak sallansa bayır-Bucaklı da fırtınaya kapılmış gibi sallandı. Her fırsatta ezildi. Her fırsatta ağır yüklerin altına sokuldu. Her fırsatta yok sayıldı. Kaldı zalimlerin idare ettiği topraklarda. Daracık toprakları bile onlara çok gördüler. O toprakları bir bahane ile daraltmayı marifet sayarak işgal ettiler hizmet veriyoruz diye. Yetmedi güçleri. Yetmedi güçleri ama yinede direndiler. Hep beklediler umdular gelir amcaoğulları kendilerini kurtarır diye. Gelen olmadı. Uzaktan el bile sallamadılar. Ama el sallamayı bırakın bağırlarına basacaklarına olan büyük inançla özlemle hep arkalarında var kabul ettikleri Koca Türkiye var diye övündüler. İnandılar. Sevdiler. Körün aynasının kulak, olduğunu bilemeden. Körün aynasının göz olduğunu sanarak.

Zaman geçti. Hatta geçen her zaman dilimi içinde tek umutları olan ana vatan saydıkları Türkiye’de yeni hayat bulmak için geldiler. Gelenler geri dönemedi. Ekmek buldukları yerde kaldılar. Kısaca kayboldular. Bölünen aileler, kaybolan geleceğimiz, tek varlığımız, canımız, ciğerimiz gençlerimiz adeta yok oldu. Bu sürede kimse anlamadı ne olduğunu. Ta ki topraklarında evlerinde kalan bitince anladılar. Bunu yalnız Bayır-Bucaklı değil o çok güvendikleri emmioğulları da anlayamadı. Savaş rüzgarının önüne kattığı garibanların kendilerini ansızın çadırlarda yaşamaya mahkum oluncaya kadar…

Bu yaşama halinin bile onları ayıktır maya yetmedi. Çünkü İstanbul’da, Ankara’da bilmem hangi otellerde buluştuklarında “ her musibette bir hayır var “ diyerek, bu olayı hayra yordular. Zannettiler ki bu durum birbirini tanımayan, unutulanların tanınıp, birlik olacağına kendilerini inandırıp, güç olacaklarına kandırdılar…

Zaman geçti. 6 yıl geçti. Bir araya gelmeler. Delege olmalar. Yönetimler çok ciddi,ciddi dikleşmeler de oldu. Çünkü bir meclisin şemsiyesi altında bir arada idiler. Birbirlerini tanıma yeniden var olma umudu ile ilerlerken bir gün baktılar köyleri işgal edilmiş. …

Güvendikleri dağlara kar yağmış. Elin adamı gözünün yaşına bakmamış…

Sonuç olarak Veli Emminin 48 yıl önceki dediği yere gelmişiz. Değişmemiş bir şey…

Bu konuya ileriki zamanda devam etmek umudu ile. Hoşça kalın.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Körün Aynası kulaktır, göz değil

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir