featured

Suriye’nin Kuzeyi’nde Neler Oluyor? Özerklik, Suriye İç Savaşı ve Türkiye

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

19 Temmuz 2012’de PYD’nin Suriye’de Kürtlerin çoğunlukta yaşadığı bazı ilçe ve kasabalarda kontrolü sağlaması Suriye Kürtlerini Türkiye’nin gündemine taşımıştı. Bu gelişmeden kısa bir süre sonra Türkiye’de Suriye Kürtlerine ilişkin tartışmalar başlamış, ancak saman alevi gibi parlayan tartışma 2 hafta sonra unutulmuştu. 1 yıl sonra yine aynı günlerde tekrar Suriye Kürtlerinin tartışılmaya başlaması pek de tesadüf gibi görünmemektedir. Her ne kadar Suriye Kürtleri meselesi Ceylanpınar’ın yanı başında meydana gelen çatışmaların Türkiye’ye yansımasıyla yeniden gündeme gelse de, son dönemde Suriye Kürtleriyle ilgili hızlı gelişmelerin yaşandığı görülmektedir. Birbiriyle yakından ilişkili görünen bu gelişmeler temelde 3 ana düzlemde ele alınmalıdır:

1. Suriye’deki İç Savaşın Geldiği Aşama ve Kürtler Üzerindeki Etkileri:

Suriye’de iç savaşın tıkanıklığa uğraması, muhalif cephede kırılmalar yaratmaktadır. Hizbullah ve İran’dan aldığı destekle muhaliflere karşı ilerleme kaydeden rejim güçlerinin bu hamlesi muhaliflerin veya muhalif olduğunu iddia edenlerin iç dinamiklerini etkilemektedir. Bu bağlamda, 2013 yılının Ocak ayından itibaren aralarında örtülü ya da açık bir ateşkes olan muhalifler ile PYD arasındaki güç mücadelesi yeniden alevlenmiştir. Muhalifler, PYD’nin tam olarak kendi saflarına geçtiğine inanmamakta, hatta rejimin PYD’yi kuzeyde başta petrol sahaları olmak üzere kritik yerleri korumak veya muhalefetin denetimine geçmesini engellemek için kullandığını düşünmektedir.

PYD’nin zaman zaman muhalefet safında görüntü vermesine rağmen tam olarak pozisyon ilan etmemesi ( kendisine göre 3. Yolu seçmesi) bu kuşkuyu güçlendirmektedir. Muhaliflerin rejime karşı Halep ve Şam’da ilerleme kaydettiği, kaynaklarını ve dikkatini farklı bölgelere odakladığı dönemlerde PYD ile ateşkes yapma yoluna gittiği görülmüştür. Benzer bir biçimde, PYD, hem IKBY ile (özellikle KDP) olan sorunları nedeniyle yaşadığı kaynak sıkıntısını aşabilmek, hem de kontrol ettiği bölgelerde yaşamı kolaylaştırabilecek malzemelere erişebilmek için muhalifler ile anlaşma yoluna gitmiştir. Böylece 2013 yılının başında oluşan ateşkes aslında her iki tarafın da kendi dönemsel ihtiyaçlarını karşılamak açısından önem taşımıştır. PYD, Türkiye’nin tepkisi nedeniyle Türkiye sınırındaki geçiş noktalarında ÖSO’ya bağlı güçlerin varlığını kabul etmiş, ÖSO da Türkiye üzerinden yapılan ticaretten payına düşeni aldıktan sonra PYD’nin kontrol ettiği bölgelere geçişine izin vermiştir. Fakat bu ilişkinin mayıs ayının sonundan (nisan ayında da bazı sorunlar yaşansa da) itibaren bozulduğu gözlemlenmektedir. ÖSO’ya bağlı gruplar YPG’yi, YPG de ÖSO’yu ateşkesi bozmakla ve saldırıda bulunmakla suçlamıştır.

Bu çerçevede 25 Mayıs 2013 tarihinden itibaren Afrin’den başlayarak Ras El Ayn, Dirbesiye, Tirbesipi gibi yerlerde irili ufaklı çatışmalar yaşanmıştır. Haziran’ın sonuna kadar aralıkla süren çatışmalar her iki tarafın da birbirini test etmesi sürecine dönüşmüştür. Fakat Haziran ayının sonunda YPG’nin Haseke-Dirbesiye yolunu temizleyeceğini ilan etmesi ve bundan iki hafta kadar sonra Tevhid Tugayı ile Afrin civarında çatışmalara girmesi fırtınanın yaklaştığının habercisi olmuştur. Yine Temmuz ayı başlarında Ras Al Ayn’da gerginlik artmış muhalifler ve PYD’ye bağlı silahlı gruplar arasında çatışma çıkacağı beklentisi güçlenmiştir. Sonunda 16 Temmuz’da ateşlenen kıvılcım Ras Al Ayn’da tam bir çatışmaya dönüşmüş ve ilçe tam olarak PYD’nin kontrolüne geçmiştir.

Ancak işin ilginç tarafı, bu gelişmeler yaşanırken, aynı geçen yıl olduğu gibi Suriye ordusuna bağlı birlikler ile muhalifler arasında Haseke civarındaki çatışmalar hızlanmış olmasıdır. Bu çatışmaların artmasından kısa bir süre sonra Ras Al Ayn tam olarak PYD’nin denetimine geçmiştir. Bu durum, geçen yıl ortalarında ve bu yılın başlarında yaşanan ve sonunda PYD’nin bazı bölgeleri kontrolüyle sonuçlanan gelişmeleri andırmaktadır. Özetle, Suriye’nin kuzeyinde muhalifler ile YPG arasında yaşanan çatışmalar Suriye’nin geri kalanındaki çatışmalardan bağımsız olarak değerlendirilmemelidir. Muhalifler, diğer cephelerde yaşanan sıkışıklık ve nedeniyle ülkenin kuzeyindeki etki sahalarını genişletmeye ve tam bir kontrol sağlamaya odaklanmak isterken, PYD ise Esad rejiminin olası bir başarısı ya da muhaliflerin kendilerine ait bölgelerini pekiştirmeleri sürecinde kendi kontrol alanlarını oluşturmak istemektedir.

2. Suriye’de Kürtlerin çoğunlukta olduğu bölgelerde Kürt partiler arasındaki güç mücadelesi olanca hızıyla devam etmektedir:

Neredeyse muhalifler ile PYD arasındaki gerginliğin arttığı döneme paralel bir zamanlamayla Suriye’deki Kürt partiler arasındaki kutuplaşma hızla artmıştır. Geçen yıl Erbil’de IKBY’nin gözetiminde bir anlaşmayla oluşturulan Kürt Yüksek Konseyi’nde çatlak sesler artmaktadır. Dahası, Kürt Ulusal Konseyi olarak da bilinen yapı içinden bazı partiler son altı ayda taraf değiştirmişler ve açık ya da kapalı olarak PYD’yle daha yakın ilişkiye geçmişlerdir. Bir anlamda, PYD, son 1 yılda büyük bir kısmını kontrol ettiği Kürt bölgelerinde siyasi olarak tek otorite haline gelmek istemektedir.

Bu çerçevede KDP ile arasında ciddi bir soğukluk olduğu ise göze çarpmaktadır. Nitekim Erbil’de yapılan toplantıya katılan Suriye Kürt partileri liderleri, Suriye’ye girişlerinde YPG tarafından tutuklanmış, hatta başka olaylarda Kuzey Irak’ta eğitim aldıkları gerekçesiyle alıkonulanlar olmuştur. Ancak tüm bu süreç içinde en önemli kırılma noktası 18 Mayıs’ta Suriye KDP’sine bağlı 74 kişinin Kuzey Irak’tan Suriye’ye geçtikten sonra YPG tarafından tutuklanması olmuştur. Bu olaydan iki gün sonra geçişlerin sağlandığı Semalka Kapısı IKBY tarafından kapatılmıştır. O tarihten itibaren KDP ile PYD arasındaki soğukluğun doruğa tırmandığı görülmüştür.

PYD’nin ve bağlı olduğu kuruluşun üst düzey temsilcilerinin temmuz ayında Erbil’de Mesut Barzani ile yapmış olduğu görüşme bile tansiyonu tam olarak düşürmemiştir. Mayıs ayındaki gelişmelere ek olarak 27 Haziran’da Amude kentinde yaşanan gelişmeler Suriyeli Kürtler içindeki siyasi mücadelenin geldiği boyutu resmetmektedir. Belirtilen tarihten kısa bir süre önce ilçede bazı gençlerin YPG tarafından gözaltına alınması üzerine 27 Haziran’da gerçekleşen bir gösterisi sırasında YPG’nin müdahale ettiği ve çıkan olaylar sonucunda 7 kişinin öldüğü ve onlarca kişinin yaralandığı bir olay yaşanmıştır.

Bu olay pekçok Kürt partisi tarafından şiddetle kınanmıştır. Olaydan sonra ilçede diğer partilerin bürolarına yapılan baskınlarla partiler arasındaki mücadele iyice sertleşmiştir. Özetle, PYD, siyasi hamlelerle KUK’a bağlı partiler arasındaki fikir ayrılıklarından yararlanmış ve siyasi gücünü pekiştirmiş; buna paralel olarak KDP ve ona yakın partilerle yoğun bir güç mücadelesine girişmiştir. Yani, bir yandan ÖSO’ya bağlı muhalifler ile gerginlik yaşarken diğer yandan Kürtler arasındaki güç mücadelesinde galip gelebilmek için yoğun bir çaba sareftmiştir. Gelinen noktada, KDP ile arası bozulmuş olsa da Suriye Kürtleri arasında fiziki olarak tek önemli siyasi oluşum haline gelmiştir.

3. Suriye’deki Kürtler ile ilgili gelişmeleri Türkiye’de yaşanan süreçten ayrı düşünmemek gerekmektedir.

Türkiye’de çözüm sürecine ilişkin tartışmaların yoğunlaştığı bir dönemde toplanan Kongra Gel 9. Genel Kurulu’nda belirlenen “Siyasi Tutum Belgesi”nde Suriye Kürtlerini ilgilendiren çok önemli bir madde bulunmaktadır. Her ne kadar, Türkiye’de bu toplantı çözüm süreci ve PKK’daki örgütsel değişim odaklı olarak ele alınsa da Irak ve Suriye’deki gelişmeler açısından da dikkat çekicidir. Suriye’ye ilişkin olarak “Rojava’da üçüncü çizgi olma temelinde şimdiye kadar sürdürülen siyasetin daha da geliştirilerek geçici seçim yönetiminin ilan edilmesi ve bunun bir Kürt mahalli idaresini inşa düzeyine ulaştırılması.” yer alan ifadeler, kısa bir süre içinde Suriye Kürtleri arasında önemli bir gelişme olacağının işareti olarak görülmelidir.

Geçen yıl Erbil’de Suriye Kürt partilerinin kendi aralarında yaptıkları toplantıda bir Kürt bölgesi oluşturulması kararından 1 hafta sonra 19 Temmuz olaylarının yaşandığı gibi bu durumda da kısa süre içinde Suriye’de Kürtlerin yaşadığı bölgelerde önemli gelişmeler yaşanması olasıdır. Buradan çıkarılacak anlam, son 1 yıl içinde Suriye’de Kürtlerin çoğunlukta olduğu ve PYD’nin kontrolündeki bölgelerde bir seçim yapılması için ortam hazırlayacak bir sürecin başlatılması ve sonuçta bir özerklik ilan edilebileceğidir. Bu bir anlamda PKK’nın son yıllarda önerdiği modele ilk fiili durum kazandıracak örnek olması açısından önemlidir.

Bu özerkliğin meşruiyet boyutu ve Suriye’de ya da Ortadoğu’nun geri kalanında kabul görmesi yeni tartışmalar doğuracaktır. Ancak 1990’lı yıllardan sonra Irak’ta yaşanan gelişmeler, bugün için olmasa da bu özerklik ilanının gelecekte yeni fiili durumlar yaratmasının mümkün olduğunu düşündürmektedir. Türkiye’de çözüm sürecinin neresinde olunduğuna ilişkin tartışmalar artarken, PKK’nın yeni bir coğrafyada güçlü bir taban oluşturabileceği yeni bir alan bulma çabası önemlidir. Bu durum, sadece PKKlı teröristlerin Türkiye sınırları dışına çekilmesiyle ilişkili bir durum olarak değerlendirilmemelidir.

Bir anlamda PKK kendisine bağlı yapılar aracılığıyla etki alanını Ortadoğu’nun farklı bölgelerine geliştirebileceğini de göstermek istemektedir. Benzer bir biçimde aynı “belge”de geçen bir diğer madde de Kuzey Irak’taki gelişmeler açısından anlamlıdır. “Başur’da diğerlerinden farklılığımızı ve demokratik modernite çizgimizi ortaya koyan bir mücadelenin daha aktif bir biçimde yürütülmesi. Önümüzdeki seçimlerin demokratik güçler tarafından kazanılması ve Kürdistan Ulusal Konferansı’nın toplanması için çaba harcanması”. Bu ifadelerle Kuzey Irak’ta 21 Eylül’de yapılacak parlamento seçimlerinde KDP’ye karşı bir tutum takınacağı anlaşılabilir. Bu bağlamda Suriye’de “demokratik özerklik” temelinde örgütlenen yeni bir Kürt bölgesinin oluşturulması fikrinin cisim kazanması, Erbil’de toplanması hedeflenen konferans öncesi ve sırasında PKK’ya söylemsel, fiziksel, psikolojik ve siyasal bir üstünlük de getirebilir.

ORSAMYrd. Doç. Dr. Serhat Erkmen
0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Suriye’nin Kuzeyi’nde Neler Oluyor? Özerklik, Suriye İç Savaşı ve Türkiye

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir