3. Genel kurulda olmak isteyenler belli olunca, bir otobüs kiralandı. Sabahın 09’unda Yayladağı’ndan hareket başladı. Ben ve bir iki Bayır-Bucaklı delege Antakya’da otobüse binerek yolculuğumuz başladı. Herkes çok heyecanlı ve neşeli idi. Çünkü yeniden oluşacak yönetim kendilerine daha çok hizmet edecek, ve daha da önemlisi kendilerini yönetecekleri kendileri özgür iradeleri ile seçeceklerdi. Bu çok güzel ve inanılmaz bir duygu idi.
Bu duygularla Otobüsün mikrofonuna, katılımcıların arasında bulunan imamları, önce kuran tilaveti ve çok güzel bir konuşmanın ardından, Bayır-Bucak’ın ozanı Ali Molla Musa mikrofona gelerek yazdığı şiirleri içten gelen en kalbi duygularla okudu, okudu,
Beni en çok duygulandıran “Bize de gölgende bir yer ayır al bayrak” şiiri çok anlamlı ve içtendi. Adeta artık yorulduklarını, iskan olup yerleşmek istediklerini, ama köylerinden de vazgeçemediklerini anlatan bu duygu yüklü şiirin arkasından:
BAYIR-BUCAK
Bayır-Bucak, Bayır-Bucak. Düşman aldı köşe bucak.
Bilmiyorum ne olacak. Sonun senin Bayır-Bucak.
Ağlıyorum, gülemiyorum. – Gözyaşımı silemiyorum.
Ne olacak bilemiyorum. – Sonun senin Bayır-Bucak.
Molla Musa Gelemiyor. – Bahçenden gül alamıyor.
Ne olacak bilemiyorum. – sonun senin Bayır-Bucak
Şiiri gerçekten, günümüzdeki belirsizliği, belki de olan bitenleri, 73 köyden ancak 3 köyün elde kalışına şaşırdığını sonucunda da bu durumu kabullenemez tavrını çok güzel anlatıyordu. Başlarından geçen, olayları, esperili şakalaşmalarla, geldik Ankara’ya. Otelimize yerleştik. Yerimizde duramıyorduk. Geçtik bir odaya sabah namazına kadar sohbet ettik. Gözlerimiz kapanıyordu, ama biz heyecandan uyuyamadık. Sabah oldu. 26-27 Mayıs 2016 tarihi toplantı salonundayız.
Suriye Türkmen Meclisi 3. Genel Kurulu, Halep, Lazkiye, Hama-Humus, Şam bölgelerinden ve 3 siyasi partinin üyelerinden oluşan 400 Türkmen delegenin bir araya geldiği Genel Kurul’a Suriye Muhalefeti’nden temsilciler; Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Geçici Suriye Hükümeti Başbakanı Cevad Ebu Hatab, Suriye Türkmen Meclisi Onursal Başkanı Mehmet Şandır, Türk Ocakları Genel Başkanı Prof. Dr. Mehmet Öz, Kerkük Vakfı Sözcüsü Prof. Dr.Mahir Nakip, ORSAM Başkanı Doç. Dr. Şaban Kardaş, Orsam Uzmanı Habip Hürmüzlü, Türkçe Konuşan Ülkeler Uluslararası gazeteciler Dernek Başkanı Güngör Yavuzaslan, Türk Dünyası Vakfı Genel Müdürü Yunus Emre Aksu, Vali Veysel Dalmaz,akademisyenler, dış misyon temsilcileri, ve Türkiye’deki üniversitelerde eğitim gören Suriyeli Türkmen öğrencilerin de gönüllü olarak organizasyonda görev aldığı Genel Kurul’a Türk ve dünya basını da yoğun ilgi göstermişti. Genel Kurul, Dr. Esat Arber’in başkanlığında divan’ın seçilmesi; Kuran-ı Kerim Tilaveti; Türk İstiklal Marşı ve Suriye Devrim Marşı’nın okunması sonrasında
Suriye Türkmen Meclisi Başkanı Abdurrahman Mustafa’nın açılış konuşması ile başladı. Abdurrahman Mustafa, konuşmasında, ” Bugün Suriye’nin bütün Türkmen yurtları yerle bir olmuş durumdadır. Tek çaremiz onurumuz ve özgürlüğümüz için sonuna kadar mücadele etmektir. Bu mücadelede kılavuzumuz Türk İstiklal Savaşı, ilham kaynağımız Kuvayı Milliye ruhudur. Bize bu azmi, bu imanı, bu ruhu nasip eden Allah’a şükürler olsun!” ifadelerini kullandı. Açılış konuşmasının ardından başlayan genel kurulda Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Suriye Türkmen Meclisi Onursal Başkanı Mehmet Şandır, Geçici Suriye Hükümeti Başbakanı Cevad Ebu Hatab Türk Ocakları Genel Başkanı Prof. Dr. Mehmet Öz, Kerkük Vakfı Sözcüsü Prof. Dr. Mahir Nakip birer konuşma yaptı. Protokol konuşmalarının ardından verilen aradan sonra yönetim ve komisyon seçimlerine geçildi. Parti ve bağımsız olarak aday olmak isteyenlerin isimleri belirlenerek Suriye Türkmen Meclisi 3. Genel Kurulunda 42 kişilik yeni meclis seçildi. 15 kişilik icra kurulu, disiplin kurulu ve istişare ( Danışma ) kurulları oluşturuldu.
Perşembe gece saat 23.00 olmuştu. Artık görevimiz bitmişti. Otelde yerlerimiz ayrılmıştı ama olsun. Gidelim dedik. Geldiğimiz otobüs hazırdı. Görevini yapan çocuklar gibi şendik. Bindik arabamıza düştük yolumuza. Çok yorgun olduğumuzdan, yanımızda bulunanla bir iki sohbetten sonra gözlerimiz kapandı. Sabah namazını toplu kıldığımızı hatırlıyorum. Bir de Antakya’da vedalaştığımı. Tekrar bir araya gelelim temennisi ile ayrıldığımı.
İşte kutlu yolculuğumuz böyle sonuçlandı. Dilerim hayırlara vesile olur. Hoşça kalın.
