featured

MHP’li Çirkin; “Nakliyeci bir mantıkla vatan savunması yapılmaz”

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

MHP Hatay Milletvekili Şefik Çirkin TBMM’de düzenlediği basın toplantısı ile gündem ile ilgili açıklamalar yapıp Basın mensuplarının sorularına cevap verdi.

Şefik Çirkin’in açıklamaları;

Bugünkü basın toplantımızın konusu, basınımızda ziyadesiyle yer alan Seferberlik Tetkik Kurulu, diğer adıyla Özel Kuvvetlerle ilgili belgelerin havada uçuşması.

Devletin kalbi sayılan bu kurumun sırlarının deşifre edilerek Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yıpratılması.

Bu Kurum, 1952’de kanunla kuruldu. Kanun dışı bir kurum değil. Bugün ikiye ayrıldığını görüyoruz: Seferberlik Daire Başkanlığı ve Özel Kuvvetler. Seferberlik Daire Başkanlığı, plan proje yapan, Özel Kuvvetler de bunun uygulayıcısı olan bir ordu birimi. Burada temel amaç ülkenin herhangi bir toprak parçasının işgal edilmesi neticesinde eğer orada Türk Silahlı Kuvvetleri fiili olarak yoksa, bu kurum tarafından organize edilecek gayrinizami harple işgalden kurtarılması.

Her devlete hele de kanlı Ortadoğu coğrafyasında Türkiye’ye lazım olan bir kurum.

Şimdi ne oluyor?

Önce Genelkurmay Başkanlığına bağlı bu kuruma Bülent Arınç’a sözde suikast bahanesiyle girilmek istendi. Daha sonra Genelkurmay hassasiyet gösteriyor, sonra Sayın İlker Başbuğ hassasiyet gösteriyor, buradaki gizli bilgilerin alınmaması konusunda bir gayret gösteriyor ve gizli belgeler Genelkurmay’da bir kasaya kilitleniyor. Sayın Özel Paşa döneminde de alınıyor, savcılığa teslim ediliyor.

Sayın Özel Paşa bu bilgilerin teslim edilmeme gerekçesi olarak İlker Başbuğ döneminde kasaya kilitlenme gerekçesini neden gösteremiyor. Ondan sonra da Devletin sırları ortaya dökülüyor, işporta malzemesi oluyor.

Süleyman Şah Türbesini sırtlayıp kaçıran zihniyet, Seferberlik Dairesi soruşturması başladığında Özel Paşa tarafından 16 bölge kapatılarak Süleyman Şah’ın bir örneğininin daha yaşandığını görüyoruz.

Bunları neden kapattınız? Bunlar vatan savunması için gerekli kurumlar ve gerekli yerlerde kurulmuş. Ne yapıyorsunuz? Diyarbakır’da, Ankara’da, İstanbul’da ve Hatay’da açık bırakıyorsunuz. Diğerlerini kapatırken bunları açık bırakmanızın gerekçesi diğerlerinin kapatılmasına engel değil mi?

Gemisini yüzdüremeyen, uçağını uçuramayan bir ülkede yaşıyoruz. Ordu bu hale getirilmiş. Vücudun bağışıklık sistemi nasıl çökerse, ülkenin savunma sistemi de o şekilde çökertilmiş. Ne olur bağışıklık sistemi çökerse? Bir mikrobik hadisede insan ölümle burun buruna gelir. Bu şekilde milli ölüme gidiyoruz.

Sayın Cumhurbaşkanını dinlediğimiz zaman “bunlara her şey beklenir” diyor. Peki Sayın Cumhurbaşkanı sen o dönemin Başbakanıydın. Tapu memuru muydun sen? Neden itiraz etmedin? Nereye giriyorsunuz diye sormadın?

Bu kurumda işgal bölgesinde verilecek gayrinizami harp doğrultusunda, o vatan parçasında vatanseverlerin ve yardımcı olacak kişilerin listesi vardır. Bir de işgal kuvvetlerine yardımcı olacak kişilerin. Bunlar çarpıtılıyor. Bu listeler ortada uçuşuyor. Bu listeler yabancı ülkelerin eline geçmişse şimdi artık vatanseverler hedef, vatan haini olması şüpheli insanlar da o toprak parçası işgal edildiği zaman korunması gereken adam durumuna gelecek.

Böyle bir aymazlık olabilir mi? Özel Kuvvetler sadece TSK’nın değil, savaş döneminde Türkiye Cumhuriyeti’nin de kalbilidir. Kahraman subaylarla doludur. PKK’nın en çok korktuğu devlet birimidir.

Ama ne yaşandı? Bunu bir yandan kapattık, bir yandan sırlarını ortaya açtık, bir yandan da yıpratıyoruz.

Sayın İsmet Berkan hemen bundan fırsat biliyor ve bu daire hakkında, Seferberlik Tetkik Kurulu hakkında söylemediğini bırakmıyor. Onu çalan zihniyetle Sayın İsmet Berkan’ın hiçbir farkını göremiyoruz. Liberal olmak, milli olmaya engel değildir. Sayın İsmet Berkan’ı safını belli etmeye davet ediyoruz. Liberal olabilirsiniz, ama hiç olmazsa milli bir liberal olun.

Şimdi herkes ağzını açmış, özel kuvvetlere, TSK’ya saldırıyor. Sayın Genelkurmay Başkanı Özel Paşa da başında olduğu kendi kurumunu savunmak adına hiçbir özel gayret göstermiyor.

AKP bundan kendini sıyıramaz, Sayın Başbakan kendini sıyıramaz, Sayın Cumhurbaşkanı kendini sıyıramaz. Bu olayların hepsi bunların gözü önünde oldu. Ağızlarını açmadılar, seslerini çıkarmadılar. Ve ne zaman sözde paralelle mücadele etmek akıllarına geldi bu meseleyi gündeme getirmeye başladılar. Yeni çalınmamış, neden zamanında değil de şimdi? Bunlar samimiyetsiz değerlendirmelerdir ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu bedeli ödeyecektir. Bu kadar yıpranmanın bir bedeli vardır. Sizin topraklarınız, kıyılarınız, iç vilayetleriniz işgal görmüştür, savaş görmüştür. Böyle bir durumda bir devlette böyle bir kurumun bulunması kadar doğal bir refleks olamaz. Her devlette vardır, olmalıdır da.

“Silahlar gömülmüş” diyor Sayın İsmet Berkan. Elbette silahlar olacak. Kim verecek gayrinizami harbi, hangi silahla verecek?

Yani bunu anlamak istiyoruz. Herkes safını belli etmelidir. Bu kurumlar savunmasız değildir. Yüzbinlerce bağlısı vardır ve demokratik kurumlardır. Hepimizin antidemokratik bir dönem olarak kabul ettiği 28 Şubat’ta Seferberlik Daire Başkanlığı var mıdır? İşte mahkemesi görülmektedir. Özel kuvvetler var mıdır? Balyoz, Ergenekon davalarında var mıdır? En ufak bir ipucu dahi bulunmamıştır. Ondan evvel yapılan bir senaryo da, Atabeyler operasyonu da beraatle sonuçlanmıştır. Güya devlet büyüklerine suikast, dönemin başbakanının ev planı beraatle sonuçlanmıştır.

Bu bakımdan herkesi aklını başına almaya, Türkiye Cumhuriyeti’ni zayıflatmaya ve PKK’yı sevindirmeye yönelik değerlendirmelerden kaçınmaya davet ediyoruz.

Acaba diyoruz bu Özel Kuvvetler operasyonu Oslo görüşmelerinin bir parçası mıdır? PKK’yı rahatsız eden hangi unsur varsa, tek tek temizlenmektedir. Bunlar Türkiye Cumhuriyetini ayakta tutan unsurlardır ve tutacaktır. Ne oluyoruz, nereye gidiyoruz?

BASIN MENSUPLARININ SORULARINI YANITLADI

Süleyman Şah Türbesinin PYD’nin eline geçtiği ifade ediliyor. Bundan sonraki süreçte bu toprağın geri alınması noktasında Türkiye Cumhuriyeti’nin muhatabı PYD mi olacaktır?

Süleyman Şah Türbesi PYD’nin hakim olduğu bir tepeye gecekondu misali yapılıyor. Yani zaten PYD’nin elinde. PYD bayrakları altında inşaatına başlandı. Şimdi Sayın Davutoğlu’nun şöyle bir ifadesi var: “Vatan topraklarını nakletmek.” Nakliyeci bir mantıkla vatan savunmasının yapıldığını görüyoruz. Bundan sonra Süleyman Şah Türbesi, AKP iktidar olduğu sürece turistik gezisine devam edecektir.

İktidara yakın 450 lisans mezunu kişinin sınavsız ve usule uygun olmayan şekilde işe yerleşildiklerine dair. Bir değerlendirme alabilir miyiz?

Kamuya personel alımıyla ilgili zaten her şeyin çivisi çıkmış. İktidar yandaşlarına, bağlılarına personel alımı noktasında yüzbinlerce iş bekleyen, devletin namusuna güvenen, sınava giren gençlerin mağduriyetine rağmen aradan dereden kaçırarak yerleştirme yapmıştır. AKP bunu alışkanlık haline getirmiştir.

Cumhurbaşkanı “Kürt sorunu yoktur” diyor. Bu konuda ne söylemek istersiniz?

“Kürt sorunu vardır” diyen, sözde Kürt sorunu konusunda taa belediye başkanlığı döneminde raporlar hazırlayan ve seçimler yaklaşınca “Kürt sorunu yoktur” diyen bir zihniyetle karşı karşıyayız. Çözüm süreci PKK’nın prestij, AKP’nin seçim kazanma süreci haline dönüşmüş bir süreçtir. Sayın Cumhurbaşkanı söylediğine kendi inanıyorsa bu tedaviye muhtaç bir durumdur. Yani günümüz Türkiyesinde, iletişimin bu kadar yaygın olduğu bir Türkiye’de birden “Kürt sorunu yoktur kardeşim” demek tedaviye muhtaç bir durum olsa gerek. Yok eğer tedaviye muhtaç bir durum değilse, ahlaki bir zafiyetin ortaya çıkmasıdır. Yani siyasi ahlaktan yoksun bir değerlendirmedir. Bir yandan Kürt kökenli kardeşlerimizi yıllarca istismar edeceksin, yok diline kullandırmadılar, yok ezdiler, şunu yaptılar, bunu yaptılar diye sayısız demeç vereceksin, ondan sonra da hiçbir şey yokmuş gibi seçimler yaklaşınca “Ne oluyor kardeşim, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakan olabiliyorsun” diyeceksin. Bu pişkinlikten öte burada tarifini yapmaya terbiyemin müsaade etmediği siyasi bir ahlak meselesidir.

Sayın Erdoğan neden böyle bir cümle kurdu sizce?

Yüzme 40’ın altına düştü AKP. Hatta 35’in altına düşmesi muhtemel. Dolayısıyla seçimi kaybedecek. AKP’nin seçimi kaybettiği bir ortamda Cumhurbaşkanının başkanlık hayalini, 400 milletvekili hayalini bırakın, iktidarı kaybetmesi söz konusu. Böyle bir Türkiye’de o saray Cumhurbaşkanına bir hapishaneye dönüşür. Bunu biliyor ve işlediği suçların hukuki hesabını verme konusu onu bu tür atraksiyonlara yöneltiyor. Bir nevi cenazede ceset, düğünde damak anlayışıyla siyaset yapıyor. Bu kadar net.

TUİK’in rakamlarına göre işsizlik yüzde 11’e çıktı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Kozmetik bir ekonomiyle yönetiliyoruz. Dolar başını almış gidiyor, hayat pahalılığı, işsizlik aynı şekilde. Hükümet yetkililerinden özellikle Başbakandan çok Sayın Cumhurbaşkanının sanki ne üstüne vazife gibi hergün değerlendirme dinliyoruz. Türkiye gerçekten kötü durumda. Sosyal olaylara, kadın cinayetlerine, kadınların içinde bulunduğu tehdide, boşanmaların yüzlerce kat artış göstermesine sebep ekonomik daralma ve geçim sıkıntısı.

Ahlaki bir yozlaşma var. İçinde yaşadığımız olay bunların tezahürüdür. Neşeli insan bonzai ile neşelenmek istemez. Uyuşturucu madde bir arayış olmuş. Bunun bedelini iktidar mutlaka ödeyecek. Dolarla gelen, dolarla gidecek.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
MHP’li Çirkin; “Nakliyeci bir mantıkla vatan savunması yapılmaz”

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir