featured

Suriye Türkmen Meclisinde akılda kalanlar

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

SURİYE TÜRKMEN MECLİSİ’NİN DÜZENLEDİĞİ GENİŞLETİLMİŞ YÜKSEK İSTİŞARE TOPLANTISININ AKILDA BIRAKTIKLARI

20.02.2016 Cumartesi günü Ankara’da GREEN PARK otelde gerçekleştirilen Suriye Türkmenlerinin “son olayları görüşmek üzere” genişletilmiş istişare toplantısına katıldım. Yaklaşık olarak katılımcılar 150 kadardı. Katılımcılar hazırlıklı ve heyecanlıydı. Açılış konuşması ve divanın oluşumu İstiklâl Marşı, saygı duruşu oldukça kısa geçti. Çünkü ne denecek diye merak ediliyordu. Toplantı, AKP Genel başkan Yardımcılarından Selçuk ÖZBAĞ’ın konuşması ile başladı;

Selçuk Özbağ çok güzel, tarih kokan konuşmasını yaparken özetle: “ 960 yılında Anadolu’ya geldiğimizi, Türk Milletinin ırkına, mezhebine, rengine… bakmadan tüm milletleri kucaklayarak, ebedi devlet olmayı başardığını, onur ve özgürlük mücadelesinin muzaffer olacağını” söyledi.

Başbakan yardımcısı Tuğrul Türkeş “3000 Tır insani yardımının gönderildiğini, Göçmen Kanunu’nun çıkarıldığını, Suriye Türkmenlerinin kendi topraklarında mutlu, refah içinde yaşamalarını temin edecek çalışmalar yapıldığını” konuşmasında özetle söyledi.

Toplantı, Türk Ocakları Genel Başkanı Osman OKTAY’ın, Türk Boyları Federasyon Başkanı Selahattin BAYSAL’ın konuşmalarından sonra kendi alanlarında uzman olan  akademisyenlerin konuşmaları ile devam etti. Akademisyenler, “Suriye Türkmenleri hakkında son olaylardan sonra yapılması gerekli çalışmalar neler olmalı?” konusunu dile getirerek dedi ki:

Yeni kurulacak Suriye devletinde yer alınmak isteniyorsa Suriye Türkmenleri Hukuki Statü kazanmalıdır. Bu statüyü kazanmak için: Dış Ülkelerde yürüyüşler yapılmalı. Rusların işlediği suçlar belgelenmeli. Bazı kişileri öne çıkarmalı. (Lider olarak medyada tanıtmalı). Bu güne kadar Türkmenlerin DAİŞ’e karşı yaptığı savaşlar sponsor şirketlerin çalışmaları ile tüm dünyaya yansıtılmalı. Suriye Türkmenlerinin tarihsel gelişimleri dış devletlerin arşivlerinden araştırılmalı. Türkmen güçlerinin DAİŞ gibi, Selefi gibi grupları yenebileceği belgelenmeli. Türkmenlerin DAİŞ’le hiçbir ilgisinin bulunmadığı, kendine özgü, apayrı bir grup olduğumuz dünya kamuoyuna gösterilmeli. Türkmenler “anavatanımız Türkiye” deyince, yabancılar, “madem anavatanları Türkiye, o zaman gitsinler anavatanlarına” diye yaygara koparmaktadır. Onun için Türkmenler, Suriye’de ayrı bir halk, ayrı bir Türkmen halkı olarak varlığını ve azınlık grup olduğunu ispat etmeli, “bizim hakkımızı verin” diye feryat etmelidir. Kısaca kendi haklarımızı ancak kendimiz elde edebiliriz, dolayısıyla siyasi-hukuki statüye sahip olmak için eksiklerimizi tamamlamamız gerekir.

Suriye Türklüğünün tek sesliliğine ihtiyacı vardır. Rusya özel bir Ülkedir, Suriye Türklerinin ötekileştirilmesini, ezilmesini isteyen bir politika izliyorlar. Rus kanallar günde 5 saat propaganda yapıyor. Bu nedenle hem dış dünyayı, hem de Türk kamuoyunu bilgilendirecek olumlu programları yapılmalıdır.

Tüm bu çalışmalar, belgeleri ile birlikte Öncelikle Türki devlet başkanlarına, ve Cenevre’de masaya oturan devletlere gönderilmelidir.

Konuşmacılar, ayrıca Türkiye’nin siyasetçi ve yöneticilerine hitabederek dediler ki:

“Esat’sız yönetim”, “Azez-Cerablus arası”, “Fırat’ın batısına geçirmem” gibi söylemlerin ve “kırmızı  çizgi” deyimlerinin 2011 yılından buyana sürdürülmesi sonucunda bu noktaya gelinmiştir. Şayet Türkiye yöneticileri ve Türkmenler bu durumdan memnun değilse, yeniden bu “olmazsa olmazlar”ı masaya koymalı  ve yeniden değerlendirmelidir.

Masanın etrafında çok kişi varsa, müzakereci masaya olumsuz tavırla oturmamalıdır. Yani  daha baştan “istemiyorum” dersen karşıdaki de katılaşır ve  keskinleşir. Örnek olarak, müttefiklerinize “PYD’yi istemiyoruz” diyeceğinize Türkmenler masaya oturmazsa biz de gitmeyiz denebilir. Kısaca Türkiye acilen bazı hamleler yapmalı,   ancak “ uçak düşürme gibi “ konuları sık sık gündeme ve ekrana getirerek mesele kaşınmamalıdır.

Konuşmalardan sonra, istişare toplantısına gelen Danışma Kurulu üyeleri, çadır muhtarları, çadırda kalan göçmenleri temsilen bir grup, icra kurulu, yönetim kurulu , denetim kurulu, Öğretmenler, komutanlar, kanaat önderleri ve kurulan parti temsilcilerinden söz alanlar konuşmalar yaptılar. Bu konuşmalar genelde günlük, yerel uygulamalardan doğan aksaklıkları belirten ve uygulamalardan duyulan memnuniyetten dolayı teşekkür konuşmaları şeklinde geçti.

Özel konular olduğu için konuşulanları buraya yazamadım. (Kabaca konu başlıkları: Öğrenci konuları, silah konusu, vatandaşlık, kampların sorunları, dâvâya her Bayır-Bucaklının desteği konusu gibi….). Türkmen Dağı’ndaki son durum ve yapılması lâzım gelen konularla ilgili görüşmelerin olduğu salona ben girmedim. Girmedim ama şu sonuca vardım: Bu konuyu  her ne kadar uluslararası alanda ilgili devletlerin vereceği karar sonuçlandıracak ise de, büyül ölçüde Türkmen dağındaki Türkmen mücahitlerimizin  alacağı sonuç da etkileyecektir.

Sonuç olarak Suriye Türkmen Meclisi’nin yapacağı baz ödevler vardır. Türkiye siyasi arenada konuyu yeni baştan dizayn etmeli, mücadele eden mücahitlerin başarılı olması için ne gerekiyorsa yapılmalıdır. Son olarak da  medya, yapacağı programlarla günde en az 5 saat olmasa da 2 veya 3 saat yayın yaparak hem bu onur ve özgürlük savaşıyla ilgili olarak Türk ve Dünya kamuoyunu bilgilendirmeli, hem de bu tarihi olayı adım adım belgelendirmelidir.… 25.02.2016

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Suriye Türkmen Meclisinde akılda kalanlar

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir