featured

Savaşın Mağduru; Kadınlar

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Savaşta kadın olmak!

Hem savaşın yaşandığı ülkede hem de sığınılan ülkede kaldırılması zor yükün altına giren kadınlar..

Bir önceki yazımda Suriyeli Sığınmacılar ve Sosyal Doku başlığında görüşlerimi belirtmiştim. Türkiye halkı sorumluluğunu ziyadesiyle yerine getirdi getirmekte. Savaşın Irak’a sıçramasıyla yaklaşık 1200 kilometreyi kapsayan (Suriye ve Irak) sınırlarımızdan ülkemize savaş mağdurları sığınmakta. Bu yükü taşımak milyonlarca insanı misafir etmek medeniyetimizin tezahürüdür.

Göçün önemli bir bölümü yaya ve her an ölüm tehlikesiyle gerçekleşmekte. Elinde bir çocuk kucağında bir çocuk susuz ve aç bir yolculuk. Anne aç kalır ama aç bırakmaz istemez bebeğini ve ağlamaklı/ağlamalı bir yol/culuk.

Hayad derneği olarak yardım faaliyetlerinin üçüncü yılındayız gerek derneğimize yardım amaçlı başvuranlar olsun veya yardım malzemesi vermek için evlerine gittiğimizde olsun annelerin kadınların kendileri için talepleri yoktu. Çocuklarının ihtiyacı giderildiğinde anneler ziyadesiyle memnun oluyordu. Talepleri karşılanamadığında ise ağlamaklı gözler..

Ülkemize sığınan Ezidilerin göç dramını televizyon ekranlarından tüm dünya izledi. İzledik ve insanlığımızdan utandık. Değil İslam’ı insanlıktan nasip almayanların sebep olduğu zulmü izledik. Savaşta kadın olmanın zorluklarını daha net olarak gözlerimizle görmüş olduk.

Göç yolculuğu sıkıntılarla geçerken varılacak güvenli yerde daha büyük sıkıntılar baş göstermekte. En temel insani ihtiyaçlarının karşılanamaması.. yavrusu hasta annenin bebeğine doktor/ilaç bulamaması. Günlerce süren açlık. Oturacakları bir minder ve kendilerini ısıtacak bir battaniye..

Empatide bulunmalıyız ve benzer bir durum yaşadığımızı tahayyül etmeliyiz..

Bütün bunlar yetmiyormuş gibi Suriyeli Iraklı kadınlara olumsuz bakış açısı. Toplumda var olan dedikodular ve Mazlumder’in “kamp dışında yaşayan Suriyeli kadın sığınmacılar raporu”na göre Suriye deki savaşın mağdurları kadınların ekseriyetinin fuhuş içerisinde olmaları ve Türkiye deki erkelere ikinci eş olmaları. En azından Mazlumder bu hataya düşmemeliydi böyle bir algıya sebebiyet vermemeliydi.

Kırıkhan ölçeğinde düşündüğümüzde yaklaşık 35.000 Suriyeli sığınmacı içerisinde birkaç fuhuş duyumundan başka vaka yok. Kuma olma durumuysa sığınmacı sayısına oranla çok çok az sayıdadır.

Hatay ölçeğinde (yaklaşık 200-250 bin sığınmacı) üç yıl boyunca emniyet bölgesinde 40, askeri bölgede 11 adli fuhuş vakası mevcuttur(resmi veridir). Ayrıca kuma alma vakasından ziyade bekar kişilerin sığınmacılarla evlilik yapma oranı daha yüksektir. Bütün bunlara rağmen bu tür haberler hem Türkiye halkına hem de Suriye halkına haksızlıktır.

İnsanoğlunun olduğu yerde fuhuş/zina gibi iğrençlik ne kadar yaygınsa Suriyeli sığınmacılar arasında da o kadar yaygındır.

Savaşın mağduru kadınlar kendilerinin, çocuklarının dahi en temel insani ihtiyaçlarını karşılayamazken binbir zorlukla baş başa kalmışken ayrıca fuhuşla kuma olmakla suçlaması büyük haksızlıktır.

Bizlere düşen kadınlara çocuklara ve yaşlılara pozitif ayrımcılıkta bulunmak, iftira atanları ispata ve delil sunmaya davet etmek..

Kalın sağlıcakla..

 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Savaşın Mağduru; Kadınlar

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. 8 Nisan 2015, 13:23

    başkanım kalemine sağlık …..bu da büyük bir hizmettir. insanları büyük bir algı yanıltmasından kurtarmaya çalışmışsınız…

    Cevapla