Sünni mezhep mensuplarının büyük çoğunluğu “hak mezhep” denince 4 Sünni ekolü kabul eder.
4’ünü hak mezhep kabul edilince geriye kalanlar, sapık- sapkın veya en azından hak olmayan mezhepler kategorisine sokulmuş oluyor.
“Hak mezhep” kavramının üretilmesi İslam toplumlarına Haçlı Ordularından/ Emevi canilerinden ( iki şerefli Emevi Sultanını ayrı tutarak) çok daha fazla zarar vermekte/ veriyor- verecek.
İslam, “kelime-i Şehadet” getiren herkesi kayıtsız- şartsız Müslüman kabul ettiğinden mezhepçiliğe kapalıdır. Lakin İslam’ın mezhepçiliğe karşı olduğunu bilen/ kabul eden kaç “Mümin” var?
Günümüz Müslümanları, mezheplerini dinlerinin üzerinde görerek, ötekileştirmenin en acımasız örneklerini ortaya koyuyorlar. Bunu yaparken de Kur’an- akıl- bilim ve tarihe hiç mi hiç kulak vermiyorlar.
Evet İslam dünyası mezhepçiliğin girdabında boğuluyor. Anadolu, “ümmeti” bu açmazdan kurtarabilecek birikime sahip. Ancak Anadolu, ümmete önderlik yapma yerine mezhepçiliği öne çıkarma eğilimi göstermeye başladı.
Mezhepleri ortadan kaldırmak mümkün olmadığına göre yapılması gereken şey, farklı olanın varlığını kabul etmek. Bu yapıldığında ülkede huzur ve barışı adına ciddi mesafeler alınabilir. Kısaca mezhepleri inkar etmeden mezhepçiliği reddetmek çok önemli. Bunu yaparken kendini Müslüman olarak tanımlayan herkesi Müslüman kabul etmek şart!
Mezhepçilik, başlı başına ayırımcı bir anlayış çünkü…
Mezhepçiliği destekleyen kitap- broşür- vaaz- gurup ve resmi görevlilerin sayıları çok fazla.
Dört hak mezhep kavramı, mezhepçiliği tetikleyen ve diri tutan bir olgu.
Ne demek hak mezhep?
4’ü hak olunca gerisi ne oluyor?
**
İstanbul’da bir camide Cuma namazı öncesi vaaz eden bir imamı dinlerken mezhepçiliğin ulaştığı boyutlara bizzat şahit oldum. İmama göre 4 hak mezhep dışında Müslümanlık mümkün değil.
İslam’dan yola çıkıp, İslam’ın dışına düşmek tam da bu olsa gerek.
İmam efendiye göre bir mezhebe bağlanacak ve o mezhebin bütün söylediklerini harfiyen yerine getireceksin. Yoksa kafir olmak mukadder. Bir mezhepten bir şey alıp başka mezhepten başka bir uygulama benimsemek de kafir olmak için yeterli.
Ayrıca, dinin bugünkü temsilcisini de bulmak gerekli.
Her yüzyılda bir müçtehit- her bin yalda da müceddit (yenileyici) kabul etmek şart.
Evet bu mezhepçi, dini hayatı tek görüşe indirgeyen ve kendi bağlı bulunduğu şahsı Allah’ın görevlendirdiğine inanan kişi bir imam ve insanlara nasıl kafir olunmayacağını gösteren bir kişi. Bu cami Süleymancılar olarak bilinen gurubun camisi.
**
Bu mezhepçi düşünceyi anlatan bir kitaptan da bahsederek konuyu somut örneklemelerle ortaya koyalım. Semerkand Yayıveni tarafından basılan 2015 baskılı “yolumuz dört hak mezhep” adlı kitapta, dört mezhep imamlarının görüşleri İslam’ın kendisidir deniyor. Yani, Kitap- Sünnet ve imamların görüşlerinin toplamı= İslam.
Kısaca, imamlar nasıl yorumladıysa din öyledir…
“Ümmetimin ihtilafı rahmettir” hadisi ise kitabın yazarına göre “4 imamın ihtilafı rahmettir” şeklinde anlaşılmalı. İmamların görüşlerinden şüphe etmek çok ama çok tehlikeli. Bahse konu kitapta: “Nasıl ki fizik- kimya gibi ilimlerin esasları çok öncelerden ortaya konmuş, İslam’ın da esasları 4 imam tarafında belirlenmiştir.” Özetle iş bitmiştir. Müslüman’a düşen tek şey bu imamlardan birine tavizsiz şekilde itaat etmektir. 4 imama itaat etmeyen dinden çıkar!
Kitabın yazarı, kafasına göre “haram” icat ediyor. Halbuki farzların ve haramların tek kaynağı var o da Kur’an’ı Kerimdir.
**
Özetle, Sünni mezhepçi bir dalga ile karşı karşıyayız. İslam’ın özüne aykırı bu dalganın sivil-resmi hayli taraftarı mevcut.
Kimden gelirse gelsin, mezhepçi akımlara karşı mücadele etmemiz gerekiyor.
Esirgeyen- bağışlayan- rahmeti gazabını geçmiş bir Allah’a inanan İslam’ı, tekçi- mezhepçi- duygu- merhamet- sevgi- saygı ve bağışlamadan yoksun mezhepçiliğe kurban edemeyiz.
**
Kelime-i Şehadet getiren herkes Müslüman’dır.
İslam dışında ölçü arayanlar başka kapıya…
Umarım anlaşıldı.
