featured

Mustafa Kemal Üniversitesi bilimsel çalışmalarla ön plana çıkıyor

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Kuraklıkla mücadelede çok farklı yöntemlere başvurulmasına rağmen insanlar için henüz kısa vadede geri dönüşümü olan bir başarı sağlanmış gözükmüyor. Dünyanın küresel ısınmayla birlikte kuraklık tehdidi altında kalmaya başladığı bu yıllarda insanlık çok ciddi bir şekilde risk altında bulunuyor. Ekimden tekstil sanayisine kadar çeşitli aşamalarda yaklaşık 500 milyon insanın ekmeğini pamuktan çıkardığı dünyada özellikle kuraklık dönemlerinde pamukta yüksek düzeyde verim düşüşleri görülüyor. Önümüzdeki on yıllarda korkulan o ki sadece pamuk değil çok su isteyen soya fasulyesi ve mısır bitkisinden de eğer önemli projeler geliştirilmezse bahsetmemiz söz konusu olmayacak ve doğrudan milyonları etkileyecek.

142 BİN TL BÜTÇELİ PROJE

Mustafa Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Biyosistem Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Dr. Berkant Ödemiş ve proje ekibi, pamuk tarımının yoğun olarak yapıldığı Amik Ovası’nda özellikle bu konuya eğilerek Türkiye’de öncü olma özelliği taşıyan ve susuzluğa karşı direnci arttırmaya yönelik ‘yapraktan kükürt’ elde etme yöntemini deneme aşamasına başladı.

MKÜ basın bürosu olarak mikrofonumuzu yönelttiğimiz Doç. Dr. Berkant Ödemiş, 142 bin TL bütçesi olan projelerinin taşıdığı önemi, süreci ve ne kadar bir sürede yansımalarının olacağı gibi konularda önemli açıklamalarda bulundu.

YAĞIŞLAR İKLİM DEĞİŞKENLİĞİ NEDENİYLE DÜZENSİZLİK GÖSTERİYOR

Projenin amacını, bitkilerin dışardan destekli bir takım uygulamalarla kuraklık toleranslarını nasıl arttırabileceğiyle ilgili bir çalışma olarak belirten Ödemiş, sadece Hatay bölgesi olarak ele aldığı kuraklık açıklamalarında şunları aktardı: “Bildiğiniz üzere son yıllarda özellikle iklim değişikliği nedeniyle yıllar bazında sürekli değişkenlik gösteren bir yağış dağılımı söz konusu. Örneğin Hatay bölgesini düşünecek olursak sadece 2013 yılında düşen yağış miktarı bir önceki yılla kıyasladığımızda son derece düşük. Yaklaşık yüzde 50 daha düşük civardaydı. Her ne kadar bu sene yağışlar son derece yüksek ortalamaların üzerinde seyretmiş olsa da bu değer bir sonraki yılda da aynı şekilde devam edecek diye bir kesinlik yok.”

BİTKİLERİN SU TÜKETİMLERİ SÜREKLİ ARTACAK

Ellerindeki uzun süreli projeksiyonlara göre bu bölgede 2025-2075 yılları arasındaki dönemde bitkilerin su tüketimlerinin iklim değişikliği nedeniyle sürekli artacağıyla ilgili bir takım veriler olduğunu ifade eden Ödemiş, “Dolayısıyla iklim değişikliğinin yaratacağı bu etkilerin sonucunda ortaya çıkacak sorunların en önemlilerinden bir tanesi özellikle yaz mevsiminde daha az düşen ya da kış döneminde daha az depolanan yağışların bitkilerin yetişme dönemlerinde su ihtiyaçlarını karşılayıp karşılayamayacağıyla ilgili bir takım çalışmaların ortaya konulması zorunluluğunu göstermekte” diye konuştu.

BİTKİLERİN KURAKLIK TOLERANSLARININ ARTTIRILMASI HEDEFLENİYOR

Bitki ıslahı konusunda; bitkilerin abiyotik stres koşulları denilen tuzluluk, kuraklık, sıcaklık ya da buna benzer stres koşullarında nasıl tepki verdikleriyle ilgili çalışmaların zaten Türkiye’de daha önceden yürütülen çalışmalar olduğunu dile getiren Ödemiş şöyle devam etti: “Ancak son yıllarda kuraklıkla ilgili bu çalışmalarda şöyle bir noktaya doğru evrilmeye başlandı. Biz kuraklık koşullarında bitkilerin nasıl tepki verdikleriyle ilgili geniş bir bilgi ağına sahibiz. Bitki fizyolojisi açısından nasıl davrandıklarını biliyoruz. Ancak bu kuraklık toleransını bitki ıslahının dışında dışardan kültürel önlemlerle nasıl arttırabiliriz gibi çalışmalar özellikle bizim ülkemizde çok fazla yaygın değildi. Bu projenin kapsamı özellikle bu konuya odaklanmış durumda.”

500 MİLYON İNSAN EKMEĞİNİ PAMUKTAN ÇIKARIYOR

Doç. Dr. Berkant Ödemiş projede pamuk bitkisini esas almalarının nedenini ise şöyle açıkladı: “Pamuk bitkisi dünyada en çok yetiştirilen endüstri bitkilerinden bir tanesi. Bunu özellikle tarla bitkileri bölümünde çalışan arkadaşlarımızın da verdiği bilgiler doğrultusunda biliyoruz. Yaklaşık 500 milyon insan, ekimden tekstil sanayisine kadar çeşitli aşamalarda ekmeğini bu sektörden çıkarıyor. Dolayısıyla pamuğa odaklanmış olmamızın nedeni bu. Amik Ovası’nda özellikle bunu yapıyor olmamızın bir nedeni de tarımsal ürün deseni açısından Amik Ovası’nda pamuk en çok yetiştirilen bitki gruplarından bir tanesi. Dolayısıyla biz bu konuda öncelikli olarak bu ürün desenini esas almaya çalıştık.”

YAPRAKTAN KÜKÜRT ELDE EDİLMEYE ÇALIŞILIYOR

Kültürel önlemlerle ilgili olan proje içeriğini, bitki besin elementlerinin dışardan uygulanması suretiyle kuraklık toleransını nasıl artırılabileceğiyle ilgili bir çalışma olarak nitelendiren Ödemiş konu hakkında şunları ifade etti: “Biz bunun için öncelikli olarak bitkilerin fizyolojik düzeylerinden ya da bilgilerinden yararlanmayı amaçladık. Bu nedenle projenin içerisine özellikle ‘yapraktan kükürt’ uygulamasının etkilerine bakacağız. Bu şu anlamda bizim için önemli. Kükürt elementinin özellikle saf elementer kükürtün, yapraktan uygulanması neticesinde bitkilerde klorofil içeriğinin arttırıldığını, fotosentez üzerinde önemli etkilerinin olduğunu bu nedenle kuraklık dönemlerinde bitkilerin su eksikliği durumunda dahi kolayca fotosentez yapabilecekleri bir noktaya ulaşıp ulaşmayacaklarını test etmeye çalışacağız. Bu durumun neticesinde elde ettiğimiz bilgilerle bunu bir öneri haline getirip getiremeyeceğimizi ortaya koyacağız.”

PROJENİN SÜRESİ 32 AY

Bunun kısa vadede halledilebilecek bir şey olmadığını vurgulayan Ödemiş, “Bu tür araştırmalarda sağlıklı sonuçların ortaya çıkabilmesi için zamana ihtiyacımız var. Bu anlamda düşündüğümüzde projenin kendisi zaten 32 aylık. Yani elde ettiğimiz verilerin hepsinin güvenilir olarak ortaya çıkabilmesi için bu 32 ayın beklenmesi, ondan sonra da bu verilerin bir takım değerlendirmeler neticesinde laboratuvar ortamına aktarılması ve çalışmaların sonuçlandırılıp ortaya çıkarılması gerekir. Dolayısıyla elde edilen verilerin çiftçi bazında değerlendirme aşamasına gelebilmesi nerden baksanız şuanda 3.5-4 yılı bulacak” değerlendirmesinde bulundu.

PROJE, ÜNİVERSİTE-ÖZEL SEKTÖR İLİŞKİSİNİN GÜÇLÜ BİR ÖRNEĞİNİ TEŞKİL EDİYOR

Türkiye’de daha önce kuraklık toleransının nasıl arttırılabileceğiyle ilgili herhangi bir çalışmanın yürütülmediğine vurgu yapan Ödemiş, fakat literatür çalışmalarına bakıldığında daha önce birkaç ülkede onun da küçük koşullarda yürütüldüğünü kaydetti.

Bu projenin Üniversite ve özel sektör ilişkisinde güçlü bir örnek teşkil ettiğini de belirten Doç. Dr. Berkant Ödemiş bu konuyla ilgili olarak ise, “Biz bu tür projeleri daha önceden PROGEN A.Ş ile yürüttük. Bunlar bir tohumculuk firması olduğu için son derece kontrollü alanları var. Bizim için meteorolojik verilerin sağlanmasından tutun da işçilerin denemede çalıştırılmasına ve teknik personelinin desteğine kadar birçok konuda yardımları oldu. Dolayısıyla genel hatlarıyla projeden bahsedecek olursak böyle bir durumla karşı karşıyayız.” ifadesine yer verdi.

Ziraat Fakültesi Biyosistem Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Dr. Berkant Ödemiş’in yürüttüğü projede, PROGEN A.Ş Ar-ge Müdürü Dr. Batuhan Akgöl, PROGEN Tohum Ziraat Mühendisi ve yüksek lisans öğrencisi Batuhan Akgöl, PROGEN Tohum Ziraat Mühendisi ve yüksek lisans öğrencisi Deniz Can, Biyosistem Mühendisliği yüksek lisans öğrencisi Kerem Karazincir ve Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Yaşar Akışçan da yer alıyor.

unnamed (587 x 392) DSC_0286 (730 x 487)

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Mustafa Kemal Üniversitesi bilimsel çalışmalarla ön plana çıkıyor

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir