Geçen sene bu günlerde, evet, tam da zeytin toplama mevsiminde, dostum Bedi Yılmaz’ın zeytinlik arazilerine gitmiştim. Ancak zeytinlikleri veya çevredeki diğer ekili arazileri dolaşacağıma, beni kendine çeken sesin peşinden gittim. Arazinin kenarında küçük bir vadi vardı.
Vadinin taşlık bir kısmında zayıf bir su pınarı mevcuttu. Pınarın çevresinde insana huzur veren kuş sesleri yankılanıyordu. Beni en çok etkileyen Kızılgerdan kuşunun sesiydi. Kendi küçük, sesi büyüleyici olan bu kuşun ötüşüne bayılmıştım. İki saatten fazla bir süre bir zeytin ağacının altına uzanıp dinledim. İçim mutlulukla doldu. Sonra fotoğraf makinesini alıp o güzel ötüşken kuşu fotoğraflamaya çalıştım. Evet, birkaç güzel pozunu yakaladım tabi ki… Ön tarafında kocaman bir kalp vardı.
Bu kuşun güzel sesi göğsü üzerinde bulunan kızıl renkli kalpten mi geliyor acaba, ne dersin? Gün akşama dönerken eve gitmek üzere yola koyulunca, gökyüzünde onlarca kuşun dolanıp durduğunu farkettim. O gün dünya, gözüme daha bir hoş geldi. Bedi abi, “eskiden bu seslerden sarhoş olurdum, şimdi duymuyorum bile” dedi. Nedenini sordum. Ektiği zeytinlikler hastalıklı, “ya bize hasta fidanları verdiler ya da bu iklime uygun olmayan fidanlar; ilaçlamalar fayda etmiyor” dedi. Elbette üzüldüm…
Yazı ve fotoğrafların devamı HatayKeşif Dergisinde
Yazı: İsmail ZUBARİ